Rauf Denktaş‟a.
( 23.04.1998‟de TBMM‟nde yaptığı konuşma üzerine…)
Seni bir haysiyet kavgasında bulduk;
Dim dik.
Azminin üstüne yeni bir ülke kurduk;
Dim dik.
Ömrünü vakfeyledin de inançla ülkene,
Üstünden, toplar, tanklar geçti, yıkılmadın;
Dim dik.
KIBRIS
Yıllarca sakındığımız savaşların tahtından,
Başımıza katlanılmaz zalim bir satan indi...
Akdeniz’in kraliçesi Kıbrıs limanlarından
Şehrimize Firavun’dan kalma hanedan indi...
Çatladı ar damarları, çatlayan asumandan,
Dünyamıza umarsız bir iftira talan indi...
Beraber yaşadığımız iyi gün dostlarından
Sokaklarımıza zulüm evimize kan indi.
Oyunları Konstantin’de kaldı denen Bizans’tan
Masum milletin üstüne yağan intikam indi.
Bu zulme “ya istiklâl ya ölüm” diye haykıran
Kanayan yüreklere bir büyük cevelan indi…
Başlayan yangın yayıldı beşparmak dağlarından
Yılgın gönüllere umut veren heyelan indi…
Döndü deveran çileyle geçen ömrün ardından,
Kurduğumuz hayaller de Simeranya’dan indi…
Peşinde koşmaktan yorulduğumuz Kehkeşan’dan,
Bungun dünyamıza beklenen o kahraman indi…
Silindi deccal denilen hayalet ufkumuzdan,
Karanlıkların üstüne nurlu bir şamdan indi
Döküldü asrın rahmeti ağlayan bulutlardan,
Kurak gönül iklimine coşkun bir baran indi.
Yıllar var ki nöbetini tuttuğumuz huduttan,
Ummadığımız bir günde binlerce yaran indi
Kanla, gözyaşlarıyla çıktığımız bu kavgadan
Sağ kalanlara bitmez tükenmez bir heyecan indi.
Artık bitmez sandığımız ömrün zor yıllarından,
Son demimize huzurla yaşanan vatan indi…
Bu yorgun ve çilekeş “MUKAVEMET’İN” ardından
Acılar dindi kan dindi, kanlı gözyaşı dindi…
Ezeli yurdun ufkuna yepyeni bir tan indi…
İnsana insanca bakan adil bir vicdan indi…
Ahmet Alkan