Yeni binasına açılış merasimi diyorum ama bina en az 500 yıllıktı. Seyyid Usul Kültür Merkezi'nin (dergâh) restore edilmiş olarak yeniden kültürün, sanatın, düşüncenin, tefekkürün hizmetine sunulma merasimi idi. Bursa'nın merkez ilçelerinin en büyüğü olan Osmangazi Belediyesi'nin onlarcasının tamir, bakım ve restorasyonunu yapıp hizmete açtığı han, hamam, tekke ve dergâhlardan birinin yeniden faaliyete geçişine tanıklık ettik. Seyyid Usul Dergâhı'na TYB Bursa Şubesi pek de güzel yakışmış. Büyükçe ve iki ayrı binadan oluşan Seyyid usul Dergâhı'nın hemen önünde/bahçesinde de hazirenin bulunması, ölümle rabıtasını hiç aklından çıkarmayan ecdadın bize soyut mirası olsa gerek.
Yazarlar Birliği'nin Bursa Şubesi acar Başkanı M. Fatih Birgül'ün yeni, eski-meyen- otantik ruhu ve huzuru girer girmez hissettiğimiz binasıyla heyecanlandıklarını, birçok faaliyete imza atacaklarını beyan ettikleri küçük el broşüründen de görmek mümkün.
PROGRAMLAR DOLU DOLU
TYB Bursa Şubesi yeni yerine Kasım ayında yapmayı planladığı bir çok programla hızlı bir geçiş yapıyor. Prof. Dr. Bilal Kemikli 'Şiir ve İrfan' adlı sohbetlerle, Prof. Dr. Mustafa Kara 'İsmail Hakkı Bursevi Divanı' üzerine konuşmlarla, Dr. Sefer Özdemir 'yakın tarih' sohbetleriyle ve Divan Şiiri okumaları adıyla da Şeyh Galip, Nedim, Baki, Fuzuli'yi okuyup, dinleyip, anlayacakları Seyyid Usul Kültür Merkezi'nde çeşitli kurslar da açılıyor. Yani Bursa'nın kültürel ve sanatsal nabzının atacağı, kültür ve sanat adamlarının gidip geleceği sıcak bir dergah. Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubeside böyle büyük tarihi bir binada faaliyetlerini yapıyor olsa inanıyorum ki fazlaca yaptığı etkinlikler çeşitlenerek artar. Yer sıkıntısından faaliyete geçiremedikleri kütüphanelerini aktif hale geçirirler, emekli olan profesör hocalara müstakil yerler verirler.
TARİHE BÜYÜK YATIRIM
Bursa'nın Osmangazi belediyesi dört yılda 70 trilyonluk tarihi eser restore etmiş ve sadece TYB Bursa'ya tahsis ettiği binalara (iki) 1 trilyon harcamış, 120'nin üzerinde eser restore etmiş. Bütün bunları Belediye Başkanı Recep Altepe açılışta yaptığı konuşmada anlatıyor bizlere...
Tüm Türkiye'nin başkanlarına özellikle tarihin, Kültürün başşehri Konya'nın merkez başkanlarına duyurulur. Bir şehrin geçmişine somut olarak böyle sahip çıkılır.
Bursa'da, 600 yaşında olan tarihi İnkaya Çınarı, her kesimden ziyaretçiyi gölgesinde misafir ediyor. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekânı haline gelen tarihi çınar, son yıllarda film setlerine de ev sahipliği yapıyor. Sabah kahvaltısını çınarın gölgesinde yapmak isteyen vatandaşlar, hafta sonunda soluğu İnkaya Çınarı'nda alıyor. 3 metre çapında olan ve 920 metre çevreyi kaplayan İnkaya Çınarı'nın altında; Ulu Osmanlı'nın her bir yana atılmış/açılmış kollarını (doğuya-batıya-kuzeye-güneye) ilahi kelimetullah adına fetihler yapıp yeni yerler kazanan yüze imparatorluğun geniş haritasına benzettim.
