İslamcı kesimin en büyük eksikliği örgütlü yazar yetişememesi ve sivil toplum örgütlerinin de örgütlü yazar projelerinin olmamasıdır.
Tütkiye'deki örgütlü yazar profilinde olan yazarlar Alman, Amerikan, İngiliz, Yahudi vakıflar üzerinden finanse ediliyor.
Bizde insana yatırım yardım, barınma ya da burs şeklinde işliyor.
Fethi Gemuhluoğlu'nun seçici insan tespitleri bile aksiyondan insanı koparan, akademi ve siyasete taşıyan, kişiyi birikimle avutan bir hikayedir.
Siyasette yer alanlar da, edebiyatta nam salanlar da, akademide bilim çıtasını yükseltenler de, seçkin bir iğretiliğin sırıtan sınıfını oluşturmuş, danışılan insan olsalar dahi yapılar üzerinde sürekli proje uygulayıcısı olamadıkları gibi kolay vaz geçilen insan olmaktan da kendilerini kurtaramamıştır.
Kaldı ki, o kadar abartılacak bir durum da söz konusu değildir, sıradan bir cemaatin burs verdiği, barındırdığı öğrenci sayısı çok daha fazladır.
Meşru zeminde meşhur olanları, meşhur olmaya aday olanları bandırmanın bir hesabı olsa da yazı dışında kendi meşru zeminlerini oluşturamayan, birilerinin gölgesi altında yaşayan, kendilerine duyulan saygıya fit olan bir yaşam şekli kabülleri olmuştur.
FETÖ'nün firari sanıklarının ya da Sedat Peker gibi kişilerin hazırlanmış, servis edilmiş metinler üzerinden oynadıkları veya rol kestikleri sunumların arkasında finanse edilmiş nitelikli, provakatif dili toplumların seviyesine göre işleyebilen bir ekip vardır.
Soner Yalçın'ın birçok alanda kalem oynatabilmesinin sebebi de böyle bir ekibin varlığındandır. Tarih alanında hazırlanan metni kendi üslubuna, derin devlet bilgilerini içeren metni kendi üslubuna çevirerek yayınladığı gibi bilimsel bir konuda bile o konunun tarihçesi hatırlatılır, akademik çalışması olan, onlarca kitabı olan bir profesöre dahi ders veren, aşağılayan dolu dolu yazılar yayınlanır. Bunların hepsi bir ekibin Soner Yalçın'ın isminin altındaki birikimin ürünüdür.
Bizim kesimde fıkra yazarlığı yapan, politik ve polemik yazıları yazan insanlar bazen yardım alsa da silahlarının temizliğini yapan, şarjöre kurşunları dizen bir ekipten mahrumdur. Bunca zamandır kurşun askerlerin cepheyi terketmemesi de takdire şayandır.
Vakıflarımızın, derneklerimizin, devleti yönetme kabiliyetine sahip olan insanlarımızın maalesef yazar, aydın projesi yok.
Atölyeler kuruluyor, çalıştaylar yapılıyor, herkes kendi birikimini sunma derdinde, kendisinden sonra dertlendiğini gelenek hâline getirecek endişeler taşınsa da kafanın dışına taşınan eylemler yok.
En büyük yatırım insanadır.
Davaları büyütecek olan da fikri ve ahlâkı büyük insanlardır.
Yazarlar Birliği'ne büyük bir görev düşüyor. Kitapları ödüllendirmek kadar yazarların kendilerini ödüllendirecek birikim havuzları üzerine projeler geliştirilmelidir.
Adı Yazarlar Birliği diye bu görevi sadece onlar değil, gelecekle ilgili iddiası olan, sorumluluk üstlenen bütün yapılar vazifesini yerine getirmelidir.