Odunpazarı sokaklarında yaşanır
TYB'nin düzenlediği geziye katılarak Eskişehir'e bağlı Odunpazarı'nı gezenler bu şirin ilçedeki gelişmelere hayran kaldılar... Eskişehir'in metropol...
TYB'nin düzenlediği geziye katılarak Eskişehir'e bağlı Odunpazarı'nı gezenler bu şirin ilçedeki gelişmelere hayran kaldılar... Eskişehir'in metropol Odunpazar ilçesi yüksek öğrenimini Konya'da tamamlamış olan Burhan Sakallı'nın başkanlığı döneminde oldukça gelişmiş. Son yıllarda ara vermeden sürmekte olan Konya TYB'nin 'Yazılacak çok şeyimiz var' adlı mutad gezilerinden biri daha gerçekleşti. Geçen yılda Konya'da TYB'nin mütevazi bahçesinde ağırladığımız bize göre Konyalı sayılan Konya'mızda okumuş edebiyat öğretmeni Eskişehir Odunpazarı belediye Başkanı Burhan Sakallı beyin bu sefer de biz konuklarıydık. Odunpazarı'nın "restore ettirip ilçenin güzelliğine güzellik kattık" dediği o eski evlerini ve daha başka çalışmalarını görmemizi arzu etmişti. 12'de TYB önünden kalkacaktık ama 12.30'u bulduk. Bir kişi de telefonla arayıp eğer şehri çıkmadı isek katılmak isteğini belirtince 20 dakika da onu bekleyip nihayet saat13'te yola revan olduk. İşin ilginç yanı TYB Konya Şube Başkanımız Ahmet Köseoğlu yoktu bu gezide. Oysa Sayın Başkan, Burhan Sakallı beyi çok da severdi ama ne var ki bazen işler ters oluyor. Bir başka programdan dolayı il dışında oluşu nedeniyle bizi de başkandan ayrı gönderdi Eskişehir'e. İbrahim Demirci ve Ümit Savaş zaten organizeyi tertip etmişlerdi.
Tatlı ve neşeli bir yolculuktan sonra Eskişehir'e vardık. Çok güzel bir parkın kenarında durdu otobüsümüz ve hemen parka indik. Adı Alaaddin Parkı'ymış; içersindeki cami de Alaaddin Keykubat Camii... Hemen abdestler alındı, ikindiler kılındı... İlgililer de yanımızda belirdi... Programlar yazılı olarak her yazarın ellerine verildi.
İşte o anda mütevazı, sevecen, güler yüzlü, genç, ak saçlı Başkan Burhan Sakallı yanımızda gülerek beliriverdi, hepimizi muhabbetle kucaklıyor "hoş geldiniz" diyor ve gereğinden fazla ilgi gösteriyordu...
Odunpazarı evlerinin bulunduğu sokağa doğru adeta çekiverdi... Burada bir ayrı güzellik daha vardı o da sokağın boydan boya her tarafı güzel çadırlar kurularak içlerinde yine hepsi esnaf olan ve evlerinde yaptıkları el işlerini değerlendiren kadınlarla doluydu. Neler yoktu ki; oya işleri, bebe kazakları, çorapları, boncuk örmeleri, süs eşyaları... Başkan bunların içerisine girince hepsi de saygı ile karşılıyorlar "Hoş geldin başkanım" diyorlar. O da onların hal ve hatırlarını, işlerinin durumunu sorarak gönüllerini alıyordu. Zaten hepsinin gönlünü fethettiği belliydi.
Neden Odunpazarı diye başladı Başkan anlatmaya: Bu mahallelerimiz eskiden şehir merkezi imiş, kenar köylerden at arabası, merkep ve katırlar ile getirilen bütün odunlar burada satılırmış. Eskişehir'in tüm odun ihtiyacı buradan sağlanırmış onun için Odunpazarı derken zaten bizde de öyle değil mi; at pazarı, saman pazarı, bitpazarı, ağaç pazarı, sebze pazarı...
