2020 yılı kültür faaliyetlerine ilişkin Yenigün’e özel açıklamalar yapan TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, “Şehre söyleyecek sözümüz var diyerek çıktığımız bu yolda, hem sözümüzü söyleyeceğiz, hem de verdiğimiz sözü yerine getireceğiz” dedi
20 yıl önce TYB Konya Şube Başkanı olarak görev yapan 2001-2010 yılları arasında bu görevi başarıyla sürdüren, aradan geçen 10 yılın ardından yeniden TYB Konya Şube Başkanı seçilen Ahmet Köseoğlu, TYB Konya şubesi, TYB’nin sunduğu kültür hizmetleri ve 2020 yılı içerisinde yapılacak olan faaliyetleri anlattı. Başkan Ahmet Köseoğlu, TYB Konya Şubesi olarak 2020 takvimini ‘Şehre söyleyecek sözümüz var’ sloganıyla oluşturduklarını ve yapacakları tüm faaliyetlerin şehrin kültür havuzuna su damlaları akıtmak olduğunu söyledi.
Sayın Başkan, TYB Konya Şubesi kültür hayatının neresinde duruyor, önümüzdeki dönemde ne gibi faaliyetler planlanıyor? TYB, bir yetişkin eğitim yeri. Formel eğitim yaptığımız ilk ve orta dereceli okulların ardından üniversiteleri okuyoruz. Ama informel dediğimiz, daha çok gönüllülüğe ve ihtiyaca binaen yapılan işler var. Dolayısıyla TYB yetişkin insanların ilgi alanlarına göre gidip gelebileceği bir enstitü hüviyeti görüyor. Yazarlar Birliği, kültür, sanat, edebiyat, felsefe, sosyoloji, tarih, sanatın tiyatro ve sinema gibi alanlarda yaptığı faaliyetlerle de bir anlamda hayat boyu insanın öğrenme ihtiyacının cevap bulduğu bir odak noktası haline geliyor. İnsan hayat boyunca öğrenmek zorunda. İnsan her gün bir adım öteye gitmeli, yeni bir şeyler öğrenmeli. Yazarlar Birliği’nin görevi de burada başlıyor. Formel eğitimi bitirmiş, işini gücünü eline almış ve sonrasında şu alanda bir eğitim almadım, bu alanda bir okuma yapmadım gibi düşüncelerle insanlar yeni arayışlar içerisine girebiliyor. Burada zihni yapıyı ikmal etmek, yeni şeyler ortaya koymak, bildiğiniz şeylerin doğruluğunu sorgulamak için düşünen insanlar için Yazarlar Birliği bir fırsat. Bu fırsatı değerlendirmek için insanlar buraya geldiklerinde şunu görüyorlar, bir konuyu dinlediklerinde 10 kitabı okusalar, belki bu kadar konsantre bilgi alamayacaklarını anlıyorlar. TYB Konya Şubesi geçmişten bu yana bir takvim dahilinde programlarını organize ediyor.
Bu yılın program çetelesinde neler var? Bu yıl 42 program yapıyoruz TYB Konya Şubesi olarak. Her hafta cumartesi günleri TYB Konya Şubesi’nde yapıyoruz programlarımızı. Bir insan 4 yıl üst üste 42 program dinlese, inanın bir sosyal bilimler ya da edebiyat fakültesi mezunu ile aynı kefeye konulabilir. Ve bir üniversite diploması alsa yeridir. Bu 42 programı belirlerken o zaman belli kaygılar da taşıdınız. Neye göre belirlediniz programlarınızı? Tabi bunun içerisinde edebi bir kaygı var ama sadece bununla sınırlı değil. Bir kere biz programlarımızı Konya’da yapıyoruz. Dolayısıyla Konya’nın tarihi müktesebatına ve Türkiye’nin tarihi müktesebatına bakıyoruz.
Türkiye’nin tarihindeki düşünce hayatına bakıyoruz. Günümüzün Konya’sına ve Türkiye’sine bakıyoruz. Edebiyat ağırlıklı olsa da muhakkak ki tarih, düşünce, İslam Felsefesi programlarımız oluyor. Bin yıl önce İbn-i Arabi, İbn-i Sina, Mevlana, Farabi ve bunların çağdaşlarının yuvarlak yıldönümlerine denk gelen haftalarda da bu ve benzeri isimlere yer veriyoruz. Bize dün söyledikleri şeyler bugün bile ışık tutuyor. Biliyorsunuz İbn-i Sina’ya ikinci Aristo diyorlar, Aristo’nun oğlu diyorlar. Farabi’ye Muallim-i Sani diyorlar. Bunların her ikisi de felsefe ve düşünce alanında önemli insanlar. Zannedildiği gibi sadece tıbbi yönleriyle öne çıkmış isimler değildirler. Endülüs’ten çıkıp Anadolu’da düşüncelerinin bir kısmını burada ilan etmişler, burada yeni bir iklim oluşturmuşlar.
