Bir kelâmında nice mânâ gizli
Bu husustaki hüküm açık: "Peygamber size ne verirse onu alınız, sizi neden men ederse onu terk ediniz." (Haşr Sûresi/7) "O hevadan konuşmaz" ferman-ı ilâhisine...
Bu husustaki hüküm açık: "Peygamber size ne verirse onu alınız, sizi neden men ederse onu terk ediniz." (Haşr Sûresi/7) "O hevadan konuşmaz" ferman-ı ilâhisine mâsadak düşen İki Cihan Sultanı Efendimiz'in (sas) lisanlarından her ne sadır oldu ise Hazreti Sıddık gibi "Vallahi o söylediyse doğrudur" deyip can baş üzere kabul etmek ehl-i imânın boynunun borcu.
"Benimle sizin misaliniz ateş yakan bir adamın misali gibidir ki; hemen cırcır böcekleri ve pervaneler o ateşin içine düşmeye başlarlar. O, bunları kovar. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Fakat siz elimden kaçıyorsunuz." hadisini de Hazreti Câbir, yine O'ndan (sas) rivayet etmiş. Zat-ı seniyyelerine Cenâb-ı Hak tarafından bahşedilen meziyetleri sayarken "Ben cevamiu'-l kelîm ile gönderildim." buyurmuşlar. Cevamiu'l kelîm, yani bir kelâmında nice mânâ gizli. 'Hakîm' olan Allah'ın hikmetsiz hükmetmeyeceğini, Resûlü'nün (sas) boş beyanda bulunmayacağını bilen ilim adamları, her devirde meslekleri, meşrepleri, ilmî kudretleri istikametinde bu emir ve yasakların 'illetlerini' ve 'hikmetlerini' izah etmeye çalışmışlar. Hicrî 3. asırda yaşamış tasavvuf erbabından Hakîm et-Tirmizî'nin Kitâbu'l-Menhiyyât'ı da bu sahada kaleme alınmış ilk eserlerden. İnsan Yayınları tarafından Doç. Dr. Yavuz Köktaş'ın çevirisiyle yayımlanan eserde 170 hadis-i şerifi izah eden Tirmizî'nin bu izahlarında fıkhî bir üslup da dikkat çekiyor.
Hakîm et-Tirmizî'nin asıl adı Ebu Abdullah Muhammed bin Ali. Tasavvuf anlayışına yön veren fikir ve hikmet tarafına işareten 'Hakîm' ismiyle biliniyor. Meşhur muhaddis İmam-ı Tirmizî'nin hemşehrisi ve muasırı. Tasavvuftan hadise, tefsirden fıkıha geniş bir sahada pek çok eser telif etmiş. Kitâbu'l-Menhiyyât'ı da hadislerin illetlerini tespit eden müstakil bir eser olarak dikkat çekiyor. İllet, kısaca, bir hükmün varlığının üzerine bina edildiği vasfa deniyor. Hikmet ise o hükmün neticesinde ulaşılacak fayda. Bir yönüyle illet hükmün öncesine, hikmet ise sonrasına bakıyor. Meselâ şarabın haram oluşunun illeti, sarhoş edici olması. Hikmeti ise verdiği zararlar ne kadarsa o kadar sayılabilir. Bu illet kıyas edilerek, bütün sarhoş eden içkilerin haramlığına hükmedilmiş. Tirmizî'nin eserinde zikrettikleri ise fıkhî anlamda kıyasa teşkil eden illetlerden ziyade hadis-i şeriflerdeki nehiylerin sebep ve maksatları.
Tirmizî, mukaddimede kitabı yazış sebebini şöyle anlatıyor: "Rasûlullah'tan 'nehyetti' şeklinde rivayet edilen hadisleri araştırdık. Onların farklılık arz ettiğini, kiminin (davranışını uygun olmayabileceğine dikkat çekerek) edebe yönlendirmekle ilgili olduğunu, kiminin tahrîm (haram kılma) ifade ettiğini gördük. Bu hadislerin hepsini toplamaya çalıştım. Nehyedilen (yasaklanan) hiçbir şey yoktur ki, onun yasaklanmasında bir hikmet bulunmasın! Nehyedilen şeyde muhakkak hidayet yoluna halel getiren bir zarar bulunmaktadır. Şüphesiz hidayet yolu da Allah'a ulaştıran bir yoldur. Bu yoldan sapan ancak Allah'tan sapmış olur. İstikamet, kulu Allah'a yaklaştırır."
Hakîm et-Tirmizî gibi zahir ve batın ilimlerinde söz sahibi bir zatın hadisler üzerine yaptığı izahları bir araya getiren el-Menhiyyât, şüphesiz kıymetli bir eser. Peygamber Aleyhisselâm'ın sözlerini anlamak yolundaki gayret takdire şâyan. Velev ki anlamadık diyelim, yine teslimiz: "Herhangi bir konu hakkında size emredip yasaklamadığım sürece bana soru sormayın. Zira sizden önceki ümmetleri, gereksiz yere çok soru sormaları ve peygamberlerine muhalefette bulunmaları helâk etmiştir. Size herhangi bir şeyi yasaklamışsam ondan kesinlikle uzak durunuz. Bir şeyi de emretmişsem gücünüz yettiği ölçüde onu yerine getiriniz."
Zanam 05.01.2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.