HAC, KURBAN VE BAYRAM

HAC, KURBAN VE BAYRAM

Bayramdır ve yine bayram. Haccın ve kurbanın bayramı. Hac, Kâbe ve Kurban Bayramı.
Müslümanlardan başka kimsenin sırrını anlıyamayacağı bayramdır bu bayram. Nimetlerin ve nimetlere ilişkin kudretlerin bayramı.
"Lebbeyk"sesinin bayramı. Müslüman pazusunun gerildiği bayram. Şeytanın taşa boğulduğu ve gömüldüğü bayram. Taşın bile şeytanı ezme şuurunu kazandığı bayram.
Müslümanların kalbi yavaş yavaş Kâbe'ye yönelir. Kâbe inanmış ak kalblerin toplayıcısı olur. Teker teker çeker müslümanları. Ve bayram günü, müslümanların kalbi, ihramlara girerek dünyadan soyunmuş, tavaflarla dünyadan arınmış müslümanların kalbi Kâbe'de toplanarak, oradan, Allah'a yükselir. Kâbe, ruhların kutsal bacası. 
Müslümanlar kutlu yolculuğa çıkarlar. Peygamberlerin, sahabenin, velilerin, imamların, şehitlerin toprağa armağan bıraktıkları hatıraları ziyaret ede ede en son Mekke'ye ayak basarlar. Arafat'ı görür görmez ruhların yurdunu hatırlarlar. Kabe'yi, bu şehadet anıtını, putların kırıldığına şahit anıtı, Hz. İbrahim elleriyle temel yapıya konmuş Hacer-i Esved'i görünce dünyayı aşarlar. Böylece her hac yolcusu, İslâm tarihini, peygamberler tarihini, Peygamber devrini yaşamış olur. Dinin özü tarihle birleşir. Tarih, İslâm içinde yerini alır her hac yolcusunun kalbinde.
Tarih ve ibadet birleşmiş, bir araya gelmiştir. Mekân, k Kâbe'den başlayarak, çizgi çizgi hac yollarıyla, göğe, kutlu cihana açılır olmuştur. Her hacı, dönüşünde, kasabasına ve şehrine Kâbe'den bir anlam taşıyacaktır. Hintli, zenci, afrikalı, asyalı, avrupalı ayrılmaksızın birbirine örülmüş kardeşlik ipliğinden, Allah'ın boyasına boyanmış kardeşlik ipliğinden bir kıvrım taşıyacaktır ülkesine. Müslümanların kanında bir kardeşlik kanı gibi dolaşacak olan zemzemi taşıyacaktır. 
Ve derken kurban. Dağların temiz havasını ciğerlerinde dolaştırmış, hür bitkileriyle beslenmiş, kınalı, kurdelalı kutlu hayvanların büyük şehirleri bile feth ettikleri saat. Kurban saati. Bıçağın bir yüzünde olağan acı, öbür yüzünde olağanüstü sevinç. Ve kardeşlik ziyafetleri. Kurbanların üstünden buluşan eller. 
Ve sonra bayram. Kurbanın kanı gibi bir fecirle gelen bayram sabahı. Arafat Dağının gümüşünü andıran bir sabahla başlayan bayram.
Ramazan Bayramı yılın bayramıdır, kurban bayramı tarihin bayramı. Oruçta, Müslüman, tabiatla hesaplaşmasını yapar. Ramazan bayramı da tabiatı yemişin bayramıdır. Kurban bayramı ise, tarihi yaşamanın yemişi. Ve bu iki bayramla, Müslüman, tarihi yüklenmiş ve tabiatı yenmiş olarak Yaratıcının karşısına çıkmış olacaktır. İnsan karşısında tabiatla tarih birbirini nasıl tamamlarsa, bu iki bayram da birbirlerini tamamlar, bütünler. 
İnsan, oruç ayı boyunca, içinde görünmeyen tabiatı yavaş yavaş kurban eder. Hac boyunca da İslâm tarihinin şuuruna vararak nefsini kurban etmeyi öğrenir. kurban işte bu iç kurbanın sembolüdür.
Böylece, hac, kurban ve bayram, bir tesbihin taneleri gibi birbirine bağlanıyor. "Kurbansız bayram olmaz, bayramsız kurban olmaz". Bayram, hac ve kurbanı şeffaf bir ekrana taşır. Orada sabitleştirir. Duygu vak'a olur. Ferdî olan milletin malı haline gelir. İçtimaî olan tarihîleşir. Hacla geçmiş zaman, kurbanla gelecek zaman, şimdiki zaman olan bayramda buluşurlar. Tarihin yorumu çocukların rüyalarına karışır. Kurban, din fedakârlıklarının tarihini insanın varoluşuna katar. Hacılar, Kâbe'den üstlerine düşmüş bir ışıkla geri dönerler. Mekke ve Medine, İslâm ülkelerinin her tarafına, bütün kasabalara ve şehirlere görünüş görünüş taşınır. 
Kimse bu hayatı değiştiremez. Bu hayatı Müslümanlara bağışlayan Allah'tır. Bayram onun bayramıdır. 
Bütün Müslümanların kalbi bayramla dolsun, dilerim.

Günlük Yazılar II-Sütun/Sezai Karakoç

Haberler Haberleri

TYB Konya'da Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp Anıldı - Felsefeyi Sosyolojiyle Yenilemek
Vefatının 30. yılında Tarık Buğra
Konyalı On’lar Perşembe Sohbetlerinde Nail Bülbül Konuştu
Konyalı On’lar Perşembe Sohbetlerinde Kâmil Uğurlu Konuştu
Merhaba Kitap Eki Çıktı - M. Ali Köseoğlu ve Hüzeyme Yeşim Koçak Söyleşileri