TYB her hafta sizi bekliyor

Konya kültürüne büyük katkılar yapan Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi mart ayının ortalarında havaların ısınması ile beraber kültürel programlarına...

Konya kültürüne büyük katkılar yapan Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi mart ayının ortalarında havaların ısınması ile beraber kültürel programlarına başladı.Yine dolu bir takvim bizi bekliyor. İlk program, ülkemizin kaderinde değişiklikler yapan Çanakkale Savaşı haftası dolayısıyla İl Halk Kütüphanesi'nde Selçuk Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Doktor Mustafa Arıkan hocanın Çanakkale Mektupları adlı bir sunumuydu.

Dinleyicileri zaman zaman düşündüren ve daha çok hüzne boğan bilhassa gençlerimizin büyük katılım gösterdiği bir etkinlik olduğunu söylemeden edemeyiz.

Bizlerin yaşamının birer parçası kabul edilen mektupların önemi çok fazladır.Mektuplar deyince şöyle geçmişe doğru bir yolculuk yapıveriyorum. Bu mektupların içeriği bir başkaydı ve hepsi başka anlamlar taşıyordu. Bu mektuplar ne İstanbul'dan ne Ankara İzmir gibi büyük şehirlerden yada ana babaya ya da eşe yavukluya yazılan mektuplar gibi iyilikten güzellikten haber veren mektuplardan değildi.

Bu mektuplarda Allah Allah diyerek ölüme koşan ama bu durumundan hiç korku ve nedamet duymayan canların vatan müdafasındaki ahvalini ana babasını yavuklusunu üç günlük evli iken bırakarak vatan müdafası için vedalaşıp cepheye bırakıp gidengençlerin yazdığı mektuplardı.

İşte Mustafa Hoca bu mektuplardan örnekler sunuyor, dinleyenleri 100 yıl geçmişe götürüyor bizleri hüzünlendiriyordu. Şehit olan Davut oğlu Osman adlı bir şehidin eşyaları arasında bulunan cüzdanındaki kısa notta köydeki bıraktığı ufak kardeşine ve hemşiresine yazılanları okuyor ve "Biraderim, bizler Devleti Osmaniye'nin ve hilafetin devamını sağlamak için yurdumuza göz diken kahpe düşman ile savaşıyoruz. Şayet benim şahadet haberimi alırda bu notlarım elinize geçerse bunları dikkatle oku ve düşmanlardan intikamımızı al. Asla bu uğurda savaşmaktan yılma. Ölümden korkma deyip yine hemşiresine hitaben 'hemşirem şayet benim şehit haberimi alırsanız yetiştireceğin yiğit evlatlarını tembihle onlarda bu devlet ve din adına o düşmanlarla savaşsınlar" diyormuş.

Genelde bu Çanakkale cephesinden gelen mektuplarda sanki vukua gelecek kaderi tecelliyi bildikleri için içeriklerinde önemle Allah için savaşmaktan ya şehit ya gazi olmaktan bahis

vardır. Asla geleceğe dönük bir hesap yoktur mektuplarda.

Ayağından kan akmakta olan bir nefere komutanı "ayağından kan akıyor otur da bir yerde yaranı tımar ettir" deyince o nefer komutanına dönüp'aksın kanım komutanım aksın o kan ki balkanlardaki kara lekeyi belki o kan siler diye düşünürüm' deyip yaralı ayağına aldırmadan yürümüş gitmiş.

Mustafa Arıkan hocanın anlattığı birçok mektuptan notlarım var, ama hepsi köşeme sığmıyor. Ancak bir mektuptan söz etti ki yazıdaki şiveden Konyalı olduğu tahmin edilen bir esirin mektubuydu. Adının İsmail olduğu belirtilen esirin babasına yazdığı mektupta biraderi ile birlikte savaşırken esir düştüklerini ancak kamplara giderken kardeşi ile ayrı düştüklerinden bahisle halinden şikayet etmeyip Rabbine hamd ediyor ve tek üzüntüsünün esir olduğu için düşmanla savaşamadığını anlatıp köyündeki yediden yetmişe herkese selam edip helallik dilediğini anlatıp mektubuna son vermiş.

