Şehirlerin kültür ve medeniyetinin, gelenek ve göreneklerinin, edebi numunelerinin yaşatılması, gelecek kuşaklara aktarılması kutlu bir çabadır ve saygıyla anılması gerekir. Yorucu ve fedakâr bir uğraşı yanında çok büyük sabır gerektirdiği için pek çok kişi bu önemli vazifeden uzak durur. Her şehirde birkaç isim elini taşın altına koyar ve o şehrin pek çok önemli bilgisi ve değeri kayıt altına alınmış olur, yani tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gitmekten kurtulur. Bu zaviyeden şehrimize bakacak olursak rahmetli olmuş, yahut Allah uzun ve sağlıklı ömür versin, yaşayan önemli isimlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Öte yandan bu isimlerin bu harikuâde işlerinden bahsetmek, vefa göstermek, hürmet etmek de boynumuza borçtur; her ne kadar onların böyle bir beklentisi olmasa da…
Dünden bugüne Seyit Küçükbezirci, Sefa Odabaşı, Mehmet Ali Uz, Saim Sakaoğlu, Ahmet Kuş, İsmail Detseli vd. aklımıza ilk geliveren isimler. Bugün bu isimlerden Ali Işık hocadan ve bazı kitaplarından bahsedeceğim yerim elverdiğince.
Aynı zamanda emekli bir muallim olan Ali hocanın süreli yayınlardaki yazıları yanında kitapları mühim ve Çizgi Kitabevi tarafından yayınlanıyor.
Ali Işık hocanın hepsi de önemli kitapları içinde üçünün özellikle her Konyalı tarafından okunması gerekir diye düşünüyorum. Bunlardan ilki ‘Konya’nın Gülleri’. Şehrimizin delileri, meczupları bu kitapta resmi geçitteler, okura hoş bir nostalji yaşatıyorlar: “Konya'nın, henüz "şehirleşme" sürecini yaşamadığı, şehir kimliğini taşıdığı yıllar... Kapı ve Aziziye camileri merkezli Konya Çarşısı'nın esnaf, tüccar ve zanaatkârları gibi olmazsa olmazlarındandı meczuplar. Çarşı sakinlerince veli mesabesinde görülen bu meczuplar "Konya Çarşısı'nın gülleri"ydi. Bunlar, her biri kendine özgü marifetleri olan kişilerdi. Onları sadece Konya Çarşısı'ndaki esnaf değil, herkes tanırdı. Hiç kimseye zararları olmayan kimselerdi onlar. Kimisi dinî nasihatlerde bulunur, kimisi uğur dağıtır, kimisi güzel sesiyle gazel çeker ve kimisi de Hükümet Meydanı'nda siyasi nutuklar atardı. Hiçbir zaman el açmazlardı. İsteyenler, onları çağırır ve gönüllerinden ne koparsa verirlerdi. Onların kendi aralarında kurdukları gayriresmî dernekleri vardı, birbirlerini kollarlardı. Bir düğün veya cenazeyi anında hepsi haber alır ve arzı endam ederlerdi. Aslında onlar davetsiz misafirlerdi. Her düğün pilavının baş konuğuydular. Onlara ölçüsüz yemek verilirdi. Hatta giderken tencereleri veya zembilleri ayrıca doldurulurdu. Ramazanlarda da topluca, özel olarak ağırlanırlardı.”
Konya’da Kültürel Hayat’ ise “90'lı yıllardan günümüze değin kurtarabildiğimiz Konya şehir merkezi kültür hazinelerine dair makale, bildiri ve ansiklopedi maddelerinden oluşan bir eser. Dolayısıyla yazarın kendi ifadeleriyle zengin Konya kültürünün ancak bir cüz'ünü ihtiva etmektedir. Lâkin bu eksikliğine rağmen yine de dışa dönük, sıcak ve samimi insanlarıyla bayramların bayram, şenliklerin şenlik, düğünlerin düğün gibi yaşandığı, hatta ölüm acılarının bile riyadan arınmış bir samimiyetle paylaşıldığı bir Konya'dan nostaljik esintileri havidir.”
‘Bir Varmış Bir Yokmuş’ ta Konya ve çevresinden derlenip çeşitli halk bilimi kitap ve dergileriyle akademik yayınların sayfaları arasında saklı kalmış, tarafımızdan dil ve anlatımı düzenlenmiş, otuz beş adet masal yer almakta.
Şehri tanımak, kadim geçmişine seyahat etmek, nasıl bir şehrin ferdi olduğumuzun farkına varmak için takip edeceğiniz, okuyacağınız çalışkan isimlerden biridir Ali Işık hoca. Bugünlerde rahatsız, pek dışarı çıkamıyor; ama onu sokakta bir anda karşınızda, bir çay ocağında yahut bir kültür sanat etkinliğinde görebilirsiniz. Hepsinden öte yazarken, okurken, araştırırken nefes alan biridir.
Dediğim gibi Ali Işık hoca bugünlerde biraz rahatsız. İnşallah bir an evvel şifa bulur. Buradan hem geçmiş olsun dileklerimi, hem de saygılarımı iletiyorum.