Karapınar; neredeeen nereye...
Zaman zaman,"Bu çöl ortasındaki yerleşim yerine, neden 'Karapınar' denilmiş? Muhtemelen kara bir pınardan adını almıştır ya da burada yaşayan insanların...
Zaman zaman,"Bu çöl ortasındaki yerleşim yerine, neden 'Karapınar' denilmiş? Muhtemelen kara bir pınardan adını almıştır ya da burada yaşayan insanların suya, dolayısıyla pınarlara olan arzularını dile getirmek için bu adverilmiş olabilir" gibi varsayımların aklımdan geçtiği olurdu.
7 Eylül 2013 Cumartesi günü TYB(Türkiye Yazarlar Birliği) Konya Şubesi olarak Karapınar Belediye Başkanı Mehmet Mugayıtoğlu'nun davetiyle Karapınar'a gittik. Gezinin son durağı olan Mevlâna Hoşgörü Parkı'nda bulunan kara taşlar ve pınar bize gösterilerek,"Karapınar, adını bu taşlardan ve içinden akan pınardan almıştır" denildi veKarapınar adı verilmeden önce adının, "Sultaniye" olduğu anlatıldı.
Yalnız adı değildi dikkatimi celbeden; Bundan on beş-yirmi yıl önceleri Karapınar'dan geçerken bir ağaç görmek pek mümkün değildi. Varsa da tek tüktü. Kupkuru bir yer... Ne çim, çiçek; ne meyve, ceviz ağacı vardı.Cahit Külebi'nin, "Hikâye" adlı şiirindeki, "Benim doğduğum köylerde / Ceviz ağaçları yoktu / Ben bu yüzden serinliğe hasretim / Okşa biraz" dörtlüğü aklıma geliverirdi hemen. Bugün(Cumartesi) gelecek için büyük ümitler vadeden, tahayyülemizi aşan bir Karapınar'la karşılaştık. Sonbahar olmasına rağmen... Mevsimlerin hüzün kraliçesi Eylül ayında olmamıza rağmen...Karapınar çiçek çiçek, yaprak yaprak yeşeriyor; çam, palamut ormanlaşıyor. Artık Karapınar eski çöl, çorak, kupkuru Karapınar değil. Çöl ortasında bir vaha olma yolunda. Marifet iltifata tabiyse eğer iltifatı hakkeden marifet sahibi, sekiz yıldır canla başla çalışan Belediye Başkanı Mehmet Mugayıtoğlu. Karapınar'ın hemen her bölgesini, özellikle erozyon bölgesi ve çöplükleri ağaçlandırılmış. Üstelik her ağaçlandırma alanı bakımlı ve her çam ağacının köküne damla sulama hortumları yerleştirtmiş, kuruyan çamların yerine yenilerini diktirmiş. Çok değil, dört beş yıl sonra buralarda yemyeşil bir orman göreceğiz.Başkan, sadece sosyal bir felaketi değil ülkenin başına dert olan erozyon sorununu bu felaketin en müessir ilacı olan ve bütün insanlık için kutsal bir emanet olan orman ile çözmeye başlamış. Üstelik suyu kıt olan bu çöl beldesinde, su sorununu da çözmüş. Suyu bol olan yerde ağaç kendiliğinden de yetişir. Marifet, böylesi çöllerde bebek büyütür gibi ağaç büyütebilmektir hiç kuşkusuz. İşte böyle... Kimileri, ağaç keser, orman yakar; kimileri de yeşertir...
Başkan, slaytlar eşliğinde hizmetlerini dile getirdi. Özellikle başkanlık dönemine kadar fosseptik çukurlarının kullanılması, geceleri bu çukurların boşaltılırken kötü kokuların her yanı sarması ve başkanlık görevine gelince kanalizasyonu getirmesi...Bence en önemli hizmetlerinden birisi de bu. Orada yaşayan insanlar için ne kadar önemli bir hizmet olduğunu tahmin etmek zor değil. Slaytlar eşliğinde sekiz yıllık başarı dolu hizmetler zinciri... Sonra da Karapınar'ın her yerini gezdirerek bu hizmetlerini yerinde gösterdi. Hemen vurgulamak isterim ki büyük bir enerjiyle çalışarak, imzasını attığı eserlerini gezdirirken, anlatırken, sergilerken farklı, müstesna heyecanlarla dolu olduğu gözleniyordu. Tabii ki kanalizasyondan duble yollara, görkemli binalardan alanlara... Sekiz yıllık hizmetlerini buraya sığdırmak mümkün değil ama kabul etmek gerekirse başkan gerçekten başarılı ve işinin ehli olmuş.
Halka hizmet eden Hakk'a hizmet eder. Allah yâr ve yardımcısı olsun.Aşkınız cemâl olsun!
Gönlünüz O aşkla dolsun!
Eyvallah Yâ! Hû!
Kaynak;KonyaPostası
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.