Veyis Ersöz'e vefa

TYB Konya Şubesi'nin düzenlediği, "Veyis Ersöz'e Vefa" programı geçtiğimiz Cumartesi günü icra edildi. Program, değerli babacığım Veyis Ersöz'ün...

TYB Konya Şubesi'nindüzenlediği, "Veyis Ersöz'e Vefa" programı geçtiğimiz Cumartesi günü icraedildi.

Program, değerli babacığım Veyis Ersöz'ün hayatını konu alansinevizyon gösterimi ile başladı. Daha sonra babacığımla ilgili konuşmalarınyapıldığı, onun anlatıldığı, onunla ilgili hatıraların canlandırıldığı panelegeçildi. Panelde hem yönetici, hem de konuşmacı olarak bulunan bendenizlebirlikte, Abdullah Büyük hocamız ve Halil Ürün başkanımız yer aldı.

İlkkonuşmayı bendeniz yaptım ve konuşmamda şu görüşlere yer verdim:

"Konumuza geçmeden önce, ülkemizde yaşanan son gelişmeleredeğinmek istiyorum. 15 Temmuz'da yaşadığımız kanlı ve korkunç ihanet girişimisadece bir darbe kalkışmasından ibaret değildi. Ülkemizi önce iç savaşa sonrada dış güçlere peşkeş çekmeye kadar götürecek bir işgal girişimi idi. BaştaCumhurbaşkanımız olmak üzere, Hükümetimiz, Siyasi Parti Genel Başkanları, STKlar ve tüm milletimizin şahlanışı ve destanlar yazması ile hamdolsun ikinci birÇanakkale zaferi kazanıldı. Allah bu millete bir daha böyle kötü günleryaşatmasın ve ülkemizi sonsuza kadar bahtiyar etsin, Türkiye'yi tekrar İslâmÂlemi'nin lideri yapsın İnşallah...

Babacığım Veyis Ersöz'ü daha iyi tanımak için biraz gerileregitmek gerekir. Henüz 9-10 yaşlarında iken dikkatleri çeken ve İstanbul'dangelen Abdülhamit Han'ın temsilcileri tarafından payitahta götürülerek 10 yılıaşkın bir süre medreselerde eğitim gören babamın amcası Veyis Efendi, hem dini, hem de sosyal ve siyasalalanlarda mükemmel bir şekilde yetiştirilir. Hafızlığını 10 ayda tamamlayan,fıkıh ve tefsir gibi dini konuların yanında hukuk ve siyasal eğitimini deeksiksiz alan VeyisEfendi , saraydaönemli bir göreve getirilmesininhemen sonrasında başlayan 31 Mart olaylarında yediği kurşun nedeniyle bacağıkesilerek yerine tahta bacak takılır.

Artık O "Topal Veyis" olarak nam yapacaktır. Topal Veyis, bu elimolaydan sonra memleketi olan Akören'e dönmek zorunda kalır ama bundan sonra daboş durmaz ve Akören için çalışmaya başlar. İlk olarak Akören'in nahiyeolmasını daha sonra da belediyelik haline getirilmesini sağlar ve Akören'in ilk Belediye Başkanı olarakatanır.

Topal Veyis Efendi, 6 yıllık Başkanlığı döneminde sadeceAkören'in maddi yönden kalkınması ve ilerlemesi için çalışmakla yetinmez,Akören halkından kimin ne gibi bir sıkıntısı varsa onu da gidermeye çalışır.Akören'in bir meselesi ile ilgili Konya Valiliğine gelince, tahta bacağın yinetahta zemine vurarak çıkardığı tak tak sesi duyan vali, "Veyis Efendi geliyor" diyerek kalkar ve Topal Veyis'i kapıdakarşılar.

Delibaş İsyanı'nda, isyana katılan ve daha sonra idamlayargılanan kişilerin davasını bizzat takip eder ve hepsini idamdan kurtarıryani ipten alır. Her yerde çok sayıda kişi idam edildiği halde Akören'den birtek kişi bile idam edilmemiştir.

