Deprem bölgesinde gördüklerimiz: Gözden geçirmemiz gerekenler
Ülkemizi derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli depremlerde binlerce canımızı kaybettik, binlerce canımızı yaralı olarak kurtarmayı başardık, Allah'ın izniyle…
Eşine az rastlanır bir birliktelik, dayanışma hakimdi, büyük afette. Bölgede hem arama kurtarma ekipleri hem gönüllü kuruluş ve kişiler canla başla çalıştılar. Fikriyat olarak afet bölgesine ulaştığımızda gördüklerimiz, hissettiklerimiz, şahit olduklarımız ekranda ya da sosyal medyada izlediklerimizden, okuduklarımızdan çok daha fazlasıydı.
◼ Yanlış yaptığımız diğer konulardan biri de zemin. Zemin izolasyonu ve sağlam bir temel üzerine yapı inşa edemememiz. Binaların alt katları yaşamda kalmamız için önemli bir detay taşıyor. Eğer rutubetliyse, binanın su yalıtımı iyi yapılmamış demektir. Yalıtımı iyi yapılmamış binaların taşıyıcı sistemlerinin paslanması, yüksek şiddetli bir deprem sırasında yapının hasar görmesine neden olabilir.
◼ Tasarımda da hata yaptık. Daha sağlam binalar yapmak yerine daha gösterişli binaları tercih ettik. Binanın tasarımı depreme karşı dayanıklılık sağlayabilir; örneğin saçaklı sistem dediğimizde bunu anlatmak istedik. Simetrik boyutlandırma ve kısa kolon kullanımı gibi tasarımsal etkenler yapının depreme karşı daha dayanıklı olmasını sağlayabilir.
◼ Teknik özellikleri öğrenebilmek adına mühendislere başvurmadık. Binanın üçte birinin toprak altında olmasına dikkat etmedik. Unutmayın ki toprak altında ne kadar fazla kat varsa o bina depreme karşı o kadar güvenilirdir.
◼ Zeminin etüd raporunu incelemedik. Çünkü her bina her zemine uygulanamaz. Doğru zemine uygulanan doğru bina depreme karşı dayanıklıdır. Binaların Enerji Kimlik Belgesi'ne bakmadık ki bu belge ısı izolasyonunun yapıldığını gösterir.
◼ TOKİ konutları yıkılmadı. Evet çünkü yapılarda iki temel sistem kullandılar. Bunlardan biri perde beton diğeri ise radye temel sistem. Yüksek yapılarda kullanılan ve taşıyıcı görevi gören, betonarme ile donatılmış perde beton, deprem yönetmeliğine göre her binada olması gereken bir yapı malzemesi olarak yatay kuvveti kesiyor. Böylece taşıyıcı kolonlardan aslında daha da önemli bir rolü olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra yatay salınımı azaltıyor, kolay uygulanabiliyor ve maddi olarak zorlamıyor. Kısa sürede de inşa edilebiliyor.
◼ Radye temel ise "bir yapıyı yer sularının çalışmasına karşı koruyan kaplama" anlamına gelir. Bu sistem, deprem anında tüm enerji ve yükü taşıyarak binanın hasar almamasını veya az hasar almasını sağlıyor. Maliyet bakımından zorlamıyor ve sarsıntıyı en aza inidiriyor, yükü eşit şekilde dağıtmaya çalışıyor. Böylece mümkün olduğu kadar oturmaların önüne geçilmiş oluyor. Düz radye temel, kirişli temel, mantar şeklinde temel, ters kemer şeklinde temel, hücresel temel şeklinde çeşitleri mevcut. Bu sistem, eprem riski yüksek bölgelerde bina temelleri oluşturmada kullanılabilir. Binanın yapılacağı zeminin güvenli taşıma gücü yoksa kullanılabilir. Yükü fazla olan tüm yapılarda bu temel kullanılabilir. Yer altı sularının fazla olduğu yerlerde kullanılabilir.
