Nuri Şimşekler

Nuri Şimşekler

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANEVÎ BİR MİRAS: LEFKOŞA MEVLEVÎHÂNESİ

A+A-

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANEVÎ BİR MİRAS:

LEFKOŞA MEVLEVÎHÂNESİ

 

Prof.Dr. Nuri ŞİMŞEKLER

Selçuk Üniversitesi

 

ÖZET

Türk-İslâm düşüncesinin tanınmış mutasavvıf ve düşünce adamlarından Mevlâna Celâleddin-i Rumi’nin Hakk’a yürümesinin ardından oluşturulup kurumsal bir hüviyete kavuşan Mevlevîlik Tarikatı-Yolu-Kültürü yüzyıllar boyunca Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı Dönemlerinde canlılığını korumuş, özellikle Osmanlı medeniyeti ile birlikte 3 kıtaya yayılma imkânı bulmuştur.

Osmanlı padişahlarının birçoğu hem Mevlâna Dergâhına vakıflar bağlayarak, mescit, şadırvan, derviş hücreleri yapmış, Mevlâna ve Mevlevîlik kültürüne sevgi ve desteklerini göstermişler hem de fethettikleri bölgelere Mevlevîhâne açılmasını temin ederek manevî kalkınma ve irşad görevini bu kültüre emanet etmişlerdir.

Fâtih Sultan Mehmed’in Ege adalarından başlayan ada fetihleri ile birlikte Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos ve Sultan II. Selim’in de 1571 yılında Kıbrıs adasını feth etmesi ile birlikte buralara 15-20 gibi kısa süre sonrası Mevlevîhâneler açılmış ve Konya Mevlâna Dergâhından Şeyh, İmam, Mesnevîhân görevlendirilerek bölge insanına dinî, tasavvufî ve kültürel yol göstermeye başlamışlardır.

Osmanlının feth ettiği diğer ülke-şehirlerde de olduğu gibi 1571 yılında Kıbrıs adasının fethinden 20 yıl kadar sonra ilk haliyle tesis edilip 1593-94 yılında irşad görevine başlayan ve 1606-7’de de tamamlanıp faaliyetlerine başlayan Lefkoşa Mevlevîhânesi de 500 yıla yakın tarihi içerisinde bölge insanını manevî irşad ile birlikte, şairler, edipler yetiştirmiş, hatta adadaki diğer bazı tarikatlara da önderlik etmiş, tekkelerinin şeyhliği görevini de üstlenmiştir.

Kıbrıs Beylerbeyi olan Arap Ahmet Paşa tarafından açılan Lefkoşa Mevlevîhânesi Mevlâna, Mevlevîlik kültürünü öğretme, yaşama yanında aslî unsur olarak İslâm dinini, kutsal kitabını ve Peygamber’ini tanıtıp sevdirme yolunda anlamlı bir görevi üstlenmiştir. Lefkoşa Mevlevîhânesi önceleri Konya’dan şeyh atamaları ile irşad görevini üstlense de 150 yıl kadar sonra bizzat Kıbrıs’tan ve özellikle Lefkoşa’dan yetiştirdiği Dede ve Şeyhlerle bu görevini devam ettirmiş, gerçek anlamda 1930’lu yıllara kadar aktif olarak açık kalmıştır.

Tarih içerisinde 1822, 1847, 1934 yıllarında tamir ve tadilat gören ve son yüzyılda uzun süre tarihin yıpranmışlığı ve unutulmuşluğuna terk edilen, zaman içerisinde bazı bölümleri yıkılan Lefkoşa Mevlevîhânesi 1950’li yıllarda “Kimsesiz Çocuklar Yurdu” olarak kullanılmış, “Lefkoşa Türk Etnografya Müzesi” olarak da düzenlenmiş, ziyarete açılmış 1962, 1967, 2002 yıllarında tekrar tamir görmüş ve bu son tamirat tadilattan sonra da (2002) “Lefkoşa Mevlevîhânesi-Mevlevî Müzesi” olarak açılmıştır. Mevlevîhâne günümüzde de TİKA tarafından restorasyonu yapılmaktadır, ancak konu ile ilgili ve ne tarzda düzenlendiği, hangi bilim heyeti ve konu uzmanı tarafından yönlendirildiği hakkında bilgimiz yok.

1878-1960 yılları arası İngiliz yönetimi döneminde de İngilizlerin etkisi ve müdahalesi ile farklı şeyh atamalarına da sahne olan Mevlevîhâne 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve sonrasında 1983 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sayesinde yeniden anlam ve önemine kavuşmuş, yapılan ve yapılmakta olan restorasyonlarla gerçek misyonuna “turizm” amaçlı da olsa döndürülmeye çalışılmıştır.

Tabi ki bir kültürün, bir öğretinin tanıtılması, yaşanması, yaşatılması için mekâna ihtiyaç vardır. Ancak daimi ve kalıcı olanı o mekâna işlev kazandıracak o öğretinin “canlandırma” usulü ile de olsa yaşanması, yaşatılması, eser ve yayınlarla ve Mevlevîlik örneğinde olduğu gibi “Mesnevî Dersleri” ve “Mukabele-i Şerif”ler (Semâ) icra edilmesidir. Mevlâna ve Mevlevîlik araştırmacısı bir bilim insanı olarak dileğimiz, Lefkoşa Mevlevîhânesi’nin de 500 yıllık emeğinin boşa gitmemesi adına restorasyonunun ardından oluşturulacak bilim insanları, ilgili devlet adamları ve gelenekten gelenlerden oluşturulacak bir heyet ile “aslî unsur”una geri döndürülmesidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.