Afrika, İnsanlığın Yoludur
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, Afrika’nın kalbi konumunda bulunan Çad ile alakalı izlenimlerini Yenigün Gazetesi...
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, Afrika’nın kalbi konumunda bulunan Çad ile alakalı izlenimlerini Yenigün Gazetesi ile paylaştı. Köseoğlu, “Afrika’ya giden kendi insanlığına gider. Türkiye’nin faaliyetleri Afrika’da devam etsin 10 yıl içinde her şey çok farklı olur” dedi
Afrika’nın en dikkat çeken ülkeleri başında gelen, yıllarca sömürülmesine rağmen dimdik ayakta kalan ve kıtanın kalbi olarak nitelendirilen Çad, bugün demografik yapısı ve siyasi sıkıntılar çekmesine rağmen tarihi ve kültürel özellikleriyle ile ön plana çıkıyor. Çad, resmi adıyla Çad Cumhuriyeti, Kuzey-Orta Afrika'da denize kıyısı olmayan bir ülke olarak yer alıyor. Kuzeyde Libya, doğuda Sudan, güneyde Orta Afrika Cumhuriyeti, Güneybatıda Kamerun ve Nijerya, batıda ise Nijer ile komşu olması dikkat çekiyor. Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, geçtiğimiz aylarda Çad’a ziyaret yaparak, ülkenin genel statüsünü Yenigün gazetesine anlattı. Köseoğlu, Çad’ın tarihi ve kültürel açıdan zengin bir ülke olduğunu fakat yıllarca sömürüldüğünü ve buna rağmen halkın kendi ayakları üzerinde durmayı başardığını açıkladı. Türkiye’nin Afrika’ya bakış açısının önemli olduğunu anlatan Köseoğlu, “Orada 5 temel unsurumuz var. Büyükelçilik, TİKA, Türk Hava Yolları, Maarif Okulları, Yunus Emre Enstitüsü. Hemen hemen Afrika’yı biz bu beş koldan ihata ediyoruz” dedi.
Çad’a şahsi olarak inceleme fırsatı yakaladığını hatırlatan Köseoğlu, “Afrika benim için görülmesi, incelenmesi ve birlikte düşünülmesi gereken bir yer. Afrika’ya giden kendi insanlığına gider. Aslında bu ifade ziyaretin hem felsefi hem de sosyolojik olduğunun yanıdır bu. Afrika’nın yorgun kalbi olan Çad’a gidişimin düşünce alt yapısı buydu. Burada 10 gün kadar kaldım. Çad’da bazı eş dost arkadaşlarım benim gideceğimi bildikleri için bana birtakım emanetler verdiler. Bende bana verilen bu emanetleri orada yerine getirdim. Su kuyusu, kurban kesme gibi faaliyetlerde bulunduk. Yani bunları görevdi ve yaptım. Tabi benim anlatacağım bu değil. Çad’da yetimhaneler, okullar ve üniversite eğitimi alan öğrencilerin, vakıfların, devlet yetkilerinin hemen hemen hepsiyle görüştüm. Burada kafamda Çad’ın insani yapısının durumu bende şekillendi. Çad Afrika’nın aslında ortalaması. Çad neyse Afrika’da hemen hemen diğer ülkeleri de aynı. İnsani durumu aynı, demografi yapısı aynı. Çad’da yüzde 65-70’lere dayanan bir Müslüman nüfus var. Gruplar halinde köy köy Müslüman olunuyor. Çad 1960’lardan sonra bağımsızlığını ilan etmiştir. Çad ülkesi coğrafya olarak Türkiye’nin neredeyse 1,5 katı civarında. Burada Sahra Çölü’de var. Dolayısıyla Çad’ın ekilebilir, dikilebilir tarım arazisi daha az oluyor” dedi.
‘HALK KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURUYOR’
Sokakta halk kendi hayatını iyi kötü şekilde sağlamaya çalıştığını gördüğünü anlatan Köseoğlu, “Ben sadece devlet adına polis ve asker gördüm. Onun dışında devlet yok. Yani yolda yok, suda yok, alt yapıda yok. Elektrikte yok. Hiçbir yerde devlet görünmüyor. Halkın büyük çoğunluğu sokaklarda, motosikletlerin üzerinde ve seyyar şeklinde sürekli alışveriş halinde. Canlı ve dinamik bir halk var. Genç oranı fazla ve nüfus hızla artıyor fakat işsizlik hat safhada. Orada ki işsizliği görseniz, Türkiye’de ki işsizliğin lafı bile edinmez. Onların Avrupa’dan Türkiye’den haberdar olması lazım. Hani bir laf vardır. ‘Neyi kaybettiğinizi bilmiyorsanız, neye üzüleceğinizi bilmezsiniz” Çad-Türkiye ilişkileri özellikle 2013 yılından beri çok iyi. Bir kere Sayın Cumhurbaşkanımızın Afrika’ya bakış açısı, özellikle Çad’ı çok etkilemiş. Afrika’da bizim Türkiye olarak faaliyetlerimizi yürüttüğümüz uzantılarımız var. Bu uzantılar neler? Biliyorsunuz büyükelçilik durumu var. Arkasından TİKA var. Türk Hava Yolları var. Gerçekten buda çok önemli bir durum. Yani Afrika’da 5’li bir durumdan bahsedebiliriz. Büyükelçilik, TİKA, Türk Hava Yolları, Maarif Okulları, Yunus Emre Enstitüsü. Hemen hemen Afrika’yı biz bu beş koldan ihata ediyoruz. Mesela biz 2010’dan önce Afrika’da yok denecek bir durumdaydık” diye konuştu.