◼ Üzerinde yaşadığımız dünyanın oluşum sürecinde defalarca değişim oldu. 500 milyon yılllık bir değişim süreci... Bu değişimler asla durmayacak; sürüklenmeler, levhalar hareket etmeye devam edecek. Yani deprem, ölüm kadar gerçek aslında. Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı tektoniktir. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir.
◼ Bu nedenle bu doğal afet ile yaşamayı öğrenmemiz, tedbirlerimizi buna göre almamız gerekiyor. İlk olarak da barınma ihtiyacımızı karşıladığımız evlerimizin zeminlerinin sağlam olan yerlerden seçilmesi gerekiyor. Bu noktada uzmanlar, yumuşak zeminlere oranla kaya zeminlerin ev inşası bakımından daha doğru seçim olduğunu belirtiyor. Eğer ova gibi yumuşak zemine bina yapılacaksa önce zemini sertleştirmek adına kazık çakılması gerekiyor.
Kaya zeminin önemi, daha az frekans oluşturması... Yumuşak, sulu zeminde daha çok frekans oluştuğu için binanın yıkılma olasılığı artıyor. Bu nedenle yumuşak zeminlerde kolaylıkla göçme oluşabiliyor.
◼ Türk deprem yönetmeliğine 1997 yılında bir kavram girdi, süneklik... Bir yapının depreme dayanıklı olabilmesi için, sünekliği yani çökmeden eğilme, sallanma ve deforme olma yeteneğinin gelişmiş olması gerekiyor. Sünek bir bina, yatay veya düşey etkilere maruz kaldığında bükülebiliyor ve esneyebiliyor.
◼ Yaşadığımız 6 Şubat depreminde binaların malzemesinin ne kadar kötü olduğu görülüyordu. Kum gibi dağılan binalarda uzmanlar genellikle, betonun düzgün bir şekilde karıştırılmadığını, konsolide edilmediğini veya kürlenmediğini; bu nedenle sismik yükleme altında çökmeye karşı son derece açık olduklarını ifade ediyor.
Konsolide etmek: Birleştirmek, toparlamak, sağlamlaştırmak.
Kürlemek: polimer malzemenin sertleştirilmesi anlamına gelen bir terimdir.
◼ 6 Şubat depremlerinde meydana gelen hasarlar incelendiğinde zeminin yıkılmalarda aktif rol aldığı kolayca gözlemlenebiliyor. Bu noktada dikkat etmemiz gereken diğer bir konu da karakteristik özellikler... Ova gibi sulak zeminler kumludur, deprem için ölümcül sonuçlar doğuran alanlardır. Yerleşimler daha yüksek alanlara olmalıdır, alüvyonla dolmuş alanlara değil. Alüvyal arazilerde, akarsu boylarında zeminin direncinin depreme dayanıksızdır. Zemin sıvılaşması nedeniyle bu araziler, üzerinde yer alan yerleşmelerin zarar görmesine neden olur.
Alüvyal nedir?
Akarsuların taşıyarak biriktirmesi sonucunda oluşan toprak türü.
???? Ülkemiz topraklarında yerleşimin günümüzden en az 10-12 bin yıl öncesine kadar gittiğini görebiliriz. Bu da bize ecdadın zekasının binlerce yıllık tarihimizin günümüze ulaşmasındaki etkisini ortaya seriyor. Örneğin; Burdur'un 25 kilometre güneybatısında yer alan Hacılar, Batı Anadolu'nun bilinen en eski yerleşimi yeridir. (M.Ö. 7000 yılları) Kazılarda bulunan yapılar, kare veya dikdörtgen planlıdır. Yapılar taş temel üzerine kerpiç ile inşa edilmiştir.
???? Gülağaç ilçesi Kızılkaya köyündeki Aşıklı Höyük, 10 bin 400 yıllık tarihiyle Orta Anadolu ve Kapadokya'nın ilk köyü olarak bilinir. Oval kerpiçten evlerin yer aldığı ilk dönemde tarımla uğraşan, koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan yetiştiren, kerpiçten tuğla ve duvar yapabilen, sazları örerek hasır yapabilen, şaşırtıcı ustalıkta ziynet eşyaları tasarlayabilen bir halkın barındığı tahmin edilir.
