M.Ali Köseoğlu, Hakimiyet Gazetesi, TYB Konya Başkan Yard.
Bazen Türkiye'de ilk kez bir şey yapmış olmak, o konuda isabet buyurmuş olmak anlamına gelmiyor. Konya Vergi Dairesi'nin, göreve geldiği günden bugüne ortaya pek çok olumlu çalışma ve uygulama koyan Başkanı Harun Kaynak da, bana kalırsa Türkiye'de ilk kez Konya'da, ihracatçı ve yüksek vergi ödeyen firmalara referans mektubu formatında İngilizce sertifika vererek yanıldı.
Harun Kaynak, "Konya Vergi Dairesi Başkanlığının Altın Mükellefi" başlığını taşıyan sertifikada İngilizce olarak, "Konya'nın 17 bin 401 Kurumlar Vergisi Mükellefi arasında .....'nin en değerli mükelleflerden biri olduğunu açıklamaktan gurur duyuyoruz. Bahsi geçen şirket aynı zamanda, yasal yükümlülükleri yönünden Konya Vergi Dairesi Başkanlığıyla en iyi ilişki içerisinde bulunan şirketlerden birisidir" yazılı olduğunu söylüyor...
Peki kime? Türkçe konuşup yazan bize...
Önce resmî dili Türkçe olan bir ülkede 'İngilizce' sertifika veriyor, sonra da bunu bizim anlayacağımız dile çeviriyor. Oysa yapılması gereken basitti. Konya Vergi Dairesi Türkçe sertifika verecek, dileyen sanayici bunu -sadece İngilizceye de değil- dilediği dile çevirtecekti.
Bunu duyduğum günlerde kendisini arayıp, yanlış yaptığını söyledim...
Bir kez de buradan izah edeyim...
"Devlet dili" veya "resmî dil" ifadeleri Doğan Büyük Türkçe Sözlük'te şu şekilde anlamlandırılıyor:
Resmî: 1- Devlet tarafından veya devlet manasına olan, 2- Devlete ait, 3- Devletçe tespit edilen usûllere uygun şekilde yapılan.
Resmî dil: Bir devletin resmî yazışmalar ve öğreti sisteminde kullanılmasını kabul ettiği dil.
TDK Güncel Türkçe sözlükte ise "Resmî dil: Bir ülkede kanunla kabul edilen dil"dir deniliyor.
Bir de Türkçenin anayasamızda nasıl yer aldığına bakalım...
Cumhuriyetin ilânından sonra hazırlanan 1924 Anayasasında Türkçenin "resmî dil" olduğu açıkça belirtiliyor. Teşkilat-ı Esasî adını alan bu anayasanın 2. Maddesi şu şekilde düzenleniyor:
"Devletin resmî dili Türkçedir".
1924 Anayasasından sonra hazırlanan anayasalarımızda Türkçe, resmî dil olarak aynı şekilde yerini alıyor ve bugün yürürlükte bulunan 1982 Anayasasının 3. Maddesi şöyle düzenleniyor:
"Türkiye devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. (...)"
Yine 1982 Anayasasının 42. Maddesi de şöyledir:
"Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası anlaşma hükümleri saklıdır."
Malum olduğu üzere Konya, Türkçenin önemli kalelerinden biridir.
Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanı bir yana, Türkçenin, Mehmet Bey'den çok önce Konya Sarayı'nda kendini kabul ettirecek güçte olduğunu öğreniyoruz. Prof. Dr. Fuat Köprülü'nün de belirttiği gibi, "Eğer Türkçe eskiden beri devlet işlerinde hiç kullanılmamış olsa, böyle bir teşebbüste bulunulması imkânsız olurdu."
Nitekim II. İzzettin Keykâvus'un (1246-1261) "Dânişmednâme"yi kendi yazıcısına Türkçe yazdırması da, Konya Sarayı'nda Türkçeye verilen önemi gösteren dikkate değer bir hareket değil midir?
Konya Vergi Dairesi'nin rekortmen vergi veren mükelleflerini özendirme gayretini anlıyorum, fakat bu gayretin bir hatayı barındırdığını söylüyorum.
Türk Dil Kurumunda Bilim Kurulu üyeliği (1983-2001) ve Yürütme Kurulu üyeliği (1995-2001)'nde de bulunmuş olan Prof. Dr. Saim Sakaoğlu'yla da bu konuyu görüştüm. Sakaoğlu, "Harici vekâletler ve bazı dış ilişkilerde bulunanlar hariç devlet kurum ve kuruluşlarının her türlü evrakı Türkçe olarak vermesi gerektiği" görüşünde olduğunu söyledi. Konya Vergi Dairesi'nin uygulamasının "Doğrudan doğruya yanlış" olduğunu belirten Sakaoğlu, Perşembe günü bir araya geleceği Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın ile de bu konuyu görüşeceğini anlattı.
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu da bu konunun hassas bir konu olduğunu beyanla, "Devlet kurum ve kuruluşları Türkçeden vazgeçerse, Türkçeyi kimle konuşup yazacağız" demişti bana... Köseoğlu da bu konudaki düşüncelerini Kaynak'ı arayarak dile getirenlerden.
Bu işte, Konya Vergi Dairesi Başkanı Harun Kaynak'ın 'iyi' bir şey yapmak isteyip 'yanlış' bir silsilenin başına kuruluyor olduğunu düşünüyorum... Yaptığı fevkalade icraatlarını takdirle karşıladığım Başkan Kaynak'ın, bu hatadan dönmesini ya da yaptığının her açıdan doğru olduğunu 'Türkçe' olarak kamuoyuna izah etmesini istemeyi bir sorumluluk olarak görüyorum...
***
Elbette bu yazıyı yarın, eline tutuşturulan İngilizce metinleri Türkçeye çevirmesi için tercüme bürolarının kapısını aşındırmaya başlarsa bu ülke evladı, bunun 'Kaynak'ının bilinmesi için yazdım...
Türkçe yazdım