İnsan Ruhuna Sarılan Şehirler-Ülker GÜNDOĞDU
İnsan Ruhuna Sarılan Şehirler-Ülker GÜNDOĞDU
Gezilen, görülen, yaşanan şehirler insan ruhunda da var olur. İnsan, ünsiyet kurduğu şehirleri yaşarken, yaşatır da. Nesilden nesle şehirlerin ruhu aktarılırken eski ve yeninin aşkıyla doğan avangard sanata öncüdür bazı şehirler. Kapitalizm etkisi büyük oranda alt kültürler ve üst kültürleri etkilerken, mekân üzerinde de hegemonyasını kurarak bir dönüşüm içerisine dâhil etmiştir onu. Dolayısıyla mekân, gittikçe anlamını yitiren, araç iken amaçsallaşan bir hale gele bürünmüştür (Can, 2021). Mekânın anlamı yaşanılan şehirler üzerinden vücut bulur. Mekân üzerine düşünmek, mekânın hem içerisinde yaşaıp hem de dışaradan bakmayı gerekli kılar. Yaşanılan mekân üzerine düşünmek, dünya ve dolayısıyla insan üzerine düşünmektir. Ahmet Köseoğlu'nun Kendini Arayan Şehir adlı eseri de bu bağlamda, değişen ve dönüşen mekân üzerine önemli tespitleri barındırır ve okurları, şehirler bağlamında düşünmeye sevk etmektedir.
Eser, Köseoğlu'nun kendi ruhunda varlık bulan şehirlerin yaşam izleriyle aktarılmıştır. Ruhunda yer edinen şehirleri, dünü ve bugünüyle ele alırken geleceğe kaynak değerinde bir titizlikle aktarılması bu konu üzerine uzun uzadıya düşünüldüğünün göstergesi olarak okunabilir. Bir şehre neden gidilir; düşüncesini en geniş perspektifiyle okura kazandırılmaktadır. Her ruhta başka başka var olan şehirler, şehre gönül veren ruhlarda bambaşka kimlik kazanarak okurunda yeniden var olurlar. Mesela; Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ruhunda var olan Beş Şehir, onun ruhunda var olduğunun çok daha fazla etkisiyle okurunun ruhunda yeniden var oluş bulmuştur. Beş Şehir eserinde, sanırsın Konya, Tanpınar'ın biricik sevdiceği. Bir bozkır çocuğu olarak anar Tanpınar, Konya'yı (Tanpınar, 2017). Ahmet Köseoğlu'nun Kendini Arayan Şehir eserinde de Konya, biricik sevdiceği gibidir. Benim gönlümün biricik şehri de Konya olmuştur. Bunda, Konya Ereğli'de doğmam ile ilgisi var mutlaka. Eserin içinde meğer bir sürpriz saklıymış benim için. Doğduğum şehir Ereğli'ye de iyi ki yer vermiş Ahmet Köseoğlu. Okurken can evimden vurulmuş gibi oldum. Her devrin böyle yazarlarımıza ihtiyacı var. Zira misyonlarına, vizyonlarını harmanlayarak okurun ruhuna hayat kaynağı sunmaktadırlar. İmzalı eserine nail olan bir okuru olarak, kıymetli yazar Ahmet Köseoğlu ve değerlendirmeme güvenerek eseri, okumama aracı olan değerli dostum Ercan İriş'e bu düşünceli davranışları için buradan teşekkür ederim.
