POSTMODERNİTE ve İSLAMİYET
Türkiye Yazarlar Birliği Konya şubesinde, geçen hafta(10 Temmuz) "postmodern düşünce, sanat ve edebiyat" konulu bir sohbet yaptım. Konya'mızın güzide...
Türkiye Yazarlar Birliği Konya şubesinde, geçen hafta(10 Temmuz) "postmodern düşünce, sanat ve edebiyat" konulu bir sohbet yaptım. Konya'mızın güzide aydınları ile postmodern düşüncenin doğuşunu, modernizme yönelttiği eleştirileri ve insanın mutluluğunu esas alan tekliflerini konuştuk. Modernizm tekelci, Batı merkezli, öteki kültür ve medeniyetleri önemsemeyen, yağmalayan, görmezden gelen ve yok eden bir zihniyetin ürünü. Kapitalist Batı medeniyeti, maddeci, pozitivist, sömürgeci ve çıkarcı. İnsanı ben merkezli düşünmeye sevk ediyor. Çare mi?
William Borrough, Naked Lunch adlı kapitalist sistemin komplocu olduğunu söyler ve eserinde sistemin komplolarına komplo kurduğunu ifade eder. Efsane yazar şöyle der:
"Benim bütün eserlerim ahmaklık veya plancılık azim ve kararıyla inşa edilen bir gezegene yönelmiştir, onu havada avlamak ve oturulmaz hale getirmek amacımdır. İnsanlar reklama nasıl bakıyorlar? Resim ve kelimelerin mükemmel bir manipulasyonu bu. Buna karşı bir tavır belirlemeli, dışarı gidip Coca Cola almamalı. Aksine okuyucuyu etkilemeli ve bilincini değiştirmeli."
Agnes Heller, Batı düşüncesi ürünü sosyalizm ve kapitalizmin tek doğrucu ve tekelci olduklarına dikkat çeker ve postmoderniteyi "Her türlü tekelciliğe ve evrenselliğe toptan reddiye..." olarak niteler.
İngiliz medeniyet tarihçisi Arnold Toynbee, A Study of History isimli eserinde postmodern akımı şöyle niteler:
"Yeni bir devir. Batı dünyasının üstünlüğünün sona erişi. Ferdiyetçiliğin, kapitalizmin, Hıristiyanlığın yenilgisi. Batılı olmayan kültürlerin yükselişinin başlaması. Çoğulculuk üzerine kurulan yeni dünya kültürü." der.
Norman Mailer, The White Negro adlı eserinde emperyalist kapitalizmi şöyle eleştirir:
"Kapitalist sistemde insan, dev bir makinenin küçük bir tekerleği adeta, sistemin tamamen manipule ve kontrol ettiği bir parçası. Sistem ise askeri ve endüstriyel bir komplex, bir bütün. Bir yanda bürokrasi ile bütünleşmiş teknoloji ile beslenmiş medeniyetin sistemi. Onlar için kişiliğin bir önemi yok. Sadece rakamlar önemli. Dev bir istatistik tutuyorlar. Bu operasyonlarda bizim dişlerimizi sayıyor, saçlarımızı topluyorlar."
Postmodern düşüncenin teklifleri ana hatları ile şöyledir:
- İnsan merkezli bir medeniyet kurulmalıdır, tekelci kapitalizme karşı çıkılmalıdır.
- Çok kültürlü bir medeniyet esas olmalıdır, kapitalist kültürün öteki kültürleri yok etmesi önlenmeli.
- Kutsal devlet düşüncesini ve ferdin devlet için feda edilebileceği anlayışı ve bu anlayışla sürdürülen savaşlara karşı çıkılmalıdır.
- Elit demokrasi anlayışı reddedilmeli ve halkın bütünüyle katılacağı bir demokrasi anlayışı benimsenmeli.
- Homojen değil, heterojen, yani çoğul ve çok kültürlü toplum esas alınmalıdır.