Bu yıl yapılacak olan etkinlikler için ‘Şehre söyleyecek sözümüz var’ sloganı geliştirmişsiniz. Bu anahtar kelime hangi kapıları açacak? Binli yıllarda batıya da doğuya da söyleyecek sözü olanlar bizim ecdadımızdı. Biz şehre sözümüz var sloganıyla çıktık bu sene. Bin yıl önce nasıl söyleyecek sözümüz var idiyse, bugün de söyleyecek sözümüz var. Bu yıl etkinliklerinizi TYB Konya Şubesi’nin 2020 programları içerisinde ismi geçen insanlar ‘Bu şehre söyleyecek sözümüz var’ sloganı altında düzenlenecek programlarda sözlerini söyleyecekler. Bir de ekip olarak bizim söyleyecek sözümüz var. Bu şehrin kültürüne, sanatına, edebiyat iklimine ne kadar katkıda bulunabilirsek kârdır diyoruz.
Peki söylenenler sadece sözde mi kalacak? Yazıya dökülecek mi? Aslında ‘söz uçar yazı kalır’ denir ama ben ‘Söz uçmaz yazı kalır’ diyorum. Söylediğiniz her bir sözün hem halk nezdinde hem de halk nezdinde bir karşılığı vardır. Yeter ki sözünüz, söz olsun. Sözünüz söz olursa uçmaz. Ama onu yazılı bir yerde göremeyebilirsiniz. İkincisi zaten fiziksel olarak da konuşulan hiçbir şeyin uçmayacağı söyleniyor. Belki ileride konuşulanlar tekrar söylenecek. Peygamber Efendimiz’in sözüne dahi ulaşılabileceği söyleniyor. Allah bilinmeyi murat ediyor. İlmi ne kadar geliştirir ve yüceltirsek, Allah’a o kadar yaklaşırız ve O’nun büyüklüğünü o kadar çok hissederiz. Dolayısıyla belki ilim o günlere de gelir. Söz de bir tohumdur, bir gün bir yerde yeşerir. Diğer yandan bütün programlarımızı kayıt altına alıyoruz. Video kaydına aldığımız programlarımızı mahalli bir televizyon kanalında yayınlıyoruz. Bunları deşifre edip kitap haline getireceğiz.
Sayın Başkan, sürekli okumamaktan öykünürüz. Belki de okuma anlamında biraz özrümüz var. Okuma yahut dinleme noktasında TYB Konya Şubesi’ne ilgi nasıl? Biz bir sohbet kültüründen geliyoruz. Otobüse, tramvaya dahi binseniz, bir yolculuğa çıksanız, otobüste yanınıza oturan bir kişi bildiği hikmetli bir şeyi size anlatmak ister. Biz buna şifahi kültür diyoruz. Biz şifahi bir kültürden geliyoruz. Dede Korkut hikayelerine bakın, masal anlatmış ama bugüne kadar gelmiş. Cami önlerine baktığımız zaman da insanlar birbirilerine kıssalar anlatırlar. Bizim çocukluğumuza gittiğimiz zaman ise, Hz. Ali cenkleri, Efendimiz’in savaşları, Siyer-i Nebi’yi, Battal Gazi hikayelerini biz kitaplardan önce dinleyerek öğrendik. Dolayısıyla sohbet kültürümüz var. Okumanın zayıflığından ziyade doğru okumayı konuşmalıyız. Güzel, doğru ve hakkı konuşanları dinle, bu da bir nevi okuma sayılır. Sadece biz okumuyoruz, okumamaktan dolayı gerideyiz diye bir ye’se düşmeye ya da kendimizi hafife almaya gerek yok. İşin bir de şöyle boyutu var. Japonlar çok okuyor ama senden daha bilgili değil. Tabir yerindeyse bizim az okumamız, onların çok okumasından daha kıymetli. Çünkü bizde şifahi kültür var. Uzakdoğu ya da Avrupa’ya baktığımız zaman onlarda bizde olan kültür yok. Dolayısıyla öğrenmek istedikleri her şeyi yazılı bir kaynaktan okumak zorundalar. Bugün bir yemek yapacakları zaman dahi yazılı belgelere dayanmak zorunda kalıyorlar. Bizde ise anne baba nasihati var ki bu bile büyük bir okumadır bilenler için. Farkında olmadan okuduğumuz bir çok alan var bizde. Tabi diğer yandan insanların meşgaleleri de bazen okumalarına ya da daha çok okumalarına engel olabiliyor. Sizin de sohbetimizin başında belirttiğiniz üzere Konya’ya bir marka olarak KOMEK’in kazandırılmasında şahsımın da