‘TÜRKİYE ETKİSİNİ DAHA DA ARTIRDI’
2010’dan sonra Türkiye’nin Afrika kıtasına daha çok ağırlık vermeye başladığını anlatan Köseoğlu, ilişkileri geliştirmek adına kıtaya önemli yatırımlar yapıldığını hatırlatarak, “Afrika’da kıtasının 54 ülkesi var. Bu 54 ülkenin 43 tanesinde büyükelçilik aşmışız. Türk Hava Yolları bugün 61 noktaya uçuyor. Dünya’da uçuş bakımından Türk Hava Yolları olarak birinci sıradayız. 2000 Çadlı öğrenci her yıl Türkiye’de okuyor. Yüksek Lisans ve doktora yapıyorlar. Çad ile ilişkiler açısından buda çok önemli bir durum. TİKA’nın bugün Afrika’da 22 tane ofis açmış. Maarif Okulları, 26 ülkede okul açmış. Maarif’in bugün 17 bin civarında öğrencisi var. 175 tane ise okulu var. Bunları düşündüğümüzde Türkiye bu ritmini, bu işleyişini düşürmez ise, dış politikasında değişiklikler yapmaz ise, bu ritimde devam ederse 10 yıl sonra Çad gönül bağı olarak Türkiye’nin en ileride gönül bağı olan ülke konumuna gelir. Özellikle bunu Çad için söylüyorum. Türkiye’nin faaliyetleri Afrika’da devam etsin 10 yıl içinde herşey çok farklı olur. O zaman orada Türkçe bilen çoğalabilir. Türkiye Afrika’da emperyalist bir zihniyetle gitmiyor. Türkiye Afrika’da insani bir zihniyetle gidiyor. Dolayısıyla bu çok önemli bir durum. Bizim orada emperyalist bir düşüncemiz yok. Şimdi ise hızla köy köy, irşat grupları oluşmuş. Türkiye yeter ki İslami ve insani bakış açısını orada sürdürsün. Biz sebebini işlemiş olalım. Takdir Allah’ındır. Çad’da ezanlar okunduğu anda ya insanları abdest alırken görüyorsunuz ya da seccade sererken görüyorsunuz. Hemen cemaat oluşturuyorlar. Namaz hepsinin vazgeçilmezi. Ellerinde bir tuşlu telefon var. Diğer ellerinde ise plastik ibrikleri var. Motosikletlere binseler ibrikleri yine elinde. Çünkü her yerde su yok su tesisatı yok. Dolayısıyla, kuyulardan sularını dolduruyorlar. Temiz sularını yanlarında taşıyorlar. Seyyarlıkta çok fazla. Her yer seyyar satıcı dolu. Pirinç üretiyorlar, çok az miktarda buğdayları var. Tropikal meyveler var. Muz ananas, pamuk, susam, var. Bamya bile yetiştiriyorlar. Ekonomik alt yapı potansiyeli var. Tarımsal ürünleri geliştirmek sanayi artırmak tabi komple bir hadisedir. En önemlisi tabi ki eğitimdir. Eğitimleri yükseltirsen onlar orada zaten istedikleri yere gelir. Onlar geri biz ileri demiyorum bak. Yanlış anlaşılmasın. Onlar geride diyemeyiz. Afrika’ya giderseniz kendi insanlığınıza gidin. Kendiniz için bir şeyler yapın” şeklinde konuştu.
