Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi ile Konya Büyükşehir Belediyesinin birlikte düzenlediği 2018 yılı bilimsel ve kültürel etkinlikleri çerçevesinde Kılıçarslan Konferans Salonu’nda 27 Ekim 2018 Cumartesi günü yapılan toplantıda Vefatının 60. Yılında Yahya Kemal Beyatlı ele alındı.
Karatay Dr. Ali Rıza Bahadır Kız Anadolu İHL Edebiyat Öğretmeni Hasan Özücan “Yahya Kemal Türk milletinin inandığı Allah’a veTürk milletinin inandığı peygambere inanmaktadır. Paris’te dinsizlik cenderesinde yuvarlanırken annesinin sözleri aklından çıkmaz. Onu imansızlıktan kurtaran ve kendi Tanrı’sına bağlayan yine Türk milleti olmuştur. Çünkü bu kadar büyük bir milletin inandığı Allah’a ve dine inanmamak iz’ansızlık olurdu.” dedi.
EDEBİYATIMIZIN ÜÇ SAÇAYAĞI
Hasan Özücan, Türk edebiyatının üç önemli yazarı Yahya Kemal’in Üsküp, Ahmet Haşim’in Bağdat, Yakup Kadri’nin Kahire doğumlu olduğunu belirterek “ Yahya Kemal; ne Tevfik Fikret kadar İsyankâr ve hassas ne Mehmet Akif kadar Allah yolunda kararlı ne Nazım Hikmet gibi fikri ve düşüncesi yüzünden hapishanelerde yatmış ne Necip Fazıl gibi kabına sığmayarak fırtınalı bir ruha ve düşünce ıstırabına sahip birisidir. Yahya Kemal sakin, soğukkanlı ve ihtiyatlıdır. Bir fikri savunurken bile başka fikirlere aşırı saldırganlık göstermez, ılımlı yaklaşır. Tenkit edilmemek için tenkit etmez.” dedi.
ANNE ÖZLEMİ
Özücan Yahya Kemal’in hayatı hakkında bilgi verdikten sonra annesinin hayatındaki rolü üzerinde durdu: ʺAnnem Üsküpʹü bütün kalbiyle seviyordu. Orada ölmek, orada, Îsâ Bey mezarlığında, babası Dilâver Beyʹin yanında gömülmek istiyordu. Üsküp onun nazarında tam bir Müslüman şehriydi. Selânik ise, çok farklı din mensuplarıyla karışmış bir diyar idi. Oraya gitmekten teşeʹüm ediyordu. Üsküpʹten ayrılışımız feci oldu. Selânik trenine gözyaşları içinde bindik. Selânikʹe gidileceği sırada babası annesine ait çeyizlik eşyayı tellallar çarşısına gönderip sattığında gururu incinen annesi kahırdan yataklara düşmüştür. Eğlenceye ve alkole düşkün olan İbrahim NâciBeyʹin tüm eksikliklerini kapatmak ve aileye nizam vermek görevini Nâkiye Hanım üstlenir. Ancak aşırı derecede hassas ve ruhen hastalıklı denecek kadar duygusal bir kadın olduğu için söz konusu süreçte yaşadığı üzüntüler sebebiyle vereme yakalanır ve sağlık durumu gittikçe kötüleşir. Son günlerini Üsküpʹte geçiren ve 1897 yılının Eylül ayında bu şehirde ölen Nâkiye Hanım, ardında yalnızlığın acısıyla kıvranan bir evlat bırakır.” Annesinin peygamberimiz ve Balkan Fatihi Murat’ı unutmamasını istemesi hayatının ileriki dönemlerinde kendisine rehber olacaktır.
KÖKÜ MÂZİDE ÂTİYİM
Yahya Kemal’in hayatının her döneminde doğduğu yerlere büyük özlem duyduğunu belirten Özücan “Açık Deniz” şiirini okuduktan sonra Nev-Yunanilik düşüncesini ortaya atan Yahya Kemal “Bütün Avrupa’yı anlamak için ancak Yunanlılardan başlamak lazımdı. Biz coğrafyaca, kısmen de medeniyetçe Yunanlıların varisiyiz. Bu verasete din mani olmuştur. Bu hal, 1850-1860 senelerine kadar sürmüştür. Biz o tarihlerden bu yana, hep Fransızlara tabi olmuşuz. Bütün Fransızların ve onlarla beraber Avrupalıların menbaı olan Yunanlılara dönmeliyiz ki tam mânâsıyla bir edebiyatımız olabilsin. Binaenaleyh şiir ve fikir telakkimizi değiştirmek, onların telakkisini almak lazımdır.”görüşünü savunuyor. 9 yıl kaldığı Paris’te AlberSorel’in derslerinden etkilenerek milli kimliğe bürünür. Nedim’in Sadabad’ı Yahya Kemal’de artık Boğaz olacaktır.Ziyâ Gökalp’in Harabisin harabati değilsin,/ Gözün mazidedir âti değildin. Sözüne, Yahyâ Kemal de Ne harâbî ne harabatiyim,/ Kökü mazide olan âtiyim şeklinde cevap verir.
