“Âkifname”ye Necmeddin Turinay’ın eli değdi!
Âkifname, Mehmed Âkif’in Ankara’da Taceddin Dergâhı’ndaki ev arkadaşı Hasan Basri Çantay’ın kitabı.
Âkif’den 14 yaş küçük olan Hasan Basri,...
Âkifname, Mehmed Âkif’in Ankara’da Taceddin Dergâhı’ndaki ev arkadaşı Hasan Basri Çantay’ın kitabı.
Âkif’den 14 yaş küçük olan Hasan Basri, Âkif 1920 ocağında Balıkesir’e geldiğinde daha önce İstanbul’da Sıratımüstakim yazıhanesindeki tanışıklığını derinleştiriyor. Bilahire Hasan Basri Karasi meb’usu olarak Ankara’ya geliyor. Kader onları üç yıl boyunca aynı çatı altında yaşatacak ve Âkif, bir şaheser olan Bülbül şiirini ona “Basri bey oğlumuza” cümlesiyle ithaf edecektir. Bu beraberliğin, yakınlığın İstiklâl Marşı’nın yazılmasında çok mühim bir hissesi vardır.
Mehmed Âkif’i İstiklâl Marşı’nı yazmaya asıl ikna eden Hasan Basri Çantay’dır. Daha doğrusu onu ikna etme işini üzerine almıştır. Hamdullah Subhi’ye Âkif’in İstiklâl Marşı’nı yazacağını söylemiştir bir kere. Bu sözün yere düşmeyeceğine güveni vardır. Bu güven ancak çok yakın dostlar arasında tesis edilebilir. Nitekim Âkif, imtina ettikçe, geri durdukça o ısrar eder. Israr öyle bir noktaya varır ki, Meclis’te birlikte oturdukları mektep sırasında bir şiir karalamaya başlar. Âkif ikaz eder, “ne yapıyorsun, toplantıyı takip et” diye. O da “mühim işim var, İstiklâl Marşı yazıyorum” der. Âkif kızar. Bunun üzerine “ben Hamdullah Subhi beye sizin yazacağınız hususunda söz verdim” der.
Soru üç kere tekrarlanır: Söz mü verdin?
Cevap her defasında “evet”tir. Kalem Hasan Basri’nin elinden Âkif’in eline geçer. Âkif iki gün içinde şiiri yazar ve teslim eder…
Bugün Mehmed Âkif’le ilgili üç birinci el kaynak eser var: Eşref Edib’in Mehmed Âkif-Hayatı Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, Mithat Cemal Kuntay’ın Mehmed Âkif’i ve nihayet Hasan Basri Çantay’ın Âkifname’si. Bu üç kitabı derinlemesine okumayan, mütalaa etmeyen birinin “ben Âkif’i biliyorum” demesi abesle iştigaldir.
Bu kitaplardan en geç yayınlananı Âkifname’dir. Çantay’ın vefatından iki yıl sonra, 1966 yılında basılmıştır. Eseri yayınlayan Hasan Basri’nin evlatlığı Mürşit Çantay kitabın başına şu açıklamayı koymuştur:
“Bu eser, Mehmed Âkif’in ölümünü müteakip günlerde basılmak üzere hazırlanmıştı. Bazı sebeplerden dolayı basılamadı. O günün hatırasına hürmeten hiçbir değişiklik yapmadan neşrediyorum.”
Kitabın başında Taceddin Dergâhı’nda Âkif’in dizinin dibine çökenlerden Mahir İz’le büyük mütefekkirimiz Nureddin Topçu’nun yazıları vardır. Bunlar da kitaba değer katan metinlerdir.
Bu temel eseri son defa Necmeddin Turinay bir giriş yazısıyla yayına hazırladı. “Giriş” dediysek, sıradan bir giriş değil: “Mehmed Âkif’ten Âkifnâmeye doğru toplu bir dönem değerlendirmesi.”
Necmeddin Turinay, 26 sayfalık bu girişte çok önemli konulara temas ediyor. Akif’in Türkiye’ye dönüşü ve şartların yerinden oynaması, Âkif’in toplumsal vicdanda maya tutması, İstiklâl Marşı ile oynamaya kalkışmak, Tarihî kırılma ve Refik Saydam kabinesinin bundaki rolü, Âkif kitaplarının yazımına doğru, Âkif kitaplarının yazıldığı dönem ve şartlar, Âkifname’nin talihsizliği, Âkif için dikilen dört sütunlu irfan abidesi, Hasan Basri Çantay’ın kişiliği ve Âkifname, Çantay’ın zihin yorgunluğu ve hastalığı, Âkifname’ye dair, Bu eser neleri ihtiva ediyor, Âkifname’nin derin koridoru, Âkifname yayına hazırlanırken.
Necmeddin Turinay, Âkif üzerine düşünen, çalışan ve yazan kalemlerimizden. Onun farklı bir Safahat neşri de var: Mehmed Âkif Ersoy Şiir Külliyatı Safahat. Mehmed Âkif’in şiirleri bu neşirde kronolojik bir sıra takip edilerek yayınlanıyor. 1937’de tanzim edilmiş Âkifnâme’yi bugünün okuyucusunun anlayacağı açıklamalarla yayınlama konusunda Necmeddin Turinay’ın vukufu tartışılmaz. Denilebilir ki Âkifnâme böylece yeniden doğdu. Kitabın sonundaki “dizin”de faydalanmayı kolaylaştıran bir ilave.
“Âkifname”ye Necmeddin Turinay’ın eli değdi, “İstiklal Marşı Yılı” önesinde güzel bir haber bu.
Erguvan yayınları, erguvanyayinevi@gmail.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.