‘MAALESEF ORADA SU SORUNU VAR’
Uluslararası yardım kuruluşlarımız, insani hareket yapan kurumlarımız şu an Afrika’da var. Çad’da İDEA İnsani Yardım Derneği var. İDEA Yardım Derneği’nin orada çok ciddi işleri var. Küçük doğum haneler yapıyorlar. Çünkü maalesef çocuk doğum ölümleri çok yüksek. Kurban kesim üniteleri var ve kurban kesiyorlar. 2 bin kuyu açmışlar. Temel sorun orada su sorunu. Su kuyularına ihtiyaç var. Kaç yerde duygulandım. Özelde Çad’da genelde Afrika’da 47-48 ölüm yaş ortalaması var. Türkiye’de bu en son 75 idi. Kişilerin ölüm oranı çok düşük. Daha çok erkekler erken vefat ediyor. Şartlar böyle. Ben baştan beri şunu söylüyorum yapılan her şey insanın kendinedir. Yardım ifadesi benim hoşuma gitmiyor. Afrika’ya ya da Çad’a giden kendi insanlığına gider. Kaç tane Birleşmiş Milletler örgütleri var. Anca rapor tutmayı biliyorlar. Birleşmiş Milletlerin raporlarına göre dünyada 858 milyon insan aç. Yine raporlara göre 900 milyon insanda obez. Nasıl olacak bu iş? Bir tarafta israf var bir tarafta Afrika var. Onun için dengesizliği düzeltmek gerekiyor. İnsan insanlığı boyunca denge ve adalet için uğraşmalı. Türkiye Afrika’nın her yerinde. Türkiye sivil toplum kuruluşları o kadar iyi şeyler yapıyor ki. Bu nasıl anlarsınız biliyor musunuz? Bunu halkın size olan ilgisinden, bakışlarından anlarsınız. Türkleri gördüklerinde öyle çok mutlular ki. Her yerde sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ismini ifade ediyorlar. Bir yıl önce cephede şehit olan İdris Debi Cumhurbaşkanımızı karşılayacağı sırada heyecanından uçağın içine giriyor. O kadar çok seviyordu Cumhurbaşkanımızı. Başkaları bir şey istediğinde pazarlık yapıyorlar ama Türkiye bir şey isteyince hemen olur diyorlar. Türkiye-Çad Dostluk Projesi kapsamında bize en güzel yeri tesis etmişler” şeklinde konuştu.
‘ÇAD GELECEĞİ PARLAK OLAN BİR ÜLKE’
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, Çad’ın geleceğinin parlak olduğunu ifade etti. 31 yıllık iktidarı dönemimde merhum Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi’nin ülke adına başarılı çalışmalara imza attığını kaydeden Köseoğlu, “Çünkü geçtiğimiz 30 yılda biraz bürokrat yetiştirmişler, biraz iyi adam, tecrübeli insanlar yetiştirmişler. Şu anda mesela Afrika Komisyonu Birliği Başkanı Musa Faki Muhammed. Şu anda İslam İş Birliği Teşkilatı Genel sekreteri Çadlı. İsmi Hüseyin İbrahim Taha. Bu Çad’ın bir geleceği olduğu anlamına gelir. Çad çünkü Afrika’da önemli bir ülke konumundadır. Çad’ın 100 milyon üzerinde küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığı var. Dünya’da nüfus oranına göre yüksek bir rakam. Onların el birliği ile biraz daha balık tutabilir hale getirmek gerekiyor. Öğreterek ve göstererek. Türkiye zaten müthiş bir eğitim faaliyeti içerisinde girdi” dedi.
‘AFRİKA’DA YILLIK 20 MİLYON GÖÇ VAR’
Afrika’da yıllık 20 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığını ve bunun dehşet verici bir rakam olduğu vurgulayan Köseoğlu sözlerini şöyle sürdürdü, “Yüzde 90’nı kendi ülkeleri dışında deniz aşırı gitmek istiyor. Tabi birde iç göç var. Neden? Bana göre imkânsızlık bunların sıralamasında 10. sıraya falan gelir. Esas da huzurlu ve güvende değiller. Kabile ve iktidar savaşlarından yorulmuşlar bıkmışlar. Yıllık 20 bin kişi ise Akdeniz’in kara sularında boğuluyor. İçler acısı bir durum. Dünya Müslümanların bunda sizce ahiret payı yok mu? Bu nasıl bir facia? Bu nasıl bir insanlık? O zaman giden kendine gidere tekrar dönüyorum. Eğer biz insan isek, Allah’a hesap vermeyi düşünüyorsak bu 20 bin insanın nasıl boğulduğunu oturup bence bir düşünmemiz lazım. Tek suçlu Afrikalıların kendileri mi acaba? Bunun dört ana nedeni var. İklim değişikliği diyorlar ama ben buna kuraklık diyorum. İkinci neden siyasi istikrarsızlık. Üçüncü neden terör olayları ve şiddet eylemleri. Dördüncüsü ise yoksulluk. Bu sıralamada ilk üç nedeni kaldırsak onlar zaten yoksulluğu halleder” diyerek düşüncelerini aktardı.
SAMET AKTAŞ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.