TYB’nin Büyük Başarısı; Tarihin İzinde Kültür Kervanı (2)

Salih Sedat Ersöz

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen ve Kültür Bakanlığı himayesinde başarıyla gerçekleştirilen “Tarihin İzinde Konya’dan Kıbrıs’a Kültür Kervanı” programı ile ilgili yazımın ikinci bölümüne devam edelim.

Lefkoşa’da zamanımız elverdiği ölçüde önemli ve tarihi yerleri ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz yerlerle ilgili kısa bilgiler vermeye çalışacağım.

Yeşil Hat denilen yer, rumların yaşadığı bölge olan Güney Kıbrıs’la sınır olan bölge… Sınırda boydan boya tel örgüler çekilmiş. Ara bölgeden sonra Güney Bölgesi var. Güneyden Kuzeye hiçbir kısıtlama olmadan herkes geçebiliyor ama Kuzeyden Güneye geçişler sınırlı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları güneye geçemiyor ama diğer ülke vatandaşları geçebiliyor. 2005 - 2010 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı yapan Mehmet Ali Talat döneminde rum tarafına verilen listede ismi olan KKTC vatandaşları güneye geçebiliyor ancak listede ismi olmayan, o tarihten sonra vatandaşlığa geçenler veya o tarihten sonra doğanlar geçemiyor. Böylesine bir ayrımcılık yaşanıyor.

Tarihte Aziz Sofya Katedrali olarak bilinen, fetihten sonra Osmanlı veziri Lala Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen Selimiye Camiinde 15 Eylül 1570 günü ilk Cuma namazı kılınmış. Aynı yıl içinde 2 minare inşa edilmiş ve mihrap, minber gibi İslami özellikler eklenmiştir. Daha önce Ayasofya olan Caminin ismi, 1954 tarihinde, Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethi sırasında imparatorluğun hükümdarı olan II. Sultan Selim olduğu için “Selimiye Camii” olarak değiştirilmiştir. Cami şu anda restore ediliyor.

Venedikliler yaklaşan Osmanlı İmparatorluğu saldırısı tehdidine karşı kentin etrafını geniş surlarla çevirmişler. Surlarda bulunan üç kapıdan birisi olan kemerli Girne Kapısı’nın kuzeyindeki duvarına Osmanlı zaferinden sonra, “Kapıları Açan” ayetini yazmışlar. Gerçekten de kapı o zamanlar sabah ezanıyla açılır, akşam ezanıyla kapanırmış. 1821 yılında Osmanlılarca onarılan kapının güneye bakan duvarına da Sultan İkinci Mahmut’un tuğrası mermer üzerine yerleştirilmiş. Girne Kapısı bugün Lefkoşa’nın en ilgi çekici ve iyi korunan tarihi anıtları arasındadır.

Kıbrıs'ın Osmanlı döneminde en önemli yapılarından olan Mevlevihane’de, Selimiye Camii gibi restore edildiği için gezemedik. Girne Kapısı girişinin hemen içinde yer alan Mevlevi Tekkesi, adadaki en önemli tarihi ve dini yapılardan birisidir. Mevlevihane, 1593 - 1607 yıllarında inşa edilen Arap Ahmet Paşa ve Ferhad Paşa Tekkelerinin genişletilmiş devamıdır. 

Büyük Han olarak bilinen ve adadaki en güzel yapılardan olduğu düşünülen Kervansaray, Osmanlı mimarisinin en iyi korunan ve Kıbrıs’taki en büyük örneğidir. Büyük Han, Kıbrıs’ın ilk Osmanlı yöneticisi olan Muzaffer Paşa’nın himayesinde Bursa’daki Koza Han yapısından model alınarak yapılmıştır.

Kumarcılar Han denilen mekân aslında hayvanların tımar edildiği Tımarcılar Hanmış ama halk arasında Kumarcılar Han olarak değişmiş. Giriş kapısının üstünde de maalesef Kumarcılar Han yazıyor.

Kıbrıs Türk Milli Mücadele Müzesi bizim rehberliğimizi yapan ASBÜ Rektör Yardımcısı Zeki Akçam hocamız tarafından oluşturulmuş. İçinde harekâtla ilgili her türlü bilgi, belge ve fotoğraflar mevcut. Ayrıca Kıbrıs’ı fetheden ve hizmet eden Osmanlı paşalarının, 74 harekâtından önce mücadele verenlerin ve harekâta emir verenlerin yani Kıbrıs Türklerine hayat vermeye çalışan tüm liderlerin heykelleri konulmuş. Kıbrıs’ın gerçek fatihi olan Erbakan Hocamızın da heykelini görünce kendi adıma hem sevindim hem üzüldüm. Sevindim çünkü Kıbrıs’ta Erbakan Hoca unutulmamış ve unutturulmamak için sembolize edilmiş. Diğerlerinin yanında Erbakan Hocanın sembolü olmasa idi yeni nesil onun Kıbrıs harekâtındaki rolünü asla bilemezdi. Üzüldüm çünkü inancımıza göre put kabul edilen heykelinin yapılmasına Erbakan hocamız sağ olsaydı  razı olmazdı zannediyorum. Zaten aileden de çok zor izin alınmış. Bu müzeyi gezerken Fatih Erbakan beyle karşılaşmamız hoş bir tevafuk oldu. Ayaküstü bir süre sohbet ettikten sonra hatıra fotoğrafı çektirerek vedalaştık.  