İşte sonra şehir aşağı doğru kayıp kentleşme orada yoğunlaşınca burası zamanla terk aileler tarafından terk edilmeye başlar ve bu bölge adeta bir mezbelelik bir sarhoşlar yatağı bir sevimsiz hale gelir ve evlerde değerden düşer işte bu böyle devam ederken Burhan Sakallı başkan olur ve buraya ayrı bir güzellik ayrı bir heyecan ayrı bir değer katar ve başlattığı restorasyon projesi ile işler bir anda tersine döner. Evvelden 5 milyar bile etmeyen evler o kötü yerler güzelleştikçe değer kazanır şu bir gerçek ki bizde gözlerimizle şahit olduk başkanın nasıl sevildiğine nasıl halktan bir olarak onların içine her zaman karışıp yolda bile dakikalarca halkın dertlerini dinlediğine ve onlara çözüm için yardımcı olduğuna bu sevgi ve samimiyet heyecan ve güzellik getirmez mi başkanın bir değil bir çok derdi vardı ama hepsinin de azimle üstesinden gelmeye çalışıyordu. Benim de aklıma bir soru geldi düşündüm. "Kendini seçerek o makama getirenlere yukardan bakan hatta hor gören onları yakın semtine bile uğratmaya bir değil birkaç koruma ile gezen başkanların kulakları çınlasın" dedimDertlerinden biri Büyükşehir Belediye Başkanı DSP'li Yılmaz Büyükerşen ile ters düşmesi. Başkan şöyle diyor: Her yaptığım veya yapmak istediğim güzel işleri mutlaka engellemeye çalışır, ya büyükşehrin avantajlarını kullanmak ister ya da mahkemeye verir, işleri aksatır...Oysa yapılan işler meydandaydı o çöplük dediği yerlerden böyle harika konaklar çıkarmak onları işletmeye açmak, genelde bayanlara iş imkanı sağlamak ve yılda 100 bin turist çekmek her babayiğidin harcı değildi. Başkan iki gün boyunca bizden hiç ayrılmadı akşama kadar eşi ve kendisi bizlerle gezip her şeyi bizimle paylaştı yanında koruması filan da yoktu. Sadece basın yayından Ercan Özel kardeşimiz ve grafiker Serhat Ekimci, Kültür Şefi Sezai Kurtalan ile bizimle oldu... Şunu sordum "Sayın Başkanım bir korumanız yok mu?" "Hayır" dedi "İsmail hocam ben korumayı ne yapacağım beni halkım koruyor Allah koruyor. Benim yanlış işim yok ki" dedi. Doğruydu; önüne geçen bütün büyük küçük kadın erkek herkese selam veriyor ve onlardan hayır dua alıyordu.İlk akşam bizleri bu güzel evlerin arasında gezdirdi. Bu işleri yaparken belediye bütçesinden bir kuruş masraf çıkarmadığını, bazılarını iş adamlarına, sivil toplum kuruluşlarına, bazılarını kredilerle, bazılarını ise proje üreterek sahiplerine yaptırıp işveren konumuna getirdiklerini anlatıyordu. Bir yere geldik işte burası seyyah Evliya Çelebi'nin kaldığı ve Seyahatnamesinin bir kısmını yazdığı konaktı. Bu seyahatnamede geçen o günkü mahalle isimleri şimdi halen Odunpazarı'nda mevcutmuş. Bu mahallelerden bazıları: Paşa mah. Orta mah. Cunudiye mah. Şarkiye mah. ve Dede mah. Daha başka İsmet İnönü nün karargâh olarak kullandığı konak işte şurası, Saidi Nursi'nin kaldığı konak şurası derken bizleri tarihin derinliklerinde adeta yüzdürüyordu. Osmanlı evine geldik, akşam yemeği için. Yemekler nefisti özel garson yoktu sanki hepsi imece etmişçesine yardımlaşıyorlar hanımlar beyler hatta bizden birileri bile bu hizmetlere katılırken onlar da memnuniyet duyup sevgi ile bakıyorlardı... Yemekten sonra başkan üç alternatif sundu: Hangisini tercih edecekseniz ben ordayım. 1- Termal havuzda sıcak su. 2-Belediyenin müzik gurubundan sanat müziği dinletisi. 3-Beyzade evi Selma Çaldemir hanımın mekânında çay kahve ve nargile içimi...Hepimiz ittifakla 3.'yü tercih ettik, çünkü zaten termal hamam için hazırlıklı değildik.
