BAYRAM
BAYRAM
Ve bayram. Bugün, dünya yüzündeki bütün müslümanlar, şehirler içinde bizzat, şehirler ve ülkeler arasında da bütün ulaştırma vasıtalarıyla birbirlerine uğrayarak, geçirilen bir aylık orucun üstün insana mahsus nimetlerini kutlayacaklar. Bir müslümanın eli öbür müslümanın eline, onun eli de bir başka müslümanın eline, böylece bütün müslüman eller birbirlerine kenetlenecek, horasanla kaynaşmışçasına kaynaşacaklar ve bütün müslüman dünya, kopmaz, yıkılmaz bir bina kuracak. Evlerden evlere barış taşınacak, muştu götürülecek, yüzleri Kur'an neşesi saracak. Her müslüman, Kur'an'dan bir ayet gibi kalbini öbür müslümanlara götürecek. İşte bu eşsiz bayram yalnız bizimdir.
Bütün yıl müslümanlığın yıpranması için çalışanlar bile bu bayramın güçlülüğü karşısında ondan uzak duramıyacaklar, katılacaklar bizim bayramımıza. Bayram onları bile kavrıyacak, kuşatacak.
Ah, ne olurdu, hiç olmazsa bayramımızı bize bıraksalardı.
Bayram ki, taştan değil, rüzgâr çizgilerinden değil, bir medeniyet esintisinden, bir tarih ilhamından, müslümanların aydınlık gönüllerinden gelen bir şuur hafifliğidir, geliyor ve bizi akçeşmelerin ışığıyla dolduruyor.
Bakıyorsunuz, sabahleyin ufkun doğu kesimi kızarırken bütün müslümanlar camileri doldurmuş, güneşin doğuşunu bekliyorlar. Sonra güneş Bir mızrak gibi çıkıyor ve zamanın kalbine bayram nişanını, işaretliyor. Toplar atılıyor ve namaz sarıyor vücutları ve ruhları.
Ve imam mü'minlerin arasında yükseliyor, bir tarafında sanki cennet, öbür tarafında âdeta cehennem, hutbesini bütün insanlığa okuyor.
Bu hutbe, islâma bir çağrıdır. çelik ve beton arasında boğulan insana bir hürriyet çağrısıdır bu hutbe.
Vücuda olan tutsaklıktan, zamana olan tutsaklıktan, maddî manevî putlar korusuna olan tutsaklıktan kurtuluşa açılan bir çağrı kapısıdır bu hutbe.
Kur'an'dan bir yaprak, havada Bir sancak gibi sallanır, işte size bayram hutbesi.
Bayram namazından sonra toplumdan alınan güçle yüklü olarak evlere dönülür. Evlerde bekleyen çileli ömrün hayat arkadaşı ve evlerin bin renkli çiçekleri çocuklar. İşte bu gün bir tatlı söz işitmek için hayatın bütün ağırlığını paylaşmayı göze alan çileli eşler ve anneler, ve evlerin canlı bayramları çocuklar.
Ve evlerden evlere bir Barış armağanı, bir muştu haberi gibi gönderilen çocuklar.
Ve her vakit namazından sonra yalnız bayram günleri kılınan namazlara mahsus namaz sonu tekbirleri. Sanki bayram tertemiz bir mendil ve beş vaktin tekbirleri de onun ölümsüz düğümleri. Kalbin aydınlık mühürleri tekbirler.
Evlerden evlere taşınan armağanlar. Evleri doldurup taşıran armağanlar.
Topraktan yükselen bir mehtap, bayram akşamları. İşte o ulu geçmişten elimizde bir bu bayramlar kaldı. Onlara sıkı sarılalım da hiç olmazsa bu son peygamber armağanını olsun elden kaçırmıyalım.
Bu şuur içinde kutlu olsun bayramlarınız müslümanlar!
Bab-ı ali'de sabah, 1967
Samanyolunda Ziyafet/Sezai Karakoç
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.