Hasan Bahar

Hasan Bahar

Bir Gece Ansızın Gelebilirim! 

A+A-

 

TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Yazarlar Birliğinin destekleri ile organizesi Konya Yazarlar Birliğinin olduğu K.Kıbrıs programını, Konya şubesi üyelerinden ilk öğrencilerimden sevgili öğrencim, öğretmen, tarihçi-yazar Zafer Karakuş’un hazırladığı ve yürütücüsü olduğu, genel koordinatörü Konya Yazarlar Birliği Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu’nun yaptığı 17-22Temmuz 2024 tarihlerinde “ Tarihin İzinde, Kıbrıs Barış Harekatının 50.Yılında Konya’dan Kuzey Kıbrıs’a Kültür Kervanı Projesi şahsımın da katıldığı tarihçi ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple bilim ve kültür yolculuğu olarak sürdürüldü. Projenin ilk günü 17 Aralıkta Konya’da Yazarlar Birliğinin Kültür Evinde bilim insanları ile Kıbrıs Barış Harekatı Gazilerinin buluşması ile başladı. Şehit ve Gazilerimize saygı ve İstiklal Marşımızı söyleyerek açılan panelde protokol konuşmalarının ardından gazilerimizden Konya Kıbrıs Barış Harekatı Gazileri Derneği Başkanın harekat anıları tarihçilerimizden Prof. Dr. Bekir Biçer’in Kıbrıs Tarihi ve Prof.Dr.Kemal Kahramanoğlu’nun “Şiirlerle Kıbrıs”konulu konuşmaları yapıldı. Özellikle Gazilerimizi temsilen Başkan adına söz alan Hikmet Aker’in konuşmaları yüreklerimizi parçaladı. Aker günler öncesinden aç bırakılmamız meğer savaşa hazırlanmamız içinmiş, diye sözlerine başlamıştı.
Araçlardan gemilere bindirildiklerinde savaşa gittiklerini bilmiyorlardı ama hissetmişlerdi. Karaya çıkartma yaptıklarında başlarının üzerinden geçen top mermilerinin yağmur gibi yağmasından savaşa girmiş olduklarını anlamışlardı. 50. Alay birlikleri içindeydi, Alay Komutanları Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu’nun şehadetini duydukları sırada aynı mangada arkadaşı Silleli Adem Erim’de şehit olmuştu.Açtık, susuzduk ama en çok da suya ihtiyacımız vardı, diyor sözlerinin arasında.Ara sıra düşman silahlarının susması bize rahatsızlık veriyordu, fırtına öncesi sessizliği gibi, diyor.Silahlar ateşlendiğinde “Biz de Allah Allah! diyerek coşuyor ve ilerliyorduk “diyerek o anları yaşıyor ve bize de yaşatıyordu. Günün konuşmalarının ardından konuşmacılara plaketleri verildi, gazilerimizle resim çekinerek o anı ebedileştirdik.Projemizin 2.günü Karaman’da gerçekleşti.Burada da Karamanlı Gazilerimizle buluştuk, hepsi de sanki askerlik günlerindeki gibi, hani “ çakı gibi asker!” tabirince öyleydi. Gazilerin Karaman il Başkanı asker selamı işe başladı sözlerine. Anılar Konya’da anlatılan gibiydi.Açlıkla, yoklukla savaşırken milletimiz, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra mucize gibi büyük bir savaş kazanmıştık.Karşımızda yedi düvel yoktu ama Yedi Düvel’in şımarttığı yıllarca askeri yığınak yaptıkları dağları aşmıştı piyadelerimiz, ateşe verdikleri cehennemi çöllere kuş gibi inmişlerdi paraşütçü komondalarımız. Onlar gerçekten de Barış Güvercinleri idi. O gündür bu gündür sadece Kıbrıs Türk halkı değil Rumlar da huzur içindeler! Karaman’da konuşan akademisyen hocalarımızdan Prof.Dr.Alaattin Aköz ve Doç.Dr. Mustafa Durdu Anadolu’dan özellikle de Karaman coğrafyasından Kıbrıs’a göçler üzerinde durdular. Burada ayrıca Karaman ifadesinin sadece günümüzdeki Karaman ili ile sınırlı olmadığını Niğde, Mersin ve Konya’yı içine alan Konya merkezli Osmanlı dönemi vilayetine atıfta bulundular. Projemizin 3.günü Mersin Taşucu’nda gerçekleştirildi;Önceki dönem Konya Milletvekilimiz Ahmet Sorgun’un oturum başkanlığında yürütülen panelde Mersin stk ‘larında  önemli görevler üstlenmiş Dr.Mustafa Erim Mersin ilimizin İlk