Buradaki çay ve kahve sohbeti hoş geçti çünkü daha da devlet hastanesinden idareci dostlar da geldiler derken saat 23'ü geçiyordu. İstirahat edilmeli idi. Nerde? Eskişehir'e 40 km uzaklıkta ki Bozüyük ilçesi Grantçalı Hotel'de... Yerimiz oradan ayrılmış. Ve otobüse bindik ver elini Bozüyük... Güzel 4 yıldızlı her türlü konforu haiz bir otel, yattık yattık da oda arkadaşım Mustafa Balkan bir kayboldu... Gecenin saat üçü oldu yok... Aramaya çıktım ben de yanlışlıkla asansörle mutfağa inip gitmişim... Bulaşık yıkayan bayanı da çok korkuttum ve özür diledim... Odama geldim Mustafa da gelmiş yatmış. Ben de rahatladım ... Sabah olmuştu saat 8.30'da otelden ayrıldık ve yine Eskişehir Odunpazarı Belediyesi hudutlarındaki Alaaddin Keykubat Parkı'ndaki kafeteryaya. Başkan Sakallı daha yolda gelirken durmadan telefon edip ne durumda olduğumuzu soruyordu. Ve bizi kafeteryada eşi ve Eskişehirli dostları ile karşıladı ve kahvaltıya geçtik. Güzel bir kahvaltıdan sonra bu parkın nasıl meydana geldiğini, burayı yaparken nelerle karşılaştığını başkan bey anlatmaya çalışıyordu ki bir vatandaş atıldı... "Gardaşlarım hoş geldiniz siz nerdensiniz"? "Konya'dan"... "Sağ olun başkanım belki her şeyi anlatamaz ben deyivereyim bu parkta bir aile değil kimse kolay kolay çoluk çocuk oturamazdı, hatta burada bir kadın tek başına oturuyor olsa ona herkes kötü gözle bakardı" diye nerden nereye gelindiği parktaki güzellik ve bu vatandaş özetliyordu.Başkan önümüzde bizler arkasında şehri geziyoruz; her durduğumuz yerde oranın özelliklerini anlatıyordu bir bizim zafer gibi kapalı caddeye geldik başkan durdu. "Konya'da Zafer ne ise burası da o ben göreve geldiğimde arkadaşlar buradaki esnaflar ve bu caddeler mafya elinde idi. Buraları bunlardan temizlemek öyle pek de kolay olmadı" derken esnaflar hemen yola atlayıp başkanın elini sıkıyor o da hepsine selam ve gülücükler dağıtıyordu. "Cadde tertemiz dükkanların önünde hiçbir eşya yok dükkandan dışarı mal koymak yasak" dedi başkan. İşte böyle güzel bir caddeyi gezdik. Buralarda gezerken gözüme takılanlardan bazıları güzel tramvaylarını kullanan güzel bayanların olması, belediye otobüsü kullanan bayanların da olması gelişmişliğin birer örneğiydi bence... Bu izlenimlerden sonra Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Mevlana Kültür Merkezi'ne geldik. Buranın yapımında da Yılmaz beyle sorunlar yaşadıklarını anlatan dertli başkan ne ise başka bir isimle engellemeyi önledik dedi. Burada neler vardı; büyük iki katlı bir konferansa salonu devasa bir kütüphane ve Eskişehir'in simgesi olan lüle taşı müzesi vardı... Bu müzede yerin bilmem ne kadar altından çıkarılan taşlardan meydana getirilmiş insan figürleri, pipolar, biblolar, bir çok çeşit ürünler vardı.... Burayı da gezdik bu sanat merkezi iki gün önce kültür bakanımız sayın Ertuğrul Günay tarafından açılışı yapılmış harika bir kültür merkeziydi... Eskişehir iki merkez ilçeden oluşan bir Büyükşehir. Bir 325 bin nüfuslu Odunpazarı diğeri ise 250 bin nüfuslu tepebaşı ilçesi bunları Eskişehir in öz su kaynağı porsuk çayı ayırıyor.