SELÇUKYALI BİR ŞAİR FEYZİ HALICI

SELÇUKYALI BİR ŞAİR FEYZİ HALICI

-Sekçukya’nın büyük şairi, üstadım Feyzi Halıcı’nın 100. doğum yılı anısına, saygıyla - Doğum: 15 Şubat 1924, Konya Ölüm tarihi ve yeri: 9 Ekim 2017, İstanbul

A+A-

 

 

Yar kement atmış boynumdan

Çeker gerçek aşka beni

Dünya çekilmiş aynımdan

Ayna kılar ışka beni

(FEYZİ HALICI)

Şairler gerçek dünyanın dışında gibi görünseler de aslında onlar bizim dünyamızı bize, bazen tokat atar gibi bazen de serin bir rüzgar gibi bize ayna olan insanlardır, tıpkı Feyzi Halıcı gibi...

Onu ilk defa karlı bir kış günü bizim evde düzenlenen bir oturakta tanıdım. Başında kalpak sırtında kalın bir palto vardı. Ceketinin yakasındaki TBMM rozeti parlak bir güneş gibi parlarken gözlerindeki yaşama sevinci sizi kendine hemen bağlıyordu. O bir Konya âşığıydı ve Mevlâna bendesiydi...

Âşık Ömer ve Âşık Şem'i'yi hatmettikten sonra Feyzi abinin şiirlerini okuduğum zaman çarpılmışa dönmüştüm.

Aslında biz çok şanslı bir kuşaktık; Selçukya üzerine şiir söylemeyi Feyzi abiden, şehir fokloru üzerine yazı yazmayı Seyit abiden öğrenmiştik. Bu iki anıt insan, şehir sevgisi, Selçuklu sevgisi üzerine kurdukları dünyanın kapılarını en azından bana açmışlardı, rahmetler olsun...

Yanındaki devlet ricaliyle, sanatçılarla bizim Sarıyakup'taki bağ evimizi bir sanat merkezini ziyaret eder gibi gelirlerdi. Kimler vardı kimler; Eski başbakanlardan hemşehrimiz Ordinaryus Prof. Dr. Sadi Irmak gibi bir çok devlet ricalinin yanı sıra Erol Güngör, Ahmet Kabaklı gibi edebiyatçılar, yazarlar, Kadri Şençalar gibi bestekârlar, Yıldıray Çınar gibi sanatçılar, Murat Çobanoğlu gibi âşıklarla Feyzi abi, babamın, hassaten Selçuklu'dan yadigâr kalan sesleri horozlar ötene kadar dinlerlerdi.

O dönemlerde Derviş Ozan

mahlasıyla söylediğim şiirleri beğenirdi ve bana şiirde elini verdiğini söylerdi. Merhum teşvik amaçlı olarak ışık gördüğü herkese eline verirdi...

Âşıklar Bayramı'nın 20. Şeref yılında benim de katılmamı istediğinde çok sevinmiştim. Bayramın ilk gününde sahneye çıkmıştım ama ani bir kararla sahneden inip seyircilerin arasına oturmuştum. Anonsum yapılınca bir alkış kopmuştu ama sahnede Derviş Ozan yoktu, ürkmüştüm doğrusu...

Gece eve gitince kendimi affettirmek için şiirden başka yolum yoktu, şu şiiri söylemiş ve sabah erkenden giderek bana kızmasına fırsat vermeden Feyzi abiye okumuştum:

