Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinde 6 Kasım Cumartesi günü saat 14:30'da 2010 yılının son etkinliği "Geleneksel Konya Evleri" adlı programla gerçekleştirildi. Programa konuşmacı olarak Selçuk Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler katıldı.
Dülgerler konuşmasına, Konya evlerinin kerpiç malzemeli, ağaç kirişli, hasır ve kamış üzerine toprak örtülü, düz damlı, toprak renkli, kübik biçimli tipik bir orta Anadolu Evi olmasının yanı sıra bir yaşam biçiminin özeti olduğunu belirterek başladı. Sanat tarihinde II. Mimarlık dönemi olarak bilinen 1940-50'li yıllar arasında farklı kentlerin evleri üzerine çalışmalar yapıldığını, bu sırada Celile Berk'in 1948 yılında Konya evleri üzerine Doçentlik tezi olarak çalıştığını belirtmiştir. Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler 1974'ten günümüze kadar çeşitli yapılar üzerinde çalıştığını ve ++-birlikte Konya evleri ile ilgili bir makaleyi Mimarlık Dergisi'nde yayımladığını belirtmiştir.
Dülgerler, Geleneksel Konya Evlerinin kerpiçten yapılmış, kübik yapılı, düz damlı evler olduğunu ancak 19. yüzyılda Konya'ya gelen Marunîlerin taştan evler yaptıklarını belirtirken hem Müslümanların yaptığı evlere hem Marunîlerin yaptığı evlere bakıldığında planın aynı olmakla birlikte malzemenin ve dış cephenin farklı olduğunu vurgulamıştır. Müslüman evleri cumbalı, Marunî evleri ise balkonludur.
Konya Meramda bağ evlerinin yapıldığını, kışın şehirde yazın bağda yaşandığını belirten Dülgerler, bağ evlerinin daha basit planlı olduğunu, Meramdaki Cimcimler Evi'nin bağ evlerine bir örnek teşkil ettiğini ve bu evin daha sonra hem yaz hem kış için kullanıldığını söylemiştir.
Yaşadığımız evleri korumanın önemine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Dülgerler, "korumak bir yaşam biçimidir, korunmayan her şey yok olmaya mahkûmdur, nasıl ki emekli olan bir insan hayatla bağını koparıyor ve çöküyorsa kullanılmayan bir evde zamanla yok olur" demektedir. Apartman hayatına geçişte bu görülmektedir. Eski evler ilk sahipleri tarafından terk edilince birinci bozulmanın, yeni gelen sahipleriyle birlikte ikinci bozulmanın gerçekleştiğini vurgular.
Dülgerler Konya evlerinin özelliklerini anlatmaya şöyle devam eder; "Konya evleri genelde L planlı ve 2 katlı olarak yapılır. Avlu hayatın geçtiği yer olduğundan buraya hayat denir. Tuvalet, yakacak damı ahır, samanlık, yemeğin pişirildiği örtme hayatta yer alır. Buzdolabının henüz kullanılmadığı zamanlarda gıdalar örtme ve evin alt katı olan izbede saklanır. Ayrıca avluda misafirler için hariciye bulunmaktadır. Yine avluda pekmez yapımı için çaraş yer almaktadır. 19. yüzyıla kadar evlerin odalarında ocak bulunurken daha sonra soba kullanılmaya başlamıştır. Evlerde pencereler genelde güneye açılır. Böylece kışın soğuk rüzgârlardan korunmuş olur. 19. yüzyılda evin içine hamam girer. Evde bulunan başoda herkesin toplandığı yemeğin yendiği yerdir. Aile halkı sadece yatacağı zaman buradan ayrılır. Avlu duvarlarıyla çevrili kısma harem, avlu içerisindeki eve de Harim denir".