emekleri çok oldu. 8 yıl yoğun tempo ile çalıştığımız o dönemde belki toplamda okuduğum kitap sayısı 20’yi geçmemiştir. Ama şimdi haftada bir kitap bitiriyorum. Dolayısıyla bunlar da dönem dönemdir. Koşabilirken koşmalı, okuyabilirken okumalı, yazabiliyorken yazmalı, gezebilirken gezmeli insanlar. Hayatı her anlamda kaçırmamak lazım. Tüm bu sözlerimizden hareketle okumanın göreceli bir kavram olduğunu unutmamalıyız. Tarihin hiçbir döneminde kültür, sanat, ilim, düşünce gibi konuları toplumun tamamını kapsadığı görülmemiştir. Toplumun bir bölümü bununla ilgilenir. Dolu bilgiyle çıkan insanlar toplumların yönlerini belirler. Bugün hala Fuzuli’yi, Nabi’yi okuyor, onlardan örnekler veriyoruz. Padişahların şair olanları ile daha çok ilgileniyoruz. Hiçbir görev hayatta tek başına değildir. Yani mühendisi de hukukçusu da tarihten, kültürden, sanattan, estetikten, ecdattan, mahalleden, çevreden haberdar olmak zorundadır. Dolayısıyla TYB Konya Şubesi böyle insanların sayısını artırmak istiyor. Bizim şehre sözümüz herkesi kapsayamayacağı için bu söz ilgililerinedir. ‘Bu söz banadır’ diyenleredir. TYB Konya Şubesi her cumartesi saat 14:00’te şehrin ruhuna güzel şeyler üflemek üzere buluşuyor. Hem tarihe kaydolsun, hem oraya gelenlerin zihnine kaydolsun, hem de bu şehrin iyilik havuzuna birkaç damla su atılabilmiş olsun.
Tabi cumartesi programları üzerinden konuştuk hep ama TYB Konya Şubesi’nin başkaca faaliyetlerini de merak ediyoruz Sayın Başkan. Bir kere yapılan konferans, panel ve sempozyumların becerebilirsek inşallah kitaplaştırılmasını sağlayacağız. Yanı sıra bir yazarlık atölyesi açacağız. Bu çok kısa bir süre içerisinde tamamlanmış olacak. Daha çok genç kardeşlerimizle çalışacağız. Bir miktar altyapısı ve donanımı olan gençlerimizi mülakatla buraya alacağız. Birinci kademesi 1 yıl 2 dönem, ikinci kademesi 2 yıl 4 dönem olmak üzere tarih okumalarından edebi yazım sanatlarına, nelerin okunacağına kadar bunlar üzerinde çalışacağız. İkinci yapacağımız iş, yakın çevremizdeki tarihi şehirlere ‘Yazacak çok şeyimiz var’ gezilerine devam edeceğiz. Bu 42 programın dışında daha dar kapsamlı Perşembe sohbetlerimiz olacak. Tamamen sohbet kültürüne yönelik bir program olacak. Daha spesifik, daha noktasal bir çalışma olacak. Bunun dışında TYB içinde devam eden Selçuklu Tarih Okumaları’mız var. Selçuklu tarihi yazılarını okunması, mezar taşlarının okunması gibi hususlarda okumalarımız devam ediyor. Yanı sıra Farsça bir dönemler emperyal bir dildi. Buradan hareketle Farsça dil okumalarını kapsayan derslerimiz var. Yanısıra küçük bir grubumuz var. İlahiyat Fakültesi’nden öğrenci kızlarımız Abidin Paşa’nın Mesnevi’sini, yani Osmanlıca Mesnevi’yi okuyorlar. Abidin Paşa Mesnevi’yi Farsça’dan Osmanlıca’ya şerh etmiş. Kızlarımız bunu okuyorlar. Ayrıca yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin kütüphanemizde ve bizim dersliklerimizde çalışmaları var. Yine Prof. Dr. Sami Güçlü Bey’in başında bulunduğu Anadolu Mektebi’yle de ortak çalışmalarımız var. Sıradışı gelişmeler ya da şehre anlık bir misafir geldiğinde de onlara yönelik takvim dışı programlarımız olacak. Takvimimize de baktığımız zaman bu yıl gazetenizin de iyi bir Ramazan çalışması olduğunu biliyorum. Bu yıl takvimimizde yuvarlak yıl dönümlerine çok dikkat ettik. Yukarıda bahsettiğimiz husus buydu. Bu yıl her yıl yaptığımız gibi Karatay Belediyesi ile işbirliği halinde Mevlana Şiir Şöleni’ni