- Merkeziyetçi değil; sivil, yerel ve yerinden yönetim prensibi benimsenmelidir.
- Pozitivizm, rasyonalizm yerine insanı mutlu edecek sezgiye, inanca ve manevî değerlere dayanılmalıdır.
- Laikliğin bir din gibi dayatılmasına karşı çıkılmalı. Laik anlayış insanlığı mutlu etmemiştir. Sosyal hayattan kovulan din, insanlar arasında dayanışmayı ve sosyal kaynaşmayı tavsiye eder. Din, yeniden sosyal hayata davet edilmelidir.
- Kapitalist, sömürgeci, çıkarcı, reklamlarla insanları manipule eden yağmacı sisteme son verilmelidir.
- Aydınlar, günlük halk diliyle yazmalı ve halkın bilinçlendirilmesi için çaba harcamalıdır.
Türkiye'deki Ergenekon sarmalına sırtını dayayan kapitalist sistem tekelcidir, tek doğrucudur, Kemalizm ideolojisini dayatır. Tek tip insan tanır, Türkiye'deki herkes Türk'tür. Türkiye'nin çıkarları İsrail-Amerika çizgisindedir, tek doğru budur. Yargı, militer bürokrasi, beyaz Türkler, mason, Rotaryan ve Lions elitlerini kapsayan bir demokrasiyi savunur. Halk göbeğini kaşıyan adamdır, onlara seçmeyi ve hele seçilmeyi bilmezler. Laikliği kati bir din gibi dayatır.
Agnes Heller'i nasıl anmazsın? Şöyle der Fransız yazar:
" İlk başarısız sivil din kurma gayreti olan laikleşme, ya terörist bir devlet öğretisi düzeyine kadar alçalarak kendi onurunu tehlikeye atan ya da şahsi- mezhepçi bir âlemin dar sınırlarını aşmayı asla başaramayan, yeni, devrimci bir din girişiminin yıkıntıları üzerine yükseldi. Laikleşmeye sivil ve ateist bir adı verilebilir." (Postmodern Politik Durum, s.14-15)
İsam'ın değerler sistemi insanın mutluluğunu esas alır, postmodern çoğulcu düşünce içinde dinimizin inanç ve ahlakî güzellikleri insanlığa anlatılabilirse insan merkezli ve insanı mutlu eden bir medeniyet kurulabilir.
Türkiye Yazarlar Birliği Konya şubesi, her hafta bir kültürel etkinlik düzenliyor. Türkiye'nin bütün yıldızları burada resmî geçit yapmış. Nerdeyse en son uğrayan ben olmuşum. Vakit yazarları Mehmet Doğan, Sibel Eraslan, Prof. İskender Pala, Doç. Alim Gür, İsmet Özel, Prof. Saim Sakaoğlu, Prof. Nurullah Çetin, Dr. Caner Arabacı, Doç. Celaleddin Çelik, Prof. Mehmet Tekin, Prof. İsmail Kara, karikatürist Hasan Aycın, Rasim Özdenören, sanatçılar, düşünürler, yazarlar...
Not: Hikâyeci ve romancı Duran Çetin'in organize ettiği Konya'daki konferanstan sonra Türkiye Yazarlar Birliği Konya Başkanı Bekir Şahin, birliğin faaliyetlerini anlatan şu kitapları hediye etti:
1. Konya'da Kültür ve Medeniyet 2. Konya'da Edebiyat Düşünce ve Edebiyat 3. Konya Öykü Günleri 4. Melânâ Şiir Akşamı Şiir Seçkisi. 5.Kırk Hadis Şerhi (Sadreddin Konevî). İletişim:0332 350 42 25-www.tybkonya.org
Konferansın organizesinde emeği geçen Duran Çetin, Bekir Şahir, Mehmet Ali Köseoğlu, Bekir Biçer'e ve konferansa teşrif ederek zenginleşmemize katkıda bulunan bütün dostlara kültür hayatımızın zenginleşmesine verdikleri emekten dolayı çok teşekkür ediyorum
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.