İçimde soğuk bir örtü
Bir zamanlar hisli yazılar yazardım...
Karın doyurmayan ama gönül doyuran yazılar...
Her daim büyük görünenlerin dünyasına da böylece girdiğim doğrudur.
Bir...
Bir zamanlar hisli yazılar yazardım...
Karın doyurmayan ama gönül doyuran yazılar...
Her daim büyük görünenlerin dünyasına da böylece girdiğim doğrudur.
Bir zamanlar sadece kültür-sanat sayfası çıkarır, radyoda şiirler okur, dergilere ürünler gönderir, mesela Nurettin Durman ağabeyle uzun telefon görüşmeleri yapardım...
Rahmetli Hasan Ali Kasır henüz vefat etmeden, Erzurum Radyosu'nu arar, 'Eylül'de neler yapacağımızı anlatır, bununla hayli enerji bulurdum...
Mustafa Uçurum Sivas'ta, Hasan Kuvvet İstanbul'daydı...
Onlara mektuplar yazar, onlardan mektuplar alırdım...
Yazmak o zamanlar benim için iş değildi...
Ekonomik değeri yoktu.
Sanırım kendimi var ederken, bu kadar güzel olan şeyin beni nereye getireceğinden habersizdim...
Sadece okuyordum, sadece yazıyordum ve yazının nihayetinde beni götürdüğü her yer şimdi tarif edemeyeceğim kadar büyülüydü.
Sonra...
Birden kendimi tam da burada buldum...
Bugün Seyit Küçükbezirci ağabey 'Pazartesi Yazıları'na başladı...
Onunla yakın zamanda yaptığımız telefon görüşmesinde beni davet ettiği dünya, daha önce benim içinde kaybolduğum ve asla da bulunmama lüzum olmayan dünyadan başkası değildi...
Onun tembihleri, elbette içimde uyuyan arzuları uyandırmadı değil...
İçimde ne kadar soğuk bir örtü olduğunu tahmin edemezsiniz...
Her ne hal ise...
Bugün içim yeniden kıpır kıpır...
Hadsizlik etmiş olmayayım ama...
Sanki Seyit abi yazarken ben yazmışım gibi heyecanlanıyorum...
Onun Memleket ailesine katılması, asla mazur görülmeyecek ve bizlerin eksik bıraktığı çok önemli bir boşluğu dolduracak.
Buna vesile olduğumuz için de ayrıca huzurluyum...
Hoş geldin büyük usta!
***
Cuma akşamı Mevlana Kültür Merkezi'nde İl Kültür Müdürlüğü'nün Türk Müziği Konseri'ndeydim...
Bugünlerde siyasi manada yaşanan hareketlilik, o salondaki kimsenin umurunda değildi...
Kıymetli hocam Hasan Özönder'i günler sonra orada görünce 'Elhamdülillah' dedim.
Ellerine ilişince muhabbetle mukabele etti.
Kimin ihtiyacı yok ki duaya...
Hasan Hoca bir süredir imtihanda, sağlığıyla ilgili mücadelede...
Yine de suretindeki tebessüme imrendim.
Allah sıhhat, afiyet ve moral versin.
Memleket Dergi'ye uzun zamandır yazılar veremeyen hocamızın yaşattığı boşluğu ne yapsak doldurmamız mümkün değil...
O ve onun gibilere hâlâ çok ihtiyacımız var.
***
Hadi bu konulara girmişken Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin 2011 etkinliklerinden de haber edelim...
Cumartesi günü, 11 yıl önce M. Ali Uz'un önderliğinde çıkarılan ve bugün de Merhaba Gazetesi'nin bir eki olarak devam eden 'Akademik Sayfalar' konuşuldu.
Doç. Dr. Caner Arabacı Konya ile ilgili 1984-2010 yılları arasında bin 122 tez yazıldığını, Akademik Sayfalar'da ise 2 bin 300 yazının yayımlandığını kaydetti.
Bu tespit bile sadece Akademik Sayfalar'ın gördüğü vazifeyi anlamamıza kâfi...
Bu şehirde iyi ki M. Ali Uzlar var...
Saim Sakaoğlular var...
Hasan Özönderler var...
Seyit Küçükbezirciler var...
Caner Arabacılar, Ali Işıklar, İsmail Detseliler, Zeki Oğuzlar var...
Hiçbir ücret beklemeden...
Elinde tuttuğu kalemin, üstüne harf döşediği kâğıdın, çeşmesinden suyunu içtiği, nefes alıp verdiği şehrin hakkı için yazıp çizen bütün ustalara...
Ne çok şey borçluyuz. 21.03.2011
http://www.memleket.com.tr/author_article_detail.php?id=13466
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.