Konuşmasına sinemanın düşünme, düşünce ve zihnî eylem olduğunu söyleyerek başlayan Abdülhamit Güler, “zamanın çok küçük bir kısmını kullanmasına rağmen, sanat filmi, zamanın en geniş anlarına hitap eder. Sanat, sadece insanı hedef alır. Kitleler, sanat için daha çok insandan başka bir şey değildir. Ve topluluk, sanat için, yine sadece insandır. Ve sinema; bir ruh halinin, hâl üzere durumundan ruh üzere konumuna değin gelişiminin aracı ve amacıdır” dedi.
Abdülhamit Güler konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Sinema için iki türlü film yapılır. Birincisi ticarî filmler, ikincisi festival filmleridir. Ticari filmler komedi, korku ve dram gibi filmlerdir ve para kazanma amaçlıdır. Festival filmleri ise sanatsal filmlerdir. Sanatsal filmler, ülkemizde çok fazla izlenmemesine rağmen yurtdışında çok izlenen, birçok ülkeye ihraç edilen ve diğer ülkelerde ülkemizle ilgili olumlu imaj bırakan filmlerdir.
Ticarî filmler izlenir, insanda hiçbir iz ve etki bırakmaz. İzlenirken biraz güldürür, biraz korkutur o kadar. İzlendikten sonra hiçbir etkisi kalmaz. Sanatsal filmler ise izlendikten sonra insanda bıraktığı etkisi nedeniyle uzun süre konuşulmaya devam edilir.
Ticarî filmlerin ülkemizde izleyici sayıları yüksektir. En kötü bir ticarî filmin bile en az 500 - 600 bin, orta derecede bir ticari filmin ise 1 milyonun üzerinde milyon izleyicisi olmaktadır. İyi bir sanatsal film ise ülkemizde ancak 20 bin hadi bilemediniz 40 – 50 bin izleyici bulabilmektedir.
Buna karşı ticari filmlerin ihracı ya hiç olmamakta veya çok az olmaktadır. Türkiye’de izleyici bulamayan bir sanatsal film ise bazen 100 ün üzerinde ülkeye ihraç edilmekte, oralarda milyonlarca izleyiciye ulaşmakta, o ülkelerin elit ve etkili kitleleri tarafından izlenmekte, ayrıca ülkemizle ilgili çok olumlu izler bırakmaktadır.”
Konuşmasında izleyicileri de eleştiren Abdülhamit Güler; bazı kişilerin kendisine değerlerimizle ilgili niçin filmlerin yapılmadığını sorduklarını, kendisinin de onlara şu film yapıldı izlediniz mi, bu film yapıldı izlediniz mi şeklindeki sorusuna hayır cevabı aldığını belirterek, yapımcılardan izlenmeyen bir film yapmalarının beklenemeyeceğini, bir film için çok büyük paralar harcandığını, bir filmin kâra geçebilmesi için izleyici sayısının 1 milyonu geçmesi gerektiğini söyledi.
Şimdiye kadar en fazla izlenen sanatsal filmlerin Fetih 1453 ve Kurtlar Vadisi olduğunu söyleyen Güler, 5-6 film haricinde diğer sanatsal filmlerin maalesef fazla izlenmediğini, ticari filmler denilen komedi ve korku filmlerinin ise milyonlarca kişi tarafından izlendiğini söyledi.
Türkiye sinemasının Hollywood sineması ile yarışamayacağını belirten Güler; “Hollywood bir film için ortalama 150 milyon dolar para harcamaktadır. Biz ise en iyi bir film için en fazla 25 milyon TL. harcayabildik” dedi.
Sinema salonlarının ülkemizde bir grubun elinde olduğunu, iyi bir film yapsanız bile bu filmin gösterilecek salon bulamayabileceğini belirten Abdülhamit Güler, sinemanın kültürel alanda çok büyük bir etkisi olduğunu, bu konuda İran’ın iyi bir konumda olduğunu, İran filmlerinin dünyada büyük etki bıraktığını ülkemizde de böyle etki bırakan filmlerin yapılmasına ve izleyicilerin de bu tür filmleri izlemeye ağırlık vermesine ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmasının sonunda Abdülhamit Güler’e, TYB Konya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten ve Eğitimci Yazar, TV programcısı Salih Sedat Ersöz tarafından Katılım Belgesi takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekilmesi ile sona erdi.