???? Yaklaşık 10 bin yıl önce ilk yerleşimin başladığı Çayönü'nde de 6 bin yıl boyunca yuvarlak planlı kulübeler, ızgara plan, taş döşemeli gibi birbirinden farklı mimari tasarımda binalar bulunur.
◾ Sağlamlığın yeryüzündeki en önemli kanıtlarından olan dağlar, asırlar boyunca insanların meskenleri oldular. Bugün tarihi yerleşkeler olarak kabul edilen tarihi yapılar ekseriyetle bir dağ yahut tepe etrafına kuruldu. Bu husus bizlere insanoğlunun fıtratına uygun bir mesken edinme faaliyeti içerisinde olduğunu da gösteriyordu.
◾ Son olarak zemin yapı ilişkisiyle ilgili Sadettin Ökten hocanın dilinden ifadeleri paylaşalım sizinle; "Ovalara yerleşmeyeceğiz. Dağlara, yamaçlara çıkacağız." diyen Ökten, bir ilahi kelamı şöyle hatırlatıyor bize; "Dağlar, arza çakılan çivilerdir..."
"Ovalara yerleşmeyeceğiz. Ovalar ziraat için. Bunun dini kaynaklarda karşılığı da var. Jeolojik kaynaklarda karşılığı var. Bu arada, hakkı yenen bir meslek grubundan size söz edeceğim; Geoteknik mühendisleri... Hiç ortada yoklar... Halbuki mevzu onların mevzu. Nedir o derseniz, zemin mekaniği (Soil mechanics). Jeologlar alttaki kayaya kadar gelirler. Ondan sonra üstte bir zemin var; 30 m, 40 m, 50 m, 60 m, 1 m; o geoteknik mühendislerinin işidir. Onlardan bir hazret görmedim televizyonlarda." Ökten hoca, bilimsel yöntemler ve mühendisliğin güzel bir birleşimi olan geotekniğin öneminden böyle bahsediyor.
Ökten hoca, madde 1 olarak "ovalara yerleşmeyeceğiz" diyor. "Dağlara yamaçlara çıkacağız. Niye? Kitab-ı İlahi'de de Hitab-ı İlahi'de de bize beyan buyurulan hususlardır: "Dağlar, arza çakılan çivilerdir" mealen söylüyorum..."
Mealen söylüyorum dediği ifade Nebe Suresi, 6 ve 7. ayetlerinde şöyle geçiyor:
"Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da (yeri dengede tutan) kazıklar yapmadık mı?"
Nebe Suresi 6 ve 7. Ayetler
Nebe Suresi 6 ve 7. Ayetleri okumak ve mealini dinlemek için tıklayın
Ökten hoca şöyle devam ediyor: "Hafif bina yapacağız." Nasıl olacak peki bu? Ahşabı, çeliği ve kerpici kullanarak. Betonarmeyi mümkün mertebe sarfınazar ederek; az katlı bina yaparak, yayılarak...
Yayılmanın önemini de şöyle vurguluyor: "Yayıldığımız zaman tabiat ile ilişkiyi koparmamış olacağız. Yayıldığımız zaman, sema ile ilişkiyi koparmamış olacağız. Gözümüzün önünde hail olmayacak dağları görmemize karşı, ufku görmemize karşı, tulûu ve gurûbu seyredeceğiz."Efendim romantizme mi kaydın?" diye sorabilirsin. Evet, romantizme kaydım. Çünkü yaradılmış kainatı görmek, tulûu ve gurûbu temaşa etmek, bize manevi bir haz verir ama modern estetik bunlardan haz etmez. Ufkun resmini yapan ressamı seçer. Ben de diyorum ki kul ressamı seçme, o ressamın esas vâzıhını seç..."
Nihayetinde ülkemizin en önemli kültür insanlarından biri olan Sadettin Ökten'in cümleleri bizi derin bir tefekküre sürüklediği gibi yaşadığımız dünyanın hakikatinin de farkına varmamıza dikkat çekiyor.
Kaynak: https://www.fikriyat.com/
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.