Şehir ve İnsan
Şehirlerde bulmak istediğimiz kendimiz mi? Köseoğlu, kendini arar şehirlerde ve kendini bulur. Mevlânâ, aradığını Konya'da bulur ve şöyle der: "İnsan Aradığıdır." Ben, şehirlerde kendimde olmayanı ararım. Siz, şehirde ne ararsınız? Ruh şehrimizi bulduğumuzda tamamlarız olmayanımızı belki. Şehre rehberlik eden bilgenin önemini arz eder. Bilge eşliğinde gezilip, görülürse şehrin içyüzüne vakıf olmak için neyi nasıl arayıp bulman ve görmen gerektiğini bilmen için önemli olduğunu "Evvel refik, bâdel tarik." sözü ile özetler. Sezai Karakoç'un ifadesiyle: "Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri" Kudüs'e yazıldığı gibi şiirler, şarkılar, ağıtlar dünden bugüne hiçbir şehre söylenmediği gibi... Hüzünlü Şehir, Tanrı Şehri, Allah'ın Şehri, Barışın Şehri, Dinler İncisi, Kutsal Şehir... gibi sıfatlarıyla anılır, Kudüs. Filistinlilerin her birinin gönlüne ne sıfatlarla taht kurmuştur kim bilir. (s.17) Mescid-i Aksa Haremi Şerifi'ne Şam Kapısı'ndan girdiğinden, Mekke-i Mükerrem ve Medine-i Münevverdeki manevi coşkunluğunun aklının önüne geçtiği anı hatırlayarak gözlemlerini aktarır, Ahmet Köseoğlu ve ekler, duvarları Müslümanlar bir gün yıkacak olduğu öngörüsünde Allah'ın zaferi geleceği umudu döker sözlerine.
Ahmet Köseoğlu'nun Huzur Şehri, Tanpınar'ın Esrarlı Güzeli, Mevlânâ'nın Cennet Şehri, Benim için Diğerkâm Şehir'dir Konya. Dünya için Konya, Mevlânâ olmuştur. "Sevgili bir an olsun gel eve; bir an olsun şu canımızı tazele / Şu arkadaşları bir an olsun güldür; bir an olsun meclisimizi süsle / Süsle de gökyüzü, gece yarısında güneşi apaçık görsün / Süsle de aşk ışığı, Konya'dan parlasın, bir anda Semerkand'a, Buhârâ'ya vursun..." (Mevlana, 2017, s. 66). Mevlânâ, Konya'dan dünyaya yayılan ses ve ışık oluyor, insanlığa. Seyahate çıkılan şehrin özelliklerinin keşfiyle hissedilen heyecanı olduğu gibi okura aktarır eser. Şehrin dilini, sesini, rengini, mazisini, efsanesini, tarihe tanıklığını, binlerce yıllık ruhaniyetini merak eder Ahmet Köseoğlu. Taşlara sinen seslere kulak verir, çeşmelerin sulara öğrettiği şarkılarını dinler. Ruhunun kapılarını, şehrin mabedindeki gölgesinde aralar.
Medeniyet, mazinin kültür hazinesidir. Bu hazinenin en değerli parçaları mimari eserleridir. Nesilleri terbiye eden bu eserler, şehir hayatını olmazsa olmazıdır. Eserlerin kalabalığını dinlemek, bir daha kaybetmemek şartıyla kendimizi buldurur. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şehirlere yüklediği derin anlamı kavramak, şehrin terbiyesi üzerinden gerçekleştiğini sözlere döker. Ahmet Köseoğlu, ancak o zaman kendini bulacak ve kendini arayan şehirlere sesini duyurabilecekti. Yolculuklarında şehrin hafıza mekânlarını arar. Şehrin hafızası canlıysa şehirlinin hafızası da canlıdır der. Çünkü şehirle şehirlinin ilişkisinin mekânlardan uzak değildir. Dünüyle bugününe köprü olan mekânların korunmasının toplumsal hafızayı korumakla eş değer olduğunu herkesin anlamasını ister.