İşte Topal Veyis Efendi böylesine sözü dinlenen ve her türdevlet kademesinde itibar gören bir kişi olmuştu ama onu çekemeyenlerdevardı.İşte bunlardan birisi geceninbir yarısında, Akören'le ilgilibirtoplantıdan dönerken, gece karanlığından da istifade ederek,Belediye BaşkanıVeyis Efendi'yibıçaklar. Yaralı olarak 20 gün yaşadığı halde, kan davasıçıkmasındiye kendisini kimin bıçakladığınıkimseye söylemez ve kendisiileberaber sır olarak toprağagirer.

Babam Veyis Ersöz, amcasının ölümünden 6 yıl sonradünyaya gelir veO'nun adınıalır. Adıyla beraber aynı zamandaO'nun çalışma prensibi,yardımseverliği,ilmi, ahlâkı ve nekadar güzelliği varsa hepsibabacığımageçmişti.Yalnız bir eksiği ile... Hafızlığı...

Babacığımın yetiştiği dönemin,Allahuekbersedasındanmahrum veKur'an öğrenmeninyasak olduğu bir dönem olduğuhatırlanırsa bu eksikliğinkaynağıda kolaylıkla anlaşılabilir. Ancakkendi adını taşıyan torunu,benim deoğlum olan Veyis Ersöz,hafızlık tacını başına takmışolduğundan, eksik kalan buözellikde ailede tamamlanmıştır.

Veyis Ersöz...Evet O bir çınar... 90'lık koca çınar... Sırtımızı yasladığımız asırlık çınar...Başımızdaki yüce dağ... Atamız, üstadımız, hocamız, büyüğümüz ve de babamız...

Babamı fiziki olarak milli şairimiz Mehmet Akif'e çok benzeten olur. Esas olanfiziki olarak benzemekten daha çok huy ve karakter olarak ona benzemektir.Babam birçok özelliği ile hakikaten Mehmet Akif'e çok benzer.

Babam da aynen Mehmet Akif gibi sözünde durma konusunda çok hassastır. Babam da, MehmetAkif gibi çok fedakâr, çok yardımseverdir. Aynen onun gibi kendisinden daha çokevlatlarını, yakınlarını, çevresindeki insanları ve ihtiyaç sahiplerinidüşünür. Aynen onun gibi görevlerinde çok titizdir ve kendisini tamamen hizmeteadamıştır.

Ve Mehmet Akif, vatan işgal altında iken nasıl sözleriyle,şiirleriyle, yazılarıyla insanımızı kurtuluş savaşına hazırlamak için gayretetmişse, babam da bundan 60 -70 yıl önce basın alanında bizim camiamızın hiçbirferdinin olmadığı zor zamanlarda yazılarıyla, şiirleriyle İslâm davası uğrunayılmadan mücadelesini sürdürmüştür.

O evlatlarını yetiştirme hususundada çok titiz davranmış vebütünçocuklarını İslami hassasiyetiçinde yetiştirmeye gayret etmiştir. Bizleri 7-8yaşlarında namazla, oruçla ve kitapla tanıştırmış, 12- 13 yaşımızda iken desiyasi şuur aşılama çabasında olmuştur.Bize kazandırdığı ölçüler sayesinde,hiçbir zaman sapkın görüşlere ve FETÖ gibi yoldan çıkmış düşünce gruplarınameyletmedik ve onlarla zerre-i miktar kadar bir bulaşığımız olmadı hamdolsun.

Evlerde Kur'an bulundurmanın bile yasak olduğu 1945 yılında 19 -20 yaşında genç bir başöğretmen olarak, Kur'an'ı okulun hizmetlisinden gizligizli öğrenmiştir. Kendi ifadesiyle şayet yetkililer, Kur'an öğrendiğini tespitetselerdi, öğretmen olarak kalması mümkün değildi. Bu şartlarda öğrendiği vedaha sonra yıllarca üzerinde çalıştığı, hakkında eserler verdiği Kur'an ahkâmınınyürürlükte olması O'nun en büyük arzusu idi.

Babamınyazarlık hayatında gösterdiği yılmaz mücadelesi de ele alınmalıdır. Onