Abdürreşid İbrahim ve Belgesel Gösterimi

Abdürreşid İbrahim ve Belgesel Gösterimi

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi'nin kültür etkinlikleri takviminde yer alan bir program daha ilgiyle takip edildi. D. Mehmet Doğan Kütüphanesi'nde düzenlenen etkinlikte, "Abdürreşid İbrahim ve Belgesel Gösterimi" yapıldı.

A+A-

Programın ilk bölümü:

Programın ikinci bölümü:

 

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi'nin kültür etkinlikleri takviminde yer alan bir program daha ilgiyle takip edildi. D. Mehmet Doğan Kütüphanesi'nde düzenlenen etkinlikte, "Abdürreşid İbrahim ve Belgesel Gösterimi" yapıldı. Prof. Dr. Ahmet Tarhan'ın düzenlediği programın konuşmacıları Prof. Dr. Caner Arabacı ve Yönetmen Ruhi Gül oldu. Takvim koordinatörlüğünü Prof. Dr. Ahmet Çaycı ve Doç. Dr. Zehra Odabaşı'nın üstlendiği programda, belgesel gösteriminin ardından konuşmacılar Abdürreşid İbrahim'in hayatını ve belgesel sürecini aktardı.

 

Belgeselin İlham Kaynağı: Cihanbeyli'deki Tatarlar

Yönetmen Ruhi Gül, belgesel fikrinin yerel medyada okuduğu bir haberle başladığını belirtiyor. Bu haber, Konya'nın Cihanbeyli ilçesinde geleneklerine bağlı olarak yaşayan Tatarlar hakkındaydı. Gül, bu durumun kendisinde merak uyandırdığını ifade ediyor:

"Bir gün yerel medyada bir haber okudum: Cihanbeyli'nin bir köyünde Tatarlar yaşıyor ve geleneklerine bağlı. Malumunuz, Cihanbeyli spesifik bir bölge. Dedim ki, ne işi var onların burada? Sürgün geldiler diye düşündüm ilk etapta. Fakat onları diğer Anadolu'ya gelen diğer soydaşlarımızdan farklı kılan kendi istekleriyle gelmeleriydi. Bu benim ilgimi çekti."

İlk Temas ve Abdürreşid Efendi'nin İzleri

Cihanbeyli'deki Tatar köyüne yaptığı ilk ziyarette Ruhi Gül, Abdürreşid Efendi'nin son talebesinin oğlu olan Abdülhakim amcanın oğlu Selman Oğuz ile karşılaştığını ve derin bir sohbete girdiğini aktarıyor. Köylülerin kendisine "Bizi buraya Babay getirdi" diyerek Abdürreşid Efendi'yi işaret etmeleri, belgeselin yönünü belirlemede önemli bir rol oynuyor:

"Beni orada tesadüf eseri, işte Allah yardım edecek ya, Abdülreşid Efendi'nin son talebesinin oğlu Abdülhakim amcanın oğlu Selman Oğuz abimiz karşıladı ve derin bir sohbete girişti kendisiyle... köylüler bize en doğru adresi gösterdiler: 'Bizi buraya Babay getirdi.'"

"Babay"ın Kimliği ve Belgeselin Amacı

Yönetmen, köylülerin "Babay" olarak nitelendirdiği Abdürreşid Efendi'nin kimliğini araştırmaya başladıklarını ve belgeselciliğin bir anlamda "iz sürmek" olduğunu vurguluyor. Amaç, yüzeydeki gerçeğin ötesine geçerek Abdürreşid Efendi'nin bıraktığı derin etkiyi ortaya çıkarmak:

"'Bizi buraya Babay getirdi.' Kimdir bu Babay? Babayın peşine düştük çünkü belgeselcilik bir anlamda da iz sürmek, bırakılan izlerin anlamını ortaya çıkarmak. Çünkü hani belgeselci olarak biz şunu söyleriz: Bir gerçek vardır ama gerçeğin altındaki hakikati bulmaktır asıl olan."

Belgeselin Toplumsal Misyonu

Yönetmen, belgeseli yapma amaçlarından birinin de toplumsal belleğe katkıda bulunmak ve Abdürreşid Efendi gibi önemli bir şahsiyeti tanıtmak olduğunu vurguluyor. Konya'nın büyük bir bölümü tarafından bilinmeyen bu ismi gün yüzüne çıkarmayı bir görev olarak addediyor:

“Bir belgeselcinin görevlerinden biri de toplumsal belleğe katkıda bulunmaktır. Ben, bırakın Mevlana'yı, Abdürreşid Efendi'nin Konya'nın büyük bir kesimi tarafından bilinmediğini fark ettim ki ben de o zamana kadar bilmiyordum. Bu durumu kendime bir görev edindim ve böyle bir çalışma yapmak istedim. Amacım toplumsal belleğe bir katkı sağlamak ve derin kültürel izler bırakmış bir şahsiyeti tanıtmaktı.”

 

Abdürreşid İbrahim: Bir İman ve Aksiyon Adamı

Prof. Dr. Caner Arabacı, Abdürreşid İbrahim'in hayatının aksiyon filmlerine konu olabilecek zenginlikte olduğunu vurguluyor. İbrahim'in sadece inancıyla yaşayan bir derviş olmadığını, aynı zamanda birçok alanda teşebbüslerde bulunmuş, uyandırma ve birleştirme mücadelesi vermiş bir aksiyon adamı olduğunu belirtiyor:

"Sanırım şöyle diyebiliriz: Abdürreşid İbrahim bir iman adamıydı ancak inzivaya çekilmiş, imanın gereğini yaşayan bir derviş tipinde değildi. O, aynı zamanda bir aksiyon adamıydı. Yani bulunmaz, yapılamaz, başarılamaz denilen birçok konuda teşebbüslerde bulunmuş, uyandırma, birleştirme ve dirilme mücadelesi vermişti."

Geniş Bir Coğrafyada İz Bırakan Bir Mücadele

Abdürreşid İbrahim'in Sibirya'dan Arabistan'a, Avrupa'dan Japonya'ya kadar geniş bir coğrafyada İslam, Hristiyan ve Budist dünyalarını dolaştığına dikkat çekiliyor. Bu seyahatlerinde hem eserler yazdığı hem de yazılmasına vesile olduğu vurgulanıyor:

"Sibirya'dan Arabistan'a, Avrupa'dan Japonya'ya kadar İslam, Hristiyan ve Budist coğrafyalarını dolaşmış, hem birçok eser yazmış hem de yazılmasına vesile olmuştu."

Günümüzdeki Kültürel Savrulma ve Geçmişteki Medrese Anlayışı

Günümüzdeki üniversite şehirlerindeki kültürel savrulmaya dikkat çeken Arabacı, Abdürreşid'in okuduğu dönemdeki Başkurt köylerindeki medrese anlayışıyla bir karşılaştırma yapıyor. O dönemde fakir ailelerin medrese öğrencilerine destek vermesinin, Müslüman nesillerin yetişmesine yönelik bir cihat olarak görüldüğünü ifade ediyor:

"Mesela günümüz Konya'sına veya üniversitelerin bulunduğu şehirlere baktığınızda şöyle bir manzara var; sapkın bir manzara, kültürel savrulma manzarası... Abdürreşid'in okuduğu dönemde, özellikle Başkurt köylerine bakın; köylerde medreseler var. Fakir aileler medrese talebelerine çorba vermeyi, yemek vermeyi, medrese talebelerinin elbisesini yıkamayı cihat gibi görürler. Niye? Müslüman yetişsin, İslam Sibirya'da yeşersin, Türk kültürü burada yaşasın, varlığımız dirilsin diye."

Çarlık Rusya'sının Asimilasyon Politikaları ve Direniş

1850'li yıllardan itibaren Çarlık Rusya'sının Türkleri yok etme ve Ruslaştırma çabalarına değiniliyor. Papaz kökenli Ilminski'nin Türkleri "mankurtlaştırma" planının önemine dikkat çekilerek, Ruhi Gül'ün bu konuda da bir belgesel yapması öneriliyor. Bu planlara karşı başsız ve sahipsiz insanların İslam'ı nasıl dirilttiği sorusu gündeme getiriliyor:

"Rusya'da, Çarlığın 1850'li yıllardan itibaren Türkleri yok etme, Ruslaştırma, Müslüman halkları Çarlık Rusya'sının kullanışlı mankurtu haline getirme çabaları var... Nasıl Türk insanı, Müslüman varlığı Rusluğunun kullanışlı maşası haline getirilir? İnanç, kültür, birleşme duygusu, direnç yapıları kırılarak Ruslar İslam coğrafyasında, Türk coğrafyasında nasıl kalıcı hale gelir? Bunun planı yapılır, bunun eğitim çalışmaları yapılır. Peki buna karşı başsız, sahipsiz, gariban, fakir insanlar İslam'ı nasıl diriltir?"

 

Çarlık Rusya'sının Asimilasyon Politikalarına Bir Örnek: Tatar Kadınlarının Evliliği

Rusların Hristiyanlaştırma ve Müslümanları asimile etme çabalarına Carullah'tan yapılan bir alıntıyla dikkat çekiliyor. Bekar olmadığı halde kilise kayıtlarında bekar görünen Tatar bir kadının zorla sarhoş bir Rusla evlendirilmesi, bu politikaların acımasız bir örneği olarak sunuluyor:

"Bir Tatar kadını alınır ve denir ki 'Sen bekarsın, biz seni evlendireceğiz.' Kadın 'Bekar değilim, kocam var, üç tane de çocuğum var' der. Ama Ruslar derler ki 'Sen kilise defterinde, evlilik defterinde kayıtlı değilsin, bekarsın.' Kadın 'İyi de ben Müslümanım, kilisede evlenmeyiz ki biz' der. Onlar ise 'Yok, defterde yoksun' derler. O zaman kadını alırlar, sarhoş bir Rusla evlendirirler, kocasından ve çocuklarından ayrı, 800 km ötede bir Rusla beraber yaşamaya mecbur ederler. Bu, bir İlminskiy planının sahadaki uygulanışına örnektir."

Abdürreşid İbrahim'in Anadolu'ya Hicretinin ve Mücadelesinin Nedenleri

Bu asimilasyon politikalarının etkisiyle Abdürreşid İbrahim'in kışın en çetin zamanında 70.000 Müslümanı Anadolu'ya getirme çabası ve yazdığı eserlerin anlamı açıklanıyor. Amaç, Sibirya'daki Müslümanların yok olma tehlikesinden kurtulmak, Anadolu'daki İslam ve Türk nüfusunu artırmak ve Osmanlı birliğini güçlendirmekti:

"Yani Sibirya'dan 70.000 Müslümanı Babay Abdürreşid İbrahim niye Anadolu'ya kışın en çetin zamanında... alıp getirmeye azmetti? 'Çolpan Yıldızı'nı, 'Çoban Yıldızı'nı, 'Livaü'l-Hamd'ı niye yazdı? Çünkü Sibirya'da, Rus coğrafyasında Müslümanı yok etme planı Çarlığın resmi eğitim planı haline getirildi... Onun için ya buralarda Ruslaşıp domuz ahırlarının malzemesi haline gelmektense Anadolu'ya gidelim, orada İslam nüfusunu, Türk nüfusunu çoğaltalım, Osmanlı birliğini güçlendirelim."

Abdürreşid İbrahim'in Konya'daki Yaşamı ve Müftülük Teklifi

Abdürreşid İbrahim'in bu zorlu süreçte ailesini geçindirmek için çiftçilik ve inekçilik yaptığı, Konya Valiliği ve Akşehir Ziraat Bankası ile ilişkileri olduğu belirtiliyor. Hatta Konya Valiliği tarafından müftülük teklif edildiğini de ifade eden Arabacı :

"Abdürreşid ne yapar böyle bir süreçte? Ya çoluğunu çocuğunu geçindirecek çiftçilik yapar, inekçilik yapar. Konya Valiliği ile irtibatları var, Akşehir Ziraat Bankası'ndan kredi filan alır... Böğrüdelikli Abdürreşid Konya Valiliğinin teklifiyle Konya'ya müftü yapılmak istenir, teklif yazısı var gördüm."

Abdürreşid İbrahim'in Japonya'daki İslam Misyonu ve Tokyo Camii

1939'da Abdürreşid İbrahim'in Japon hükümetine İslam dinini resmen benimsettiği ve Tokyo Camii'ni kurarak 10 yıl boyunca imamlığını yaptığı anlatılıyor. Yaşlılığına rağmen bu önemli görevi sürdürmesi, onun İslam'a olan bağlılığını ve uluslararası etkisini gösteriyor:

"1939'da Abdürreşid İbrahim, İslam dinini Japon hükümetine resmen benimsetti ve Tokyo Camii'ni kurarak 10 yıl boyunca imamlığını yaptı. İhtiyarlığına rağmen bu görevi sürdürdü. İzmir'de yaşayan torunu, avukat Neslian Hanım'da o döneme ait Osmanlı Türkçesiyle yazılmış kartlar bulunmaktadır."

Abdürreşid İbrahim'in, Japonların Müslüman olması durumunda İslam dünyasında yaşanacak olası etkileri düşündüğü belirtiliyor. Türklerin batılılaşma çabalarıyla İslam çizgisinden uzaklaştığı ve Arapların emperyalistlerin kontrolündeki devletlere bölündüğü bir dönemde, dürüst ve çalışkan bir güç olarak gördüğü Japonya'nın İslam alemine liderlik edebileceği fikri üzerinde durduğu anlatılıyor:

"Abdürreşid İbrahim mücadelesine devam ederken ilginç planlar da yapmaktaydı. Japonların Müslüman olması durumunda İslam dünyasında yaşanacak olası etkileri düşünüyordu. Türklerin batılılaşma çabalarıyla İslam çizgisinden uzaklaşmaya başladığı, boyun eğdiği bir dönemdeydi. Araplar ise 22 ayrı devlete bölünmüş ve emperyalistlerin güdümündeki hükümetlerle yönetilen toplumlar haline gelmişti. Japonya ise Müslüman olmamasına rağmen dürüst, çalışkan ve saygılı bir güç olarak öne çıkıyordu. Abdürreşid İbrahim, Japonlara 'Tek yapmanız gereken 'Lâ ilâhe illallah' demek, o zaman her şeyiniz İslam'a uygun olacak' diyordu. Onların dürüstlüğünü ve çalışkanlığını takdir ediyordu. Zihnindeki düşünce, Rusya'yı 1905'te yenerek diz çöktüren, Çin'le mücadele etmiş ve onu mağlup etmiş olan bu güçlü ve potansiyel sahibi Japonya'nın İslam alemine liderlik edip edemeyeceğiydi. Bu nedenle Japonya'da İslam'ı yayma çabalarına girişti."

Japonya'daki Müslümanların Kimliklerini Koruma Çabaları ve Abdürreşid'in Rolü

Caner Arabacı, Abdürreşid İbrahim'in Japonya'daki Sibirya Müslümanları, Tatarlar ve diğer bölgelerden gelen Müslümanların kimliklerini koruma ve çocuklarını İslami değerlerle yetiştirme konusunda önemli çalışmalar yaptığını belirtiyor. Bu çalışmaların cami merkezli ve dernekler aracılığıyla yürütüldüğü vurgulanıyor:

"Ancak asıl olarak kimliklerini koruduğu ve çocuklarını yetiştirmeye gayret ettiği kesim, Japonya'daki Sibirya Müslümanları, Tatarlar ve diğer bölgelerden gelen Müslümanlardı. Cami merkezli ve dernekler aracılığıyla bu yönde çalışmalar yaptı. O döneme ait dergilerinin de incelenmesi, önemli bilgiler sunacaktır."

Katılım Beratı ve Kitap Takdimi

Konya eski Milletvekilleri Ahmet Sorgun ve Mustafa Kabakcı, İHH Konya Şube Başkanı Dr. Hasan Hüseyin Uysal ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, konuşmacılara katılım beratlarını ve TYB Konya Şubesi yayınlarından oluşan bir seçkiyi takdim ettiler.

Ayrıca, etkinliği dinleyici olarak takip eden ve Abdürreşid İbrahim'in akrabası olan Rahmetullah Karakaya da, "Sibirya'dan Konya'ya Tatarların Gam Yüklü Kervanı" adlı eserini katılımcılarla paylaştı.

ahmet-tarhan.jpgruhi-gul.png6959c287-0959-4c77-94cc-ee1e22e7d53e.jpgcaner-arabaci.png3b1628c1-995a-425c-b93f-24cb523e5c3a.jpg99b1bf96-aaff-4b74-8476-8918e921a234.jpg653758ec-d0ad-4bfa-ba45-e8be58fe91a2.jpgaeb6935f-1cb6-4307-b98c-78d0fae0b669.jpgeed2ce56-449c-4eb0-b2ed-f611847930f3.jpgf9dda16e-5939-4860-a2e8-c9befdff7db7.jpgmy-snapshot-92.jpgmy-snapshot-95.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.