gerçekleştireceğiz. Konya Büyükşehir Belediyesi, Meram, Selçuklu ve Karatay belediyeleriyle bu yıl ilk defa ortak programlarımız olacak. Belediye başkanlarımıza da bu noktada katkılarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz. Her yıl genel olarak baktığımız zaman takvimimizde sinemadan, tiyatrodan, kısa filmden kesinlikle söz ediyoruz. Bu yıl Konyalı bir yönetmenin Altın Portakal’da 11 ödül aldığı Bozkır filmini konuşacağız. Biz TYB olarak herhangi bir kesime ait programlar yapmıyoruz. Yani bizde Sezai Karakoç da, Kemal Tahir de, Sebahattin Ali de konuşuluyor. Hepsi konuşulsun istiyoruz. Çünkü bunların konuşulabileceği yegane platform zaten Yazarlar Birliği. Konyalı Selçuk Es de önemli bir tarihçi ve araştırmacı. Bu yıl onun 40. ölüm yıldönümü. Onu analım istedik. Orhan Kemal’in oğlu gelecek, kendisi babasını anlatacak. Ramazan ayında 4 programımız olacak. Ramazan Hazırlıkları, Klasik Edebiyatımızda Ramazan, 1950 Yılından Günümüze Konya’da Ramazan, Selçuklu ve Osmanlı’da Ramazan başlıkları altında Ramazan’ın geçmişini ve güzelliklerini günümüze taşıyacağız.
Her yıl Türk dünyasından bir kardeş ülke seçiyoruz. Bu yıl Azerbaycan’ı kardeş ülke olarak belirledik. Azerbaycan’ın modern edebiyatına bakacağız. Oranın Yazarlar Birliği Başkanı 30 Mayıs’ta Konya’ya gelecek nasip olursa. Tebriz’den Konya’ya fantastik bir müzik sunuşumuz olacak. Şehri Yaşamak ve Yaşatmak üzerine konuşmalarımız olacak. Tabii ki öyküden, hikayeden, şiirden panellerimiz olacak. Tarihi şahsiyetleri sayarken Gazneli Mahmut’a değinmemiştik. Gazneli Mahmut iyi bir hükümdardı ama sağlam da bir kültür adamıydı. Onu konu edineceğiz. Hz. Mevlana zaten bizim olmazsa olmazımız, ona olan ödevimizi yerine getireceğiz. Yine Çocuk Şenliğimiz de geleneksel hale getirdiğimiz bir kültür etkinliğimiz. Cahit Zarifoğlu İlkokulu, Cahit Zarifoğlu’nun Kuşların Dilinden kitabından bir kesiti tiyatro olarak oynayacak. Ömer Seyfettin’i vefatının 100. yılında anacağız. Türk hattının dönüm noktası olan Şeyh Hamdullah’ı da vefatının 500. yılında anacağız. Bu takvimi hazırlamak için uzun bir süre çalışma yürüttük. Bu program öyle kolay hazırlanmadı. Önce isimleri belirledik, sonra alanında uzman isimleri bulduk. Onlarla kontak kurup uygun ve doğru zamanı ayarlamaya çalıştık. Uzun süren bir çabanın ürünü olarak bu çalışmayı ortaya çıkardık. Yani şehre sözümüz var, bu sözümüzü yerine getirmeye devam edeceğiz. TYB Konya Şubesi kurumsal olarak vazifesini yerine getiriyor. Ama isimlerinde kültür ya da edebiyat olmayan bazı derneklerin de kültür programları organize ettiğini görüyoruz. Bunlarla ilgili neler söylemek istersiniz? Sivil toplum kuruluşlarının kuruluş amacına ve tüzüğüne uygun olarak hareket etmesi gerektiğini bilen en önemli STK’lardan biri Türkiye Yazarlar Birliği. Yazarlar Birliği amacına uygun faaliyetler yapmak istiyor. TYB, bu şehrin ve bu ülkenin kültürüne, sanatına, tarihine, edebiyatına ilişkin konular belirliyor. Bugünün güzelliklerini de ortaya çıkarmaya çalışıyor, iyinin altını çiziyor. Kendi faaliyet alanının dışına çıkmıyor. Çünkü kuruluş tüzüğüne uygun hareket etmek gerekiyor. Çevre ile ilgili derneklerimiz çevre faaliyetlerini, sosyal yardım derneklerimiz de sosyal yardım faaliyetlerini yürütmeli. Herkes kendi alanındaki çalışmalarını sürdürmeli, vazifesini yerine getirmeli.
RÖPORTAJ: RASİM ATALAY
OKU ==> http://www.konyayenigun.com/roportaj/sehre-soyleyecek-sozumuz-var-h227485.html