Kıbrıs Barış Harekâtının 50. Yıldönümü olan 20 Temmuz Cumartesi günü gündüz devlet töreni olurken akşam da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Beyin 50. yıl resepsiyonu vardı. Kuzey Kıbrıs’ta yaptığımız ve katıldığımız her programda olduğu gibi resepsiyona da yine Zeki Akçam hocamızın rehberliğinde gittik. Resepsiyonda gerek Türkiye’den gerekse Kuzey Kıbrıs’tan katılan çak sayıda siyasi ve devlet adamı ile tanışmalarımız, görüşmelerimiz oldu. Resepsiyonda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gündüz yapılan kutlama töreninde konuşan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine vurgu yaparak, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a olan desteğini dile getirdi. Cumhurbaşkanımıza bu destekleri ve bundan sonrasına dair söz verdiği destekleri için defalarca teşekkür etti.

Lefkoşa’daki son etkinliğimiz 21 Temmuz Pazar günü sabah saatlerinde Atatürk Kültür Merkezinde icra edildi. Prof. Dr. Ahmet Alkan’ın başkanlığında yapılan panelde Prof. Dr. Hasan Bahar, ”İlkçağda Kıbrıs ve Alaşia (Alasya) Krallığı”, Prof. Dr. Nuri Şimşekler, “Geçmişten Günümüze Manevi Bir Miras: Lefkoşa Mevlevihânesi”, Doç. Dr. Ahmet Akman ise “Türkiye ve Kıbrıs Ortak Medeniyet Paydası: Vakıflar” konulu sunumlarını yaptılar.

Bu panelde önceki paneller gibi çok faydalı oldu. Müstefid olduk. Panelin sonuna doğru KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bey’in etkinliğimize katılması hepimizi memnun ve mesrur etti. Panelin tamamlanmasının ardından bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı’nın heyecanına, azmine ve sık sık dile getirdiği Türkiye sevgisine hayran olduk.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yaptığı konuşmasında söylediği şu cümle calib-i dikkat bir sözdür: “Şayet 1974 Barış Harekâtı olmamış olsaydı, bugün Kıbrıs’taki Türklerin durumu Gazze’den farklı olmazdı. 74 harekâtıyla Kıbrıs’ın tümüne hem kuzeye, hem güneye barış ve huzur geldi. 50 yıldır hiç kimsenin burnu bile kanamadı.”

Ayrıca söylediği şu sözler de çok önemliydi: “Kıbrıs’ın tek çözümü vardır o da iki devletli çözümdür. Bundan geri dönüş yoktur. Federasyon falan olmaz. Federasyonla Türk askerini çıkarmak ve Türkiye’nin garantörlüğünü yok etmek istiyorlar. Enosis planlarını tekrar yürütmek istiyorlar. Buna evet dememiz mümkün değil.”

Büyük bir heyecan ve coşku içinde yaptığı konuşmasındaki şu cümleleri de oldukça önemliydi: “Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarmak ve garantörlüğünü yok etmek demek Anavatan ile Kıbrıs arasında gerek deniz gerek hava sahasının yani mavi vatan ile gök vatanın Türkiye’ye yasaklanması demektir.”

Konya denince Mevlâna’nın fikirlerinin doğup geliştiği kutsal toprakların akla geldiğini, Kıbrıs’ın fethinde 1600 ailenin, 74 harekâtından sonra da yüzlerce ailenin Konya’dan gelip Kuzey Kıbrıs’a yerleştiğini belirten Ersin Tatar 11 yıl boyunca Kıbrıs Türklerine katliam yapıldığını, Mehmetçiğin gelişiyle bu katliamların önlendiğini söyledi. Yapılan konuşmalardan sonra Cumhurbaşkanı ile samimi sohbetler yapıldı, fotoğraflar çektirildi, sonra da vedalaştık.