Abdüssettar Yarar, Ahmet Köseoğlu, Mustafa Arslan ağabeyler çınarın kitabesini hayretle okuyorlar. Geri planda Bursa il Özel İdaresi Genel Sekreteri Ali Altuntaş abi (hemşerimiz) ve Bursa il Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Gedikli bir çok kez geldikleri bu mekanda biraz geride duruyorlar. Fotoğrafı bendeniz (Adem Alemdar) çekiyor.
Cumalıkızık Köyü, Bursa'nın 10 km. doğusunda, Uludağ'ın eteklerinde bir Osmanlı Vakıf Köyüdür. Osmanlı kır mimarisinin örneklerini Türkiye'de en iyi yaşatan köydür. 700 yıl önce bir vakıf köyü olarak kurulmuş. Köyün 270 evinden 180 tanesi sağlam, 150'sinde yaşanmakta. Evler genelde 3 katlı. Mahremiyeti korumak için evlerin dışardan içi görülmeyecek şekilde inşa edilmiş; pencereler kafesli ve cumbalı. Evler moloz taş, kepiç ve ahşap kullanılarak inşa edilmiş; sarı, beyaz, mavi, mor renklerde badana edilmiş. Evlerin çoğunun iki kanatlı ceviz kapıları var. Köyde birçok çeşme, ahşap kalem işleri ile bezeli bir cami, kubbeli bir hamam var.
Cumalı Kızık Köyü'nde 'Yeşeren Düşler' ve 'Kınalı Kar' dizi filmlerinin de çekildiği büyükçe bir Osmanlı evinde Osmanlı usulü mükellef bir kahvaltıyı Ali Altuntaş abi bize ikram etti.
600 yıl gerilere gittiğimizi hissettiğimiz Cumalı Kızık köyünün otantik sokaklarındayız.
Bursa'ya her gidişimizde Ulu Camii bizi en çok etkileyen yerlerin başında geliyor. Tabii ki caminin mimarisi, estetiği saygı duyulacak düzeyde. İçinin çok büyük hatlarla bezenmiş olması ayrı bir ihtişam veriyor bu ulu mabede...
Ulu Cami içinde Şems ve Nas Suresi hattın en güzel örneği ile sunuluyor...
Seyyid Usul Türbesi
Bursa'da XV. yüzyılda, Emir Sultan, Seyyid Nâsır, Seyyid Nimetullah, Ali Dede ve Baba Zâkir gibi dervişlerle beraber Buhara'dan gelen Seyyid Usûl tarafından kurulan SEYYİD USÛL DERGÂHI (KÜLLİYESİ) tamirlerle günümüze kadar kısmen ayakta kalan ender yapılardan birisidir. Dergâhın kurucusu Seyyid Usul'dur. Seyyid Usûl'un hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Bursa hakkında bilgi veren kaynakların tamamında şu bilgiler vardır: Buhara'lı olduğu, Emir Sultan ve diğer dervişlerle beraber, Buhara'dan hacca gittiği ve hac dönüşü, birlikte Andolu'ya geldiği, şu andaki dergâhını kurarak halkı irşad ettiği, vefat ettiğinde de (894/1489) dergâhın haziresine defn edildiğidir. Osmangazi Belediyesi tarafından başlatılan tarihi mirasa sahip çıkma projesi içinde, geriye kalan harem binası da yıkılarak izleri üzerine tevhidhanesiyle birlikte yeniden yapılmıştır. 25 Ekim tarihinde bizim de katıldığımız bir törenle Seyyid Usul Dergâhı Kültür Merkezi olarak hizmete açılmıştır.
11- Yeşil Türbe'nin hemen yanı başındaki tarihi Bursa evlerinin restore edilip kültüre ve turizme kazandırılmış olduğunu görünce derin bir ah çektik... Ama bu 'ah' Bursa için değil...
Bursa'ya tepeden ama mütevazıca bir bakış attık.
14- II. Bayezıd'ın oğlu Şehzade Ahmet'in türbesi önündeyiz. Bu türbe Muradiye Camii'nin yanı başındaki diğer birçok Osmanlı şehzadesi, hanım sultanı ve padişahlarının medfun bulunduğu Muradiye Külliyesi. Bu külliyeyi ziyaret edince Ahmet Köseoğlu abi adeta Bursa gezisini özetler bir cümle kurdu: Bursa gezisinde Osmanlı'ya imanımız tazelendi.