Son olayları biliyorsunuz. Başbakan Erdoğan, bir miting sonrası BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Niğdeli Akın Birdal ile Ufuk Uras'ı kast ederek "Kürt bile değiller." dediğinde çoğu insan bu meşhur Kürtçülerin aslında Kürt bile olmadığını belki de Kürtleri kandırdığı gerçeğini yeni öğrendi. Çünkü gerçekten de Elazığlı Demirtaşlar tıpkı diğer BDP'liler gibi Türk idi.Bir kelime bile Kürtçe bilmeyenlerin ağırlıkta olduğu BDP, aslında kendilerine makam yaratmak için Kürtlüğü kullanan insanlardır. Referandumda tehdit ve şantaj ile boykotu hedef seçen bu insanlar, Kürtlerin kahir ekseriyetinin bu ülkeye bağlı olduğunu pek âlâ biliyorlar. Ama işlerine gelmiyor ve sanki büyük çoğunluğun referandumu boykot edeceği izlenimini veriyorlar. Aslında onların son zamanlarda özerklik mavalından söz etmeleri artık inandırıcılıklarının kalmadığının ve samimi ilişkileri olan terör örgütünün çıkmazda olduğunun bir göstergesidir.
Yargıtay üyelerinden bazılarının referandumda hayır çıkması için teröristlerle anlaşmak gerektiği şeklindeki ses kayıtları son derece ilginçtir. Bunun yanında Türkiye Komünist Partisi ve Maocu İşçi Partisinin hayır oyu vereceklerini ve bunun için çalışacaklarını açıklamaları aslında PKK'nın da boykot ile hayır'ı hedeflediğinin bir yansımasıdır.Önümüzdeki Pazar günü yapılacak referandum ile evet oylarının %53 civarında olacağını tahmin ediyorum. Hayır diyen vatandaşlarımızın aslında değişiklik metnini tam olarak incelemediklerini biliyorum. Zira bu değişiklikleri inceleyen birinin hayır demesi mümkün değildir. Her şeyden önce yüksek yargıdaki mezhepçi yapının aşınacak olması ve adaletsizce ordudan atılanların yargıya gidebilmeleri bile bu oylamada evetin bir gerekçesidir. Gerçi bu değişikliklerin fazla abartıldığı da ortadadır. Zira bu değişiklikler, yapılması gerekenlerin yüzde biri bile değildir. Bunlar çok küçük şeylerdir. Fakat küçük de olsa bir adımdır.
Bazı memur ve işçi sendikalarını da anlamak mümkün değil. Tamam KESK VE DİSK'i anladık. Onlar yargıdaki ideolojik akrabalarının tasfiye olmasını ve yargıda hukukun üstünlüğünün gelmesini istemiyorlar. Peki Kamu-Sen'e ne oluyor. Kamu-Sen'in diğer aşırı solcu sendikalar gibi hayır diyeceğini açıklamasının ardından ne kadar istifanın geleceğini merak ediyorum.
Ülkü Ocaklarının kurucu başkanı ve Merhum Türkeş'in en yakını Ramiz Ongun'un da bu konuda MHP'yi eleştirmesi de son derece önemlidir. Darbe anayasasından en çok çeken bir partinin mensuplarının bu değişikliğe hayır demesini anlamak mümkün değildir. Bütün bunlara rağmen görünen o ki ülkücü harekete ter ve kan vermiş kardeşlerimizin bu değişikliğe evet oyu vereceklerinin yakinen biliyoruz.
http://www.memleket.com.tr/author_article_detail.php?id=12455