Bu son etkinlikten sonra Lefkoşa’dan ayrılarak yine Zeki Akçam hocamızla birlikte Girne’ye geldik. Girne’de bu defa Karaoğlanoğlu Şehitliği’ni ziyaret ederek okuduğumuz sureleri şehitlerimizin ruhuna bağışladık. Bu şehitlik, ismini Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu’ndan almıştır. 1974 harekâtında Girne’de yapılan çıkarmanın komutanlarından olan Karaoğlanoğlu, bu çıkarma esnasında şehit düşmüştür. Bununla beraber 57 erbaş ve er, 7 subay ve 5 astsubay çıkarma esnasında şehadete kavuşmuşlardır. Rabbimiz vatan için hayatını kaybeden bütün şehitlerimize rahmet eylesin. Hepsinin mekânları cennet olsun.

Daha sonra Girne Kalesini ziyaret ettik. Akdeniz’in mavi sularına açılan antik limana hâkim olmak için yapılan Girne Kalesi; Bizans, Fransız asıllı bir hanedanlık olan Lüzinyanlar ile Venedik, Osmanlı ve İngiliz mimari gibi birçok uygarlığın izlerini taşımaktadır. MS 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edildiği belirlenmiştir.

21 Temmuz Pazar günü akşam saatlerinde Girne’den hareket ederek 2 saatlik feribot yolculuğundan sonra Anamur üzerinden Pazartesi sabah saatlerinde Konya’mıza ulaştık.

TYB öncülüğünde ve Kültür Bakanlığı himayesinde oluşturulan Kültür Kervanı ile çok önemli ve çok anlamlı kültür etkinlikleri gerçekleştirmiş olduk. Yapılan etkinliklerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kuzey Kıbrıs’ta bilhassa gençler üzerinde etkili olan Türk askerinin işgalci gibi görülmesi düşüncesi ancak bu tür etkinliklerle yok edilebilir. Bu etkinlikler mutlaka arttırılmalı, Kıbrıs Türklerinin milli ve manevi eksikliklerinin giderilmesi yolunda yoğun adımlar atılmalıdır.

TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan Hocamıza ve yönetimine, TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu ve yönetimde emeği geçen herkese, etkinliğimize bizzat katılan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Beye, son etkinliğimize katılarak gün boyunca bizimle birlikte olan ASBÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Rektörü Prof. Dr. Enver Arpa Hocamıza, bilhassa Kuzey Kıbrıs’ta bulunduğumuz süre içinde devamlı bizimle birlikte olan ve yanımızdan hiç ayrılmayarak önemli bilgiler veren Zeki Akçam Hocamıza, Şiir Şölenine katılan Kuzey Kıbrıslı şair dostlara ve Kültür Bakanlığımızın yetkililerine şükranlarımı sunuyor yeni kültür kervanlarının oluşumunu heyecanla bekliyoruz.

Yazımı Kıbrıs Barış Harekâtı ile ilgili yazdığım ikinci şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.

MEHMETÇİK GİRDİ KIBRIS’A

Yetmiş dört yılının yirmi Temmuz'u,

Yeterek Mehmetçik girdi Kıbrıs'a.

Yavru Vatanına verdiği sözü,

Tutarak Mehmetçik girdi Kıbrıs'a.

-

Vahşet başlayınca attı aşını,

Onurla, gururla dikti başını,

Türklere yapılan zulme kaşını

Çatarak Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Zorluk vardı, ölüm vardı o anlar,

Duyunca kükredi yiğit arslanlar,

Yerinde durmadı, canına canlar

Katarak Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Bütün dünya hayran asil soyuna,

Düşmez hiçbir zaman asla oyuna,

Çekinmeden Akdeniz’in suyuna,

Batarak Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Çözmekti atılan Türk’e düğümü,

Kaldırmaktı gaye tüm tahakkümü,

Gencecik fidanlar dilde ölümü

Tadarak Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Terk etti tamamen tasa, kaygıyı,

Ruhlara kazıdı sevgi, saygıyı,

Dünyalık ne varsa, nefsi duyguyu

İterek Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Tevekkül sahibi, kaçmaz kaderden,

İman fışkırmakta her bir neferden,

Ölse de eksilmez, adeta yerden

Biterek Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Neşter vurdu çıkan her ahuzara,

Kıbrıs’ın kışları döndü bahara,

Çeteyi, zalimi ebedi nâra

Atarak Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Kıbrıs Türk’ü hemen erdi felaha,

Düşmanlar başladı, aha, eyvaha,

Malını, canını derhal Allah’a

Satarak Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Mazluma koşmaktır bizdeki murad,

Asırlardır budur özdeki vaad,

Unutmaz tarihi, ecdadını yâd

Ederek Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Eşi bulunmayan cevhermiş gibi,

Karanlığı yaran sehermiş gibi,

Cennet bahçesine girermiş gibi

Giderek Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

-

Barıştı hedefi, oldu seferber,

İlâhi yardım var, Peygamber rehber,

Yayıldı her yere bir misk-i amber,

Tüterek Mehmetçik girdi Kıbrıs’a.

SALİH SEDAT ERSÖZ