Eser, Teşekkürler bölümünün ardından Şehre Yolculuğum, bölümüyle başlar. Sonrasında üç bölümden oluşur. İlk bölüm; Gökte Yapılan Şehirler başlığı altındaki şehirler: Kudüs, Konya, Şam, Şanlıurfa, Bursa anlatılır. İkinci bölüm; Umran Şehirler başlığı altında: Üsküp, Kütahya, Aksaray, Tokat, Amasya, Balıkesir anlatılmıştır. Üçüncü bölüm; Şehirden Uzakta Şehre Yakın başlığı altında: İznik, Tuz Gölü ve benim canım Ereğli'm anlatılmaktadır. Şehirlerin başlıkları bana çok özel geldi ve şehri tam anlamıyla kültürü, tarihi, inancı, şivesi, mimarisi, coğrafyası, kaderi, zamanı, efsanesi, sosyal hayatı, çinisi, türküsü, gizemi, alimi, bereketi, kütüphanesi, ilmi, sanatı, turnasıyla şehir ruhu yaşatılarak okura kazandırılmakta. Eserin kurum ve kuruluşların katkısının yanı sıra sanatçıların katkısıyla şehirlere ait muazzam fotoğraf ve minyatürler ile zengin içeriğine eşlik etmektedir. Her bir resmin görsel okumasını yaparak yazma arzusu duydum. Seyirle ruhumu derinliğe çekmesine müsaade etmekle yetindim.
Bir Güzel Şehir
Ereğli'den size bahsetmezsem olmayacak gibi. Konya ile arası iki yüz kilometredir. Seksen yıl şehir olmayı bekler durur. Hal böyle olunca Ahmet Köseoğlu "hayal şehir" başlığı altında, geleceğinde bu hayalin gerçekleşeceğini öngörmektedir. İvriz Mahallesi'ndeki Geç Hitit dönemine ait eşsiz kaya kabartmaları ve at yetiştiriciliği Ereğli ziyaretinin asıl gerekçesi olduğunu söylemektedir. "Tuvana kralı Warpalawas; ben hâkim ve kahraman Tuvana Kralı Warpalavas. Sarayda bir prens iken bu asmaları diktim Tarhunza onlara bolluk ve bereket versin." (s.208) burada sözü edilenleri simgelediği belirtilen kaya kabarması İvriz'dedir. Köseoğlu'nun ifadeleriyle; Beyliklere, Selçuklu'ya, Osmanlı'ya cins atlar yetiştirilen Ereğli, Köroğlu'nun gönlünü alan Nigâr'ı, kaçırmaya Kıratın asil soyu Tuvana Kralı Varpalavas'ın diktiği asma yapraklarını ve üzümleriyle beslenerek İvriz'in suyundan içen Herakliyye'nin temiz havasında yetişmiş olduğuna atıfta bulunarak aktarmaktadır. Ereğli atları, Alâeddin Keykubad'ın Doru'suna, Köroğlu'nun Kırat'ına, Varpalavas'ın Karayel'ine reverans ediyordu. Geçmişin bugüne mirasının varisi Ereğli atları olduğunu dile getirmektedir.
Geçtiğimiz yıllar ister yıkıcı ister kurtarıcı yaşanmış olsun, geleceğe yönelik önsezilerimiz, kriz hisleriyle yer değiştirdi. Tabi bu durum 1950'lerden bu yana radikal kopuş hipotezine dayandırılmış. Postmodernizm olarak adlanırken gelenekselliğin modernistliği olarak durur. Değişimin dayattığı kitle kültürünü mantığa oturtulma çabası diyebilirim. Bu kültürün geleneksel kültürü yaşatarak hegemonyaya dönüştürmesine mâni olmak için şehirlerin ve şehirlilerin yaşama biçimlerini sanattan mimariye pek çok ayrıntıya yer vererek aktaran Ahmet Köseoğlu bu eseriyle gelenekselliğin postmodernizm konusunda baskın gelmesini sağlayacak çarpıcı derin bir görüş oluşturmaktadır. Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin şiirine atfen: şehir insanı yapar, şekillendirir, şehirli yapar, insan da şehri yapar şekillendirdiği gerçeğini vurgular.
Başvurular
Can, B. (2021). Zaman İçinde Mekân. Ankara: Hece Yayınları.
Köseoğlu, A. (2022). Kendini Arayan Şehir. Konya: Çizgi Kitabevi.
Mevlana. (2017). Divan-ı Kebir. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.
Tanpınar, A. H. (2017). Beş Şehir. İstanbul: Dergah Yayınları.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.