Teknikçilerin ürettiği iletişim araçlarının insanların yararına maksimum verimlilik esası doğrultusunda sorunsuz
bir şekilde sunulabilmesi için kendilerine toplum mühendisleri de denilen sosyal bilimcilere büyük görevler düşmektedir.
Tekniği üreten mimarlar ile toplumu şekillendiren mimarların uyumlu çalışması,sorunsuz bir iletişim dünyasının olmazsa olmaz şartıdır.
Kontrolden uzak bir zeminde doğan yasal belirsizliklerin oluşturduğu krizler yumruğunda güçlenen özel medya kuruluşları, bugün itibari ile başta sektör temsilcileri olmak
üzere bütün kesimler tarafından eleştirilmektedir.
Türkiye'nin iletişim teknolojisini halkının refah ve mutluluğu yolunda kullanabilmesi için,
sektörde yaşanan sorunlara bir an önce çözüm bulması gerekmektedir. Bu sorunların kaynağında mevcut yasaların yetersizliği yatmaktadır.
Sesli ve görüntülü medya acil olarak,sorunların çözecek,çağdaş yeni bir yasaya ihtiyaç duymaktadır.
Radyo ve televizyonculuğun yasal ve teknik boyutunu inceleyen bu kitap alanında bir boşluğa da hitap etmektedir.