ÂŞIKLAR

Âşıklar yirminci yılda Konya’da

Hakikat sırrını açmaya gelmiş

Rüya gibi geçen yalan dünyada

Gönüllere hikmet saçmaya gelmiş

Kimisi taşıyor sazın telinden

Kiminin bal akar tatlı dilinden

Yüce Mevlâna’nın nurlu elinden

Aşkın dolusunu içmeye gelmiş

Şair Halıcı’dan desturu alıp

Gönüller dolusu deryaya dalıp

Kimi sazda sözde yerinde kalıp

Kimi baş köşeye geçmeye gelmiş

İçimde yangın var aşka susadım

Gökleri tutacak bugün feryadım

Çobanoğlu Taşlıova üstadım

İyiyi güzeli seçmeye gelmiş

Zülfikâr Divani dostluğa koşar

Abdulvahap Kocaman coşar-coşar

Davut Sulari’yse gönlümde yaşar

Buradan cennete uçmaya gelmiş

Sakın ha sanmayın sözleri boştur

Nuri Şahinoğlu söyler pek hoştur

İlhami Reyhani bir ulu baştır

Saz ile âşığı ölçmeye gelmiş

Barıştır sevgidir en büyük dava

Söz vardır bilinmez dertlere deva

Pek de çabuk kızar Deryami Baba

Sanırsın kelleler biçmeye gelmiş

Âşığa bir soluk geçmiş zamandan

Örnek veriyorlar gerçek insandan

Derviş Ozan gibi kimi meydandan

Ardına bakmadan kaçmaya gelmiş

Şiiri okuduğumda çok beğenmiş ve akşam mutlaka sahnede olmamı tembih etmişti. O akşam “Gurbet Çiçeği” isimli şiirimi okumuştum ve bu şiirle o yıl memleket şiiri dalında üçüncülük ödülü almıştım...

Şiirde benim idolümdü ve ona birkaç şiir söyleme cesaretinde bulunmuştum. İşte onlarda bazıları:

nicedir can alıcı

eser verir kalıcı

selçukyalı bir şâir

üstat feyzi halıcı

ÜSTADIM FEYZİ HALICI

Şiiri ondan öğrendim

Üstadım Feyzi Halıcı

Çileyi onunla yendim

İmdadım Feyzi Halıcı

Ham iken olmak istesem

Feyzinden almak istesem

Hikmete dalmak istesem

Ummanım Feyzi Halıcı

Acı dikildi karşıma

Gözyaşı kattım aşıma

Neler geldi şu başıma

Dermanım Feyzi Halıcı

Konya odur o Konya’dır

Her şiiri bir dünyadır

Selçuklu’dur Selçukya’dır

Zamanım Feyzi Halıcı

Hazreti Pir’in sözüne

İnsanın bakar özüne

Hasret kaldık biz yüzüne

Feryadım Feyzi Halıcı

Her canlının kendi gerçeğine varışı gerçeği karşısında üzüntüm büyük oldu. Acı haberi aldığımda İstanbul'daydım ve şu mısraları söylemiştim:

FEYZİ HALICI DEĞİL KONYA ÖLMÜŞTÜR

Gök çiniler susmuş Selçukya yastadır

Güvercinlerim bu uhrevi sestedir

Şimdi her şey bir ilahi bestedir

Feyzi Halıcı değil Konya ölmüştür

Günaydınlar dolu dünya ölmüştür

Âşık Şem’i’den ve Hazreti Pir’den

Nice dünya kurdu sevgiden şiirden

“Dörtlemeler”le haber verdi Bir’den

Feyzi Halıcı değil Konya ölmüştür

Günaydınlar dolu dünya ölmüştür

İstanbul Caddesi Türbeönü ağlar

Yaşama sevinci günaydınlar çağlar

Nar çiçeği şimdi karalar bağlar

Feyzi Halıcı değil Konya ölmüştür

Günaydınlar dolu dünya ölmüştür

Âşığın babası şehrin incisi

Kalbinde çağlar Âşık Fezai'si

Ne hanlar kalıyor ne de hancısı

Feyzi Halıcı değil Konya ölmüştür

Günaydınlar dolu dünya ölmüştür

Öksüzdür onsuz kalan Selçukya

Selçukya dediğim şiirden dünya

Ezelden ebede gördüğüm rüya

Feyzi Halıcı değil Konya ölmüştür

Günaydınlar dolu dünya ölmüştür

Selcukya'da nice şairler onun yolunda yürürken, Feyzi abinin şiirleri ufuklarımıza günaydınlar sunmaya devam edecek... Rahmetler olsun Üstadım...

TAHİR SAKMAN

whatsapp-image-2024-07-01-at-11-55-27-topaz-faceai-enhance-2x.jpeg

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.