MİLLÎ TİMSAL
İstanbul’da yayınlanan gazete ve dergilerde yazdığı 88 makalesi, sonradan Eğil Dağlar adlı kitabında Yahya Kemal, Millî Mücadeleyi heyecanla destekleyen bu makalelerinde, Atatürk’ten her fırsatta “Millî Timsal” olarak bahsettiğini, Yahya Kemal, 1937 yılında Atatürk’ün sofrasında 7 defa bulunduğunu. Hatay konusu üzerinde görüşlerini bildirdiğini söyledikten sonra konuşmacı Akıncılar şiirini okudu. Yahya Kemal şairlerden Faruk Nafiz’i, devlet adamlarından Yavuz Sultan Selim’i örnek alırken şairin hece ölçüsüyle yazdığı “Ok” şiiri önemi üzerinde durdu. Urfa, Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul milletvekilliklerinde bulunan Yahya Kemal Pakistan, Polonya, İspanya ve Portekiz’de elçilik görevlerinde bulunmuştur. Varşova ve Madrid’de yazdığı Kar Musikileri ve Endülüs’te Raks şiirleri ele alındı.
Şiirle ilgili soruya Yahya Kemal “Şiirden tabiî çok haz duydum. Bu haz ömrümü doldurdu. Fakat faide görmedim, bilâkis zarar gördüm. Bir daha doğmam mümkün olsa önce Kâzım Şinasi'ye danışmadan ve onun nasihatlerini almadan yeryüzüne bir adım atmam. Eğer şiir mukadderatıma karışmasaydı çok isabet olurdu. Yalnız bunu da söyleyeyim ki bir insanın hayatında şiiri anlamaması büyük bir noksandır; çünkü hazların en derini ve en güzelidir. Akıllı olanlar yalnız anlamakla iktifa etmelidirler. Şiiri anlamak ve söylememek, yani adını şair çıkarmamak, eğer mümkün olursa en iyi yoldur.” şeklinde cevap verir.
BÜYÜK AŞKI CELİLE HANIM
Yakup Kadri ile Kısıklı’daki Bektaşi Tekkesinde gördüğü Celile Hanım’ın Yahya Kemal’in hayatında önemli bir yer tuttuğunu belirten Özücan Stephan Mallerme’den etkilenerek yazdığı Celile Hanım için yazdığı “Sessiz Gemi” şiirini okudu. Bahriye Mektebinden hocası olan Yahya Kemal’in ölümü üzerine Nazım Hikmet eşi Münevver’e yazdığı mektupta üzüntüsünü “Canım karıcığım. Dün gece radyoda dinledim: Yahya Kemal ölmüş. Büyük şair. Hocalarımdandı da, hem de çok şey öğrendiğim hocalardan. 73 yaşındaymış. Bir hayli zaman uyuyamadım. Yahya Kemal gençliğimdi biraz da. Büyük şair, usta. Telgraf çekeyim dedim… Kime? Ne tuhaf şey ne garip hâldeyim, Yahya Kemal'in ölümünden duyduğum acıyı, halkıma bildirmek için telgraf çekecek adresim yok.” şeklinde dile getirir. Kendi kültürünün eserlerine önem veren Yahya Kemal’den Itri ve Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirlerinin önemi vurgulandı. Yahya Kemal’in ölümünden sonra kendi el yazısıyla yazdığı eserleri Yahya Kemal Enstitüsü tarafından toplanarak eserler basılmıştır.
Edebiyatımızda en fazla karikatürü çizilen Yahya Kemal’in kendi sesinden Aziz İstanbul, Endülüste Raks ve Siste Söyleniş şiirlerinin dinletilmesinin ardından Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Güçlü tarafından Hasan Özücan’a Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin Katılım Belgesi takdim edildi.