Uğur İbrahim Altay, mirası inşa ettiği gibi koruyacaktır da!

Ahmet Şükrü Kılıç

Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay, sosyal medya hesabından paylaşmış:

Hatay’da kültürel mirasımız Habib-i Neccar Cami’ni Konya olarak restore etmek istiyoruz.

İlgili kurumlarımızla irtibat halindeyiz.

Hayırlı haberi tüm dünyaya vermek için heyecan duyuyorum.

Ecdadın emanetine hep birlikte sahip çıkacağız.

***

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin düzenlediği Hatay gezisine eşim Nilgün Hanımefendiyle birlikte katılmıştık. Haziran’ın başıydı, 7 ay sonra da deprem oldu. Hatay’da yıkılan tarihi binaları da gördük, mahalleleri de. Belki de yaşanan depremde yaşamını kaybeden birileriyle de yaşanmışlıklarımız oldu. Hataylı gezi rehberimizin dediği gibi, bir şeyler geride kalır, bir şeyler hafızada, bir şeyler unutulur, zamanı geldiğinde de “Teker döner!

Hareket ediyoruz, kimse kalmasın demekmiş: Teker döner!

Dünyadan aldı götürdü ahirete. Geri dönüşü de yok bu yolculuğun, yaşanan âna bile geri dönemediğimiz gibi. Hayatta ne çok ‘keşke’lerimiz var. Kırdıklarımız, döktüklerimiz, hesap ettiklerimiz, hesaba katmadıklarımız, boy boy sıralandı; bir çoğu da keşke deme olgunluğunda değil daha, ham hâlâ!

Habib-i Neccar Camii, Anadolu topraklarında inşa edilen ilk camidir. Habib’ün Neccar’ın Anadolu’da Hz. İsa’ya inanan ilk mümin olduğuna inanılır. Hikayesi, Hz. Yusuf ve kardeşlerinin hikayesi kadar etkilidir. Yasin Suresi’nde bir şehre gönderilen iki elçiden, onların peşinden bir elçinin daha gönderildiğinden, şehir halkının gelen elçileri yalanladığını duyduğu anda, şehrin öbür ucundan koşarak yanlarına gelen bir adamdan bahsedilir. O kişinin Habib’ün Neccar olduğuna inanılıyor. İnandığı için şehit edilir. Neccar, marangoz demek.

Hıristiyanlığın merkezi olan Antakya, Hz. Ömer’in hilafet makamında olduğu dönemde, Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki ordu tarafından fethedilir. İlk iş olarak da Cami inşa edilir. Caminin adı Habib-i Neccar olarak konulur, Hz. Muhammed (s.a.v.)’den Hz. İsa’ya uzanan bir köprü kurulur, alınlar ilk kez Anadolu topraklarında secdeye kapanır, akıtılan kan, verilen mücadele hafızalarda diriltilir. O topraklarda sahabenin kanı, o caminin inşasında sahabenin alın teri, o caminin mihrabında sahabenin alın izleri vardır.

Sünnetullaha, sünnete uymanın, geçmişi hatırlatmanın, ibret almanın, vefanın, mirasa sahip çıkmanın, ‘şehitler diridir’in insandaki karşılığı, insan eliyle yaşatılmasının adıdır Habib-i Neccar.

Üstlenilen vazife; başı gövdesinden ayrılsa dahi, bir inanmışlık abidesinin öldürülemeyen ruhunun kıyamete kadar taşınmasının miras aktarımıdır, o mirasın hizmetkarı olmayı, insanın nasibine yazdırmak kadar kıymetli ne olabilir? Mirası inşa etmek, Uğur İbrahim Altay’ın şahsında Konya’ya nasip olacaksa, ‘o başkan ne güzel başkan, o başkanın halkı ne güzel bir halktır.

Konya’nın insan yetiştiren, insanın yüreğine dokunan mekanları da korunmalıdır. Bazı mekanlar aslîyetini koruması gereken mekanlardır, kuşaktan kuşağa miras olarak geçse de, mekanların işlevi, mekanların mektepliği devam etmelidir. İnsan yetiştirme projeleri, maliyeti, getirisi, kazancı ne olursa olsun ticari bir metaya dönüştürülmemelidir.

Bir yer, vakıf özelliğini kaybetmiş bile olsa, alınıp ve satılırken nasıl hafakanlar bastırıyorsa insana, vakıflara, insana kendini vakfetmiş kurumlara vakfedilen, o amaçla yapılan mekanlar da, toprağı vakıf toprağı olmasa dahi, üzeri vakıflaşan yerlerdir.

Meselemiz insansa, insanı yaşatmalıyız; insana yaşamın anlamını kazandıracak mekanları koruyabilmeliyiz.

İnsan kendi elleriyle depremler yaşatan olmamalı.

Binalar başka amaçla kullanılsa ne olacak, amacı olan insanlar o mekanlardan uzaklaştırıldıktan sonra. Panayırlar insan tüketir, bizim velüd insanların üretim yapabileceği mekanlara ihtiyacımız var.

Sayın Başkan!

Mesaj alınmıştır umarım.

Mirası bütünüyle koruyun, yıkan siz olmayın.

Hepimizin yüreğinde yer edindiğiniz bir zamanda bunu yapmayın!