Kıbrıs’ın Fethinde ve Barış Harekatındaki rolü ve buradan Kıbrıs’a göçler  üzerinde durdu. Ayrıca burada eski Tekel Binasında bir Kıbrıs Müzesi kurulması önerisinde bulundu.Buradaki konuşmalardan sonra Taşucu İskelesinden 3.5 saatlik bir demiz otobüsü yolculuğu ile Girne limanına ulaşıldı. Limana indiğimizde Akdeniz’in sıcak ve nemli iklimi sırtımıza bindiğinde gözlerim Beşparmak Dağları’nda idi.Her sıcağı ve susuzluğu hissettiğimde Gazilerimizin aç ve susuz, onlarca kilo yükle çıkartma yaparak, düşmanla çatışmalarını düşünerek yakınmamam gerektiğini kendime telkin ediyordum. Limanda bizi ASBÜ Kıbrıs Yerleşkesi Rektör Yardımcısı Dr.Zeki Akçam karşıladı.Zeki Bey Girne Dağlarından güneye Maserya Ovasına geçişimizde bir yandan yolu tarif ederken, bir yandan da Barış Harekatının yaşandığı günleri anlatıyordu.İlk ziyaret yerimiz Boğaz Şehitliği olup  ve orada kabri bulunan Kayserili kahraman komandomuz Ali Köken’in kahramanlıklarını anlatırken onun ve diğer şehitlerimizi ziyaret ederek dualarımızı gönderiyoruz.Buradan otelimize geçip kısa bir dinlenmeden sonra Atatürk Kültür Merkezine geçiyoruz, yol arkadaşımız şairlerimiz ve Kıbrıs Türk şairlerimizin şiirlerini dinliyoruz. Genellikle olgun yaşta ve Barış Harekatı öncesi esaret günlerini yaşayan Kıbrıslı şairlerimizin şiirleri ve anıları bizleri göz yaşlarına boğdu. Bu acı hatıralardan biri de Yeşilay Sadıkoğlu’nun anlatımı idi; “Ada İngiliz yönetiminde iken annem Türk Bayrağını çeyiz sandığının içindeki çeyizlerin içinde saklardı, biz onu bayramlarımızda çıkarır, gizlice onu göz yaşlarımız içinde severdik, okulumuzda İngiliz Kraliçesi için marşlar söyletilirken ben içimden İstiklal marşımızı söylerdim.””Gözlerimiz  hep kuzeyde Türkiye’de idi.”Rumlar “ Ne o beklediniz de gelmedi mi?” diye bizimle alay ederlerdi, ama 1974’ de siz gelince biz de onlara “ Bir gece ansızın gelebilirim” şarkıları söylüyorduk. İyi ki de geldiniz, Hoş geldiniz! diye sözlerini bitirince Sadıkoğlu’nu tebrik ederken “Bizi ağlattınız, Allah bir daha yaşatmasın!” dediğimde “Siz ağlayabiliyorsunuz, ya biz ağlamayı da unuttuk” demez mi?! Bu nesil böyle ancak Avrupa Birliği vaatleri ile aldatılan bir başka nesil de var! Bir başka yazımızda onları da yazıp sorunları tartışmamız da gerekli.Sorunları hasıraltına atmakla kendimizi kandırırız. 
Projemizin 4. Günü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, malum parti (!) hariç tüm partilerimizin genel başkanlarının katılım sağladığı 50.Yıl Geçit Merasimini izledik.Askerlerimizin yer aldığı bu alanın bulunduğu yere 1974 Barış Harekatımızda indirme yapan paraşütçülerimizi engellemek için ateşe veren Rumların birçok Mehmetçiğimizi şehit etmeleri hatırlatınca göz yaşımı tutamamıştım.Göz yaşlarımı Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve bayrağımızın bulunduğu kaşkoluma gizlice silerken meğer ki görülmüşüm! Törenler sonunda Yazarlar Birliği Başkanımız Ahmet Köseoğlu “Hocam ağlıyordunuz?” diyordu.. “Yakalanmışım, Evet ağlıyorum Ahmet Bey bir burada ağladım, bir de Çanakkale ve Moğolistan’da Bilge Kağanın Hazinesini bulduğumuzda ağlamıştım…” Sanmıyorum Ahmet Beyin benim ağladığımı gördüğünü  ama iyi bir gözlemci olduğundan sanıyorum benim nerede ağlayacığımı benim kadar biliyordu! Burada tören sırasında yanımda torunu ile birlikte yanımda bulunan Mukavemet Teşkilatından Denktaş’ın da yakın dostlarından bir Mücahidimizle o savaş günşerini, 96 günlük güneş altındaki esaretini anlatıyorlardı birden “ Hocam görüyor musun?, Özgür Özel, Erdoğan’la konuşuyor.Bu bizim için çok önemli, muhalefet hiç gelmemişti”, diyerek mutluluğunu paylaşırken Cumhurbaşkanımız konuşmalarını yapmak için küsüye çıktığında “ ,görüyor musun, Kıbrıs Gözbebeğimiz, diyor, bu bize yeter, Türkiye yanımızda, dünya bunu görüyor.