TYB Gezisi ve Bir Köy Türküsü
Hafta sonu Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesiyle içlerinde Konyalı gazeteci, yazar, akademisyen, fotoğraf sanatçılarının bulunduğu Karaman'ın Sarıveliler ilçesine gittik. Doğrusu giderken çok heyecanlı değildim, gerek Karaman'a daha önce gitmiş olmaktan gerek başka özel sebeplerden, kıpır kıpır değildim. Ancak gittiğimde her bir köyde karşılaştığım manzara deyip susasım geliyor... Gerçekten uzun zamandır böyle heyecanlandığım ikinci bir olay hatırlamıyorum.
İlk durağımız Sarıveliler oldu, orada Belediye Başkanının da katılımıyla ağaç dikme etkinliğine katıldık. Çocukların cıvıltısını hala duyuyorum, hep birlikte dikim töreniyle birlikte uçurtmalar uçurduk. Eşsiz manzara karşısında hangi bir şeyi fotoğraflayacağımı hangi bir olayı videoya alacağımı şaşırmıştım."Bu dünyada dikili bir ağacı olmak" deyiminin canlı tanığı olmanın haklı gururunu yaşıyorum, dikili bir ağacım var ve buna vesile olan herkese bin teşekkür...
Sarıveliler Belediye Başkanının ikram ettiği kahvaltı da tam bir köy kahvaltısıydı. Sanırım tekrar öyle bir sofrayla karşılaşma ihtimalim düşük, orada bize hizmet eden her bir kardeşe, arkadaşa, abiye, ablaya teşekkür. Ekipte espri konusu olan, Canan Karatay'ın televizyonlarda hep bahsettiği o köy kahvaltısıyla tek sefer de olsa karşılaşmak müthiş bir histi...
Sarıveliler ziyaretimizde Karacaoğlan'ın memleketinde olmak da güzel bir histi. Belediye yakında hâlihazırda yaptırdıkları Karacaoğlan heykelini de görücüye çıkaracak. Gerek belde halkı gerek ülkemiz adına önemli bir ismin böyle sürdürülüyor olması takdire şayan.
Gezimiz boyunca Hadimi Hazretlerinin kabrinden, Büğlü Baba şifalı çamuruna yine Göktepe'de köylülerin ikramlarıyla "Bitmeyen Cumartesi" üretilmesi umdum durdum kendi kendime. O güzel insanlar gerçek Anadolu. O güzel çocuklar sanki başka bir dünyadan, ellerimizdeki fotoğraf makinelerine bile çok yeni çıkan bir şeymiş gibi bakmaları ne kadar temiz ne kadar dünyanın kirinden uzakta olduklarını da gösteriyor aslında. Her bir yavruyu bağrıma basıp evime getirmek her ne istiyorlarsa onlara sunmak istedim. Ve bunu bir gün yapacağım...
Eğer uzakta bir yerlerde bir köy varsa ve o köy bizimse işte bu bahsettiğim köydür o uzaktaki köy... Sevgiyle ve minnetle anacağım orada gördüğüm her bir boncuk gözü, ilham oldukları için, kocaman sarıldıkları için, yüzlerinde gülünce oluşan çukurlar için minnet duyacağım, hiç bozulmadıkları için...
Son durağımız Göktepe Yatılı Ortaokuluydu. Orada yine minikler tarafından sanki insanüstü varlıklarmışız gibi karşılanmak beni hayli şaşırttı. Orada öğretmenlik yapan hemen hemen yaşıt olduğumuz arkadaşları çok takdir ettim. Öğretmenliğin kutsal bir meslek olması sanırım onlarda vücut bulmuş. Okulu ve öğrencileri ayağa kaldırmak için yaptıkları çalışmaları anlattılar. Gözlerim doldu, insanı sevmek böyle bir şey. Arada bir insanlık dersi almak isteyenler Anadolu'ya seyre çıkıp bir de dünyaya oradan bakabilirler.
Dağın yamacında, ormanlık alanda, kuşun uçtuğu ama öyle çokça kervanın geçmediği (arada bir bizim gibi ziyaretçiler uğruyormuş) o yerde olan minik yavruları her zaman hatırlayacağım ve onlar için bir şeyler yapılacaksa bu tarz her organizasyonda olmak istiyorum. Okullarında bir kütüphane olmadığını öğrendik, gezi ekibimizle birlikte o okulda o yavrular için bir kütüphane için kolları sıvayacağız. Gezi ekibinde çocuklar için başka projeler düşünen hocalarımız oldu, onlara da güzel fikirleri ve yolculuk arkadaşlıkları için teşekkür edelim.
Son söz olarak 2015 Türkiye'sinde yeni bir fotoğraf çekilmeli diye düşünüyorum. Dünya hiç de bizim sandığımız gibi global bir köy falan değil. Global köy kavramının globali bizim dünyamızda diğer kısmı ise Sarıveliler'de, Göktepe'de, Hadim'de ve daha gidilmemiş nice yerlerde... Orada bize sofralarını açan, ellerindeki aşı paylaşan, okullarındaki ekmeği ikram eden her bir kişiye teşekkür ediyorum yeniden. Bize kim olduğumuzu hatırlattıkları ve uzun zaman sonra iki satır yazabilmemizi sağladıkları için.
TYB Gezi Ekibine ve Başkan M. Ali Köseoğlu'na saygı ve hürmetle...