Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin 2013 etkinliklerinin ikincisi Cumartesi günü yapıldı. Ben katılamadım. Saime Yardımcı Hanımefendi'nin konuşması Meram üzerine olmuş. Konunun mahiyetini arkadaşlardan ve medyaya yansıyan haberlerden öğrendim.
Saime Hanım, eski Meram'ı anlatmış, zira günümüzün Meram'ı çok farklı. Sadece Meram değil ki, Allah aşkına, Konya eski Konya mı? Değişime ayak uydurabilmek mümkün değil. Gerçi ayak uydurmak gibi bir mükellefiyetimiz de olmamalı.
Konya'nın neresine baksanız eski Konya değil. Müthiş bir değişim ve gelişim var. Bu iyi mi? Kimilerine göre Konya'nın gelişmesi, dünya markası olması güçlü Türkiye'nin de habercilerinden. Kimilerine göre çocukluğumuzdaki Konya'da bir başka güzellik, bir başka letafet var idi.Madem değişime karşı elimizden fazla bir şey gelmiyor. O hâlde eskiye de hürmet etmemiz gerekir. Eskiyi de, modernize etmeden olduğu gibi ama koruyarak yarınlara bırakmamız gerekir.
Dünyanın çoğu yerinde tarihî şehirler var. Oralarda da modernleşmeler var. Fakat tarihine fazlasıyla sahip çıkan ülkelerin şehirlerindeki değişim, kadim şehrin hep yanı başında yükselir. Eski şehir koruma altına alınmıştır. En ufak bir yapısına bile dokunulmaz. Gelişim ve değişim yataydır. Dışa dönüktür. Asıl bünyeye sahip çıkan bir tekamüldür bu.Türkiye'deki kadim şehirlerimiz bu şansı çoktan kaybetti. Camilere düşman olan zihniyet şehrin siluetini de Batılılaştırmak istedi. Oysa gerçek anlamda bir Batılılaştırma olsaydı bu kadim şehirler de muhafaza edilirdi. Bizdeki Batılılaştırmalar jakobence ve hoyratça yapıldı. Bu Batılılaştırma fason bir muhtevada kendisini gösterdi. Tabii ki Konya da bundan nasibini aldı.
Eski şehir ile yeni şehir birbirine girdi. Bu girift yapıdan tarih zarar gördü. Gelişim hep yeninin lehinde eskinin aleyhinde idi.Devlet ricali sonunda yaptığı hatayı anladı ama iş işten geçmişti. Bugün itibari ile eski eserleri, ecdat yadigârlarını restore etme noktasında müthiş bir atılım içerisindeyiz. Geç kalınmış bir atılım bu. Fakat "zararın neresinden dönerseniz kârdır" anlayışı da istimdat olmuş bu harekete.
Konya ricali de bu konuda elinden geleni yapıyor. Geçmişin hatalarını düzeltmek için çalışıyor. Tabii ki elden geldiği kadar. Bazı şeyleri telafi etmek imkânsız gibi. Şehrin surları bunlardan biri. Cumhuriyetten önce yok edilmiş onlar. Cumhuriyete sapasağlam kalsa idi yeni rejim onları zaten dümdüz ederdi.Yapacak bir şey yok. Bugün bize düşen düşlerimizde kalan eski Konya'yı tahayyül etmek ve son yadigârlara son hürmetimizi göstermek. Gerisi üç beş damla göz yaşından başka bir şey değil.
kaynak;memleketgazetesi