İki merkez ilçe belediye başkanları AKP den büyük şehir belediye başkanı ise DSP den Ve biz yine cadde ve sokakları gezerek yine o güzellikler içine Odunpazarı evlerine geldik.Buradaki restorasyonu devam etmekte olan 1525'te Mimar Sinan tarafından yapılmış olan kurşunlu medresesini ve bütün külliyelerini gezdik bu mekanda harika bir yere rastladık burada bulunan ve 17 odası olan Mevlevi hane dersen ayrı bir harika yerdi. Bir başka mekan ise Odunpazarı Belediyesinin nikah salonu idi. öğle namazlarını kıldık gurubumuzun içersine inegölde ki başka bir programa gelen ve Eskişehir de kültür merkezini gezerken katılan Konya Aydınlar Ocağı başkanımız Sayın Dr Mustafa Güçlü ve yönetim kurulu üyeleri Mustafa Sinan Ümit ve Mehmet Gökçe'nin de bulunduğu bir ortamda Başkan Burhan Sakallı bir jest yaparak bu otantik mekanda temsili bir nikah kıydı... Kime? Şair İbrahim Demirci ve 28 yıllık eşine... Bu birlikteliğin daha nice uzun yıllar sürmesi dileği ile yapılan nikah tazelemesinden sonra bunları gören Sayın Ali Işık da heves etti onun da eşi vardı yanında... Onların da nikahları tazelenerek kıyıldı benim hanım da olsaydı ben de tazeletecektim çünkü bu bizim geleneklerimizde vardır... Ve işte böyle neşe içinde resimler çektik gülüşerek ayrıldık. Bu güzel evlerin arasında inşaatı ve restorasyonu devam eden yerleri gezerek saat 14'te yine restore edilerek güzleştirilmiş bir çarşıya Atlıhan El Sanatları Merkezi'ne geldik. Bu iki katlı çarşıda 50'ye yakın iş yeri vardı, bunlar gümüş işçiliği, lüle taşı takıları ve işçiliği lokanta gibi işyerlerinden oluşuyordu. Burada öğle yemeğini yedik ve çayları yudumlarken yine bir program önerildi. Ve bizim fikrimiz alındı... Yağmurda hafiften çisemeye başlamıştı artık başka bir yere gitmeyi pek yeğlemedik... Bu arada daha gezilecek güzel sokaklar vardı oraları da gezecektik... İbrahim Demirci hoca sayın başkana "Başkanım İsmail abi size ve ilçenize iki gündür güzellemeler yazıyor bunları bir okusun çaylarımızı içerken" dedi. "Hay hay" dediler. Şiiri okuduk ve aramızda bulunan çok sevdiğimiz insan gönül adamı Eskişehirli şair Mustafa Özçelik bey de katılmıştı... O "İsmail hocam bunları gazeteye yaz da biz de okuyalım; biliyorsun doğaçlama iyi olur" diyerek bizi taltif etti, kendisine hayranım. Teşekkür ederim...
İşte o iki günlük içimden akıveren güzellemeler:
Yeraltından çıkan lüle taşın
Coşkun akan porsuk çayın
Sivrihisarlı Nasrettin hocanın
Doğduğu yersin Eskişehir'im
Başkan Burhan Sakallı'dan
Davet gelmiş Konyalı yazarlar
İşte davete icabet ettik geldik
Selam sevgi var Konya'dan Eskişehir'im
Ege Marmara İçanadolu'ya köprüsün
Es eslerinle geçmişten bir öyküsün
Tarım ve sanayide söylenen türküsün
Gördük güzelliklerini Eskişehir'im
Seramikte söz sahibi oluşun
Nice aşıklara ilham yolusun
Sevgi ile yorulan miskin yunusun
Otağı olarak bilinirsin Eskişehir'im
Eskişehir'de bir ilçe Odunpazarı
Çağırıyor gelin diye birçok dostları
Buradadır erenlerin ve pirlerin mezarı
Geliştikçe güzelleşmişsin Eskişehi'im
Başkanım restore ettirmiş bunca evleri
Şehrine kazandırmış birçok eseri
Baksanıza sanki açmış tarih gülleri
Emeği geçenlere tebrikler Eskişehir'im
Harika görünüyor ilçenin eski evleri
Hurdalıktan çıkarılmış çok ticaret yeri
Belli ki bunları bir bilge kişinin eseri
Bu hünerli elde Konya'nında payı vardır Eskişehir'im
Kelime yetmez bu becerileri övmeye
Bazen çamur bulaşırmış elde değneğe
Burhan başkanın azmi var güçlüğü yenmeye
İşte başkan işte çalışma Eskişehir'im
Ozan İsmail der başkanımın çoktur artısı
Batma ile ağır basar yapılan işin tartısı
Çok hoş yendi Odunpazarı'nın içli köfteyle mantısı
Taşına toprağına bereket yağsın Eskişehir'im.
Bundan sonra biraz daha güzel sokak ve restore edilmiş yerleri gezdik ve artık yolculuk başlayacaktı dönüş için... Başkan ile bir hatıra fotoğrafı çektirip yine yanımıza Sezai Beyi kılavuz aldık. Kendi otobüsümüzle güzel bir Eskişehir turu yaptık, daha başka güzel şeyler gördük... Eskişehir Anadolu Üniversitesi kampüsü, Porsuk Çayı'nın akıcı güzelliği, eski uçak müzesini aracımızdan seyrederek saat 17 sularında ilden ayrıldık.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.