TYB Konya Şubesi'nin düzenlediği programda konuşan Yrd. Doç. Dr. Caner Arabacı, İstiklal Marşı'nın Milli Mücadele'nin şiir haline gelmiş manifestosu olduğunu söyledi.
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi 2010 yılı kültürel faaliyetleri hafta sonunda, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Caner Arabacı'nın "İstiklâl Marşının Bağımsızlık Tarihimizdeki Yeri" adlı konferansıyla başladı. Alaaddin Keykubad Salonu'nda gerçekleşen ilk programa Niğde Belediye Başkan Yardımcısı ve TYB Konya Şubesi'nin önceki Başkanı Ahmet Köseoğlu, Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Galip Yıldırım, İl Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı Cemil Paslı, Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Hüseyin Arı, Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, KOSKİ eski Genel Müdürü, Büyükşehir belediyesi eski Genel Sekreteri Ali Rıza Kapçı, akademisyenler ve yazarlar katıldı.
KÜLTÜRÜMÜZ KİMLİĞİMİZ
Program saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. TYB Konya Şubesi Başkanı Bekir Şahin'in açış konuşmasıyla devam etti. Şahin, şehir medeniyeti içerisinde kültürün önemine ve bundan hareketle de TYB Konya Şubesi'nin misyonuna işaret etti. Şahin, kültürümüzün kimliğimizin bir yansıması olduğuna işaret ederek, TYB'nin düzenlediği programlarla bu kimliğin yaşatılmasına katkıda bulunacağını belirtti.
HEP BİRLİKTE AYAKTA DİNLENDİ
Bekir Şahin'in açılış konuşmasından sonra kürsüye gelen Caner Arabacı, Mehmet Akif'in vefa duyulması gereken şairlerden birisi olduğunu belirtti ve böyle bir program düzenlendikleri için Türkiye Yazarlar Birliğine teşekkür etti. İstiklal Marşı'nın yazıldığı dönemle ilgili bilgi veren Caner Arabacı, Mehmet Akif'e İstiklal Marşını yazması için 5 Şubat'ta müracaat edildiğini ve 17 Şubat'ta bitirildiğini kaydetti. 12 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı'nın TBMM'de kabul edildiğini anımsatan Arabacı, "TBMM'deki görüşmelerde İstiklal Marşı o kadar kolay kabul edilmedi. Marş üzerine 12 tane konuşma yapılırken, Tunalı Hilmi, Besim Atalay gibi vekiller, ısmarlama marş diye itirazda bulundular. Ancak, ezici bir çoğunlukla kabul edilince, hep birlikte ayakta dinlediler" dedi.
MİLLİ MÜCADELENİN ŞİİRİ
Milli mücadelenin manifestosunun, Kastamonu'daki Nasrullah Camii'nde yapılan konuşma olduğunu kaydeden Caner Arabacı, Mehmet Akif'in o konuşmasında kendi kültürel değerlerine göndermeler yaptığını kaydetti. Arabacı, "Milli mücadelenin şiir diliyle yazılmış manifestosu ise İstiklal Marşıdır" diye konuştu. İstiklal Marşının kabulünden sonra beste yarışması açıldığını, yarışmaya 24 tane beste gönderildiğini aktaran Caner Arabacı, "Mehmet Akif, sporcu, veteriner, şair, yazar olduğu kadar aynı zamanda da bir müzisyendir. Milli Şairimiz, İstiklal Marşı'nı bir beste ile yazdığı da iddia edilir. Ancak bu iddia şimdiye kadar ispatlanamamıştır. 1924 ile 1930 yılları asasında Ali Rifat Çağatay'ın bestesi Milli Marşın bestesi kabul edildi. Bu beste Acemi Aşiyan makamındaydı" diye konuştu.
BESTEYE DAİR ELEŞTİRİLER
1930'dan sonra bu bestenin iptal edildiğini Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün bestesinin kabul edildiğini kaydeden Caner Arabacı, "Zeki Üngör'ün günümüze kadar gelen bestesi maalesef yerli değildir. Batı musikisinden adaptedir. Milletler milli musikisi ile temsil edilirler. Marşlar, diller, müzikler milletlerin sembolüdürler. Maalesef kültürel yozlaşma İstiklal Marşı üzerinden yapılmıştır. Milletin ana metni olan bir şiirin batı musikisiyle bestelenmesi üzüntü vericidir" ifadesini kullandı. İstiklal Marşı yeniden bestelendikten sonra plaklara çekilirken, plağın bir kısmının boş kaldığını belirten Arabacı, "Bu boş kalan kısmının farklı bir müzik ile doldurulması istenmiş, ancak buna Zeki Üngör karşı çıkmıştır. Üngör, 'plakın dolması için biz biraz yavaş söyleyelim. Daha sonra hızlı söylenilsin' teklifinde bulunmuş, bu telifte kabul edilmiştir. Ancak diğer illere dağıtılan kopyasında yavaş söylendiği için cenaze marşı gibi bir marş ortaya çıkmıştır" ifadesini kullandı. Mevcut bestenin bizim gırtlak yapımıza uygun olmadığına dikkatleri çeken Yrd. Doç. Dr. Caner Arabacı, "Zaten sözlerin cümle grupları ile müziğin cümle gruplarının birbirine uyuşmaması olarak tarif edilen prazodiye dünyada en büyük örnek olarak İstiklal Marşı gösterilir" ifadesini kullandı. Arabacı, Marşın, bizim gırtlak yapısına uygun olarak yeniden bestelenmesi gerektiğini de dile getirdi.
LİDERE ÖVGÜ YOK!
Konuşmasında bir başka konuya da dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Caner Arabacı, 1925 yılından sonra İstiklal Marşı'nın yeniden yazılması için girişimlerde bulunulduğu hatta bazı gazetelerde bu konuda ilanlar çıktığını ifade eden Arabacı, "Çünkü İstiklal Marşı'nın içinde lidere övgü yoktur. Aynı zamanda batı medeniyetini ile ilgili hoş olmayan cümleler vardır. Mesela marşın içinde "Tek dişi kalmış canavar" cümlesi yer alır. Bunun için değişmesi gerektiğini söyleyenler çıkmıştır" ifadesini kullandı. İstiklal Marşı'nın Türk milletini birliğinin bütünlüğünün sembolü olduğuna işaret eden Yrd. Doç. Dr. Caner Arabacı, "İstiklal Marşı milli mutabakat metnidir. Anayasamızda korunmuştur. Ancak gönül iklimimizde de korunmamız gerekiyor" ifadesini kullandı.
AKİF'İN RUH ASALETİ
Konuşmasında Mehmet Akif'e de değinen Caner Arabacı, Milli Şairin, milletvekilliğinden sonra 11 yıl boyunca emekli maaşı alamadığını, peşine hafiyeler takıldığı için Mısır'a gittiğini belirtti. Mısır'da yaşarken, Türkiye Cumhuriyeti devleti veya onu yönetenler aleyhine Mehmet Akif'in tek kelime konuşmadığına da dikkatleri çeken Caner Arabacı, "Aslında bu bir ruh asaletidir. Vatanı milletini hasbi olarak sevmek işte buna denir" dedi.