Mustafa hoca bunca harpler sonucunda bugün ülke sınırlarımız dışında kalmış olan ülkelerdeki şehit mezar taşlarından da başlıklar sunarak bizleri hüzne boğuyordu. Çanakkale'nin ortasından ırmak akan düz bir ovasında bir armut ağacı dibinde hayale dalmış o esen rüzgarın tesri ile kımıldayan ekinlerin ve çam ağaçlarının anacığından selam ve mektup getirdiğinin haber verişini edebiyatla birleştirip anlatan bir subayın mektubuna yer verdikten sonra düşman asker çıkarsa da bir düğün yapsak diye haykıran ve savaşı düğün sayan bu örnekten sonra Türk kadının, anasının, kızının, özetle cephe gerisindeki insanımızın temizliğini, samimiliğini, kahramanlığını, alicenaplığını, fedakarlığını, yüceliğini çok başarılı bir şekilde ifade eden Akşehirli Hasan Çavuş'a anası tarafından yazılan duygusal bir şiirle yazımızı yani gözyaşlarımızı sonlandıralım. Bu şiir manastırlı Hasip diye bir zata aitmiş.

Oğlum Hasan! Üç aydır ki mektubunu almadım,

Gece gündüz hayır duamızdan geri kalmadım.

Sen onbaşı olmuş idin Akşehir den giderken

Çavuş oldum diye yazdın tabur cenge giderken

Zafer için her cengine yedi hatim adadım

Allah korusun,ocağımda sensin kolum kanadım

Yaradanım sana nasip eder ise şahadet,

Odur kulluk Hakk'a, vatan millet için ne devlet

İmam dedi oralarda ulu, şanlı cenk olmuş,,

Düşmanların siperleri baştanbaşa leş dolmuş,

Derelerden tepelerden seller gibi kan akmış

Korkak düşman geri kaçmış, toplarını bırakmış,

Sen o kanlı derelerden topladığın sümbülü,

Yolla taksın yavukluna, ziynet bulsun kâkülü

Geçen gece ben o cengin rüyasını görmüştüm

Sevincimden ağlayarak hayır diye yormuştum

Pilevne'de yatan şehit baban eve gelmişti

Hasan gazi oldu "diye bana müjde vermişti,

Sonra gördüm sağ elinde yükselmişti bir bayrak

Din hasmının kalesine dikilmişti o sancak

Sen düşünme millet bize gözü gibi bakıyor

Bolluk şükür zad zahire her taraftan akıyor.(Aslında yokluk içindeler)

Eğer "köyde ölen kalan var mı? " diye sorarsan,

Konu komşu eşi dostu hatırlayıp sorarsan:

Muhtargilin Ahmet şehid olmuş, haber geldi dün,

Şenlik oldu, mevlit oldu düğün oldu bütün gün

Köy hep giyindi kuşandı namazgâha gittiler,

O şehidin Rahmetullah duasını ettiler

Yeri belli olmak için mezarını kazdılar,

Bir taş dikip " Ahmet şehid oldu yazdılar

Kurban kesip hatmi-i şerif indirildi hep ona

Gönderildi onun gökte yatan şanlı ruhuna.

Sen bilirsin yavuklusu kumral saçlı Emine

Bir al bayrak asmış idi o gün kendi evine.

O güzel kız yeşil örtü örtmüş idi başına

Bir kurumla oturmuştu köyün dibek taşına

Hıçkırmadı, ağlamadı, sandım onu bir melek:

Onun erlik ocağını söndürmüştü kör felek,

Sürme çekmiş kına ile süslemişti elini

Olmuş idi tel duvaklı nurlu şehit gelini

Dedi:"Ahmed, beni artık ahirette beklesin:

Ben onunum, utanmasın beni Hak'tan istesin.

Kaderim bu, şehid olmuş benim şanlı yiğidim,

Kız kalırım varmam ere, ben de canlı şehidim...

Kaynak;MemleketGazetesi

Haberler Haberleri

Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni Taşkent'te yapılacak
TYB Konya'da Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp Anıldı - Felsefeyi Sosyolojiyle Yenilemek
Vefatının 30. yılında Tarık Buğra
Konyalı On’lar Perşembe Sohbetlerinde Nail Bülbül Konuştu
Konyalı On’lar Perşembe Sohbetlerinde Kâmil Uğurlu Konuştu