İktidarı muhalefeti bırada bizi izliyorlar” diyordu.Mücahit amcamızla vedalaşıp ayrıldık. Akşamleyin KKTC Ersin Tatar’ın resepsiyonuna katıldık. Rahat, heyecanlı ve içten biri.Halkı seviyor, her kesimden insan resepsiyonda idi.Herkesle konuşup resim çektiriyor. Güvenlik yok, bizim AVM girişlerimize bile tarama yapılmadan girilmiyor..Orada elle bile arama yok! Kıbrıs Türkleri huzur içinde! Rumlarla giriş çıkışları serbest. Önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı nüfus bilgilerini Güney’e vermiş, 1974 sonrası Kıbrıs’a gidenler ve çocukları geçemiyor.Tabi ki biz de, dünyanın her milleti geçebiliyor..Bu yüzden 1871’de Konya-Karaman’dan giden Torosların 1980’lerden sonra doğan çocukları bizi yabancı sanıyor. Ruanda’da çiftçilerle çobanları birbirine düşman eden Batı, 1980 öncesi aynı aileden sağcı-solcular çıkarması, Anadolu’yu 49 etnik gruba ayırırken Kıbrıs’ta da 74 öncesi ve sonrası olarak bizi parçalıyor.Projemizin son günü panelimiz devam ederken Cumhurbaşkanı Ersin Tatar geliyor; panelde İlk Çağda Kıbrıs ve Alaşia Krallığını anlatıyorum, Hitit Alaşia ilişkileri bizimle olan ilişkilere çok benzer, geçmişten çıkarımlar yapmalıyız. Prof.Dr.Nuri Şimşekler Lefkoşa Mevlevihanesi’ni, Doç.Dr. Ahmet Akman Kıbrıs Vakıflarını konuşuyor. Kıbrıs Rumları bu vakıflarda oturuyor. Ne yazık ki onları oraya oturtanlar “Bizi işgalci (!) diyerek kınıyorlar. Oturum başkanımız Prof.Dr.Ahmet Alkan paneli tammamlayıp sözü Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanımız Ahmet Köseoğlu’nun selamlama konuşmasına bıraktı.Akabinde sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Kıbrıs Türk Halkının mücadelesini uzun bir konuşma ile anlatıyor ve panelistlere plaketleri takdim etti.Salonda sohbet esnasında bir ara  dünyanın değişik yerlerine dağılmış yüzbinlerce Kıbrıs Türkünden söz ederken “Avusturalya’da 150 bin Kıbrıs Türkü  var, onları toplamak lazım” diye büyük Kıbrıs rüyasını dile getiriyor, bu arada araya giriyorum “ Üzülmeyin Sayın Cımhurbaşkanım, 2001’de Moğolistan Orhun’da kazı yaparken İngiltere’den Orhun’a gelen bir Kıbrıs Türkü Bilal Hun’u anlatayım.Bir gün kendisine soruyor ben kimim?, diye.Türk olduğunu öğrenir, kökleri Orhun’dadır, yayan yapıldak günlerce yolculuktan sonra Bilge Kağan’a ulaşır. Ergeç dışarıdaki Kıbrıslılar da köklerini keşfedecektir.”diyorum. Sayın Tatar’la ekimiz arasında bir yakınlık oluşuyor, aralarında bir süre ayaküstü sohbetten sonra vedalaşıyoruz.Son vedamızı yapmak üzere Girne Alsancak Deniz Müzesindeki kazaen batırdığımız çıkartma gemimiz Kocatepe’nin emsalini ziyaret ediyoruz. İlk çıkartma yaptığımız Yavuz rıhtımındaki başta Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu ve şehitlerimizi ziyaret ediyoruz. Girne liman gezimiz ardından Girne’den Anamur’a 2.5 saatlik bir deniz otobüsü yolculuğu ile aklımız Kıbrıs’ta dönüyoruz. Sonuç olarak Kıbrıs yüreğimizdir. Kardeşlerimizin vatanı, bizim yavru vatanımız. Cumhurbaşkanımızın deyimi ile “Göz Bebeğimiz” Kıbrıs’ın güvenliği bizim güvenliğimizdir.Konya’mıza 300 km, Anadolu kıyılarımıza 60 km. hemen şuracıkta Yunan Adalarından da yakın. Herkese en kısa zamanda gidip görmelerini tavsiye ederim. Burada sözlerime son verirken Projede emeği geçen TYB Yönetim Kuruluna, personeline, ASBÜ Kıbrıs Yerleşkesi rektör yardımcılarına ve tüm katılımcılara, Kıbrıs’ı bize kazandıran devlet adamları ve askerlerimize teşekkürü bir borç biliriz. Saygılarımla 
Hasan Bahar

Önceki ve Sonraki Yazılar