Geçtiğimiz Cumartesi günü başlıkta attığım günlerden biriydi. Aylardır suya hasret Konya toprağına yağmur bereketi yağıp doğayı güllük gülistan yaparken, aynı gün Konya Büyükşehir Belediyesi'nin de bu bereket gününe nazire edercesine bereket yaydığı bir gün idi. Yağmurun geleceğini meteoroloji zaten bildirmiş, rahmet bereketi bekleniyordu ama Cuma günü değerli ağabeyim M. Ali Uz'dan aldığım bir telefonda "İsmail bey yarın İstanbul yolu Japon Parkı'nda Konya ansiklopedisinin 5. cildinin tanıtımı yapılacak, davetlisiniz" deyişi bu günün çok bereketli geçeceğinin bir işaretiydi. Dediğim gibi o gün Konya topraklarına yağmur bereketi yağarken benim gibi kitapseverlerin, Konya âşıklarının evine de kitap bereketi yağıyordu. Büyükşehir Belediyesi'nin kültüre verdiği değer Konya üzerine geçmişten geleceğe bastırdığı önemli bilgiler içeren kitapları görünce; bu gizli, reklâmı yapılmayan hizmeti takdire değerdi doğrusu. Bastırılan 7 tane eser Konya kültürüne ışık tutacak kitaplar şunlardı: Konya ansiklopedisi 5. Cilt yanında Hz Mevlana anısına mesneviden deyimler içeren bir kartpostal kutusu. Yine Büyükşehir Belediyesinin bastırdığı D. Mehmet Doğan'ın Büyük Türkçe Sözlüğü, aynı baskıların içersinde Seyit Küçükbezirci ağabeyimizin Konya Folkloru kitabı. Mesnevi kitabı. Doç. Dr. İzzet Sak hocanın Konya Kadı Sicilleri kitabı. Konya Mahalleleri'nin 1. cildi vardı. Bunca kültür hazinesini yanımızda taşırken, ayrıca Konya sevdalısı Seyit Küçükbezirci ağabeyimin 'Gündüz hayalimde gece düşümde' kitabını da Memleket Gazetesi bastırmıştı... Onu da Seyit ağabeyimin imzası ile alınca benim için bayramların en güzeli gerçekleşiyordu. Sabah Japon Parkı'nda onlarca kültür-sanat adamıyla buluşan Başkan Tahir Bey ve M Ali Uz abimizin konuşmaları çok manidardı. Çünkü bu ansiklopedi işinin zor bir iş olduğunu, buna herkesin katkı yapması ve aynı zamanda istenilen bilgileri kısa zamanda editörlere ulaştırılmasının önemi belirtiliyordu.
Bugün kültür bereketi yağıyor dedim ya... Aynı gün İl Halk Kütüphanesi'nde Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin mutat olarak her hafta gerçekleştirdiği kültürel etkinlikler vardı... On parmağında 20 marifeti olduğuna inandığım Beşir Ayvazoğlu Konya'mızın medarı iftiharı olan Tarık Buğra'yı anlatacaktı. İl Halk Kütüphanesi salonu da bu yağan bereketten nasibini alıyor, gerek milletvekilleri, gerek başkanlar ve gerekse Tarık Buğra severler tarafından hınca hınç doldurulmuş, çokları ayakta dinlemişti Beşir Hocayı.
Tarık Buğra'yı hepimiz çok okuduk ve dinledik tabii. Ancak Beşir hocamız "Tarık Ağabeyim" diye başladığı konuşmasında üstadın değişik yönlerini ele alarak nerede doğduğunu, nasıl yazar olduğunu, nerelerde okuduğunu, hangi haleti ruhiye ile roman ve hikâyelerini yazdığını anlatırken "Tarık Buğra 95 yaşında" programının güzelliğini özetliyordu. Üstadın Konya Lisesi mezunu olup lise sonrası yazar olmak için birçok güçlüğe göğüs gerdiğini, artık okul sevdasından vazgeçip tamamen yazar olmaya karar verdiğini, ama bu hevesin daha ortaokul sıralarında zaten ruhunda var olduğunu anlatarak onun serencamını özetliyordu...
Ayvazoğlu'nun sohbetinden öğrendik ki; Buğra "45 yaşıma kadar ya iyi bir yazar olacağım ya da hayattan ayrılacağım" der. TYB'nin "Tarık Buğra yetmiş beş yaşında" adlı bir program yaptığını da hatırlatan Ayvazoğlu, bu programda Tarık Buğra'nın çok duygulandığını söyledi.
Beşir hoca üstadın isminin soyadı çıkmadan Süleyman Tarık soyadı kanunundan sonra ise Tarık Buğra olduğunu belirterek sözü Küçük Ağa romanına getirdi.
Program sonunda kendisine kitaplar plaketler ve çiçekler verildi. "Ben de Mevlana'dan dolayı Konyalıyım ve hemşerinizim" sözüyle konuşmasına başladığı Konyalı okurları tarafından ne kadar sevildiğini görüp anlıyordu. Bu güzel konuşmacıları şehrimize getiren bizlere bu güzellikleri yaşatan TYB Konya Şubesi Başkanı M Ali Köseoğlu'na, katkılarını esirgemeyen Büyükşehir Belediyesi'ne şükranlarımızı arz ediyorum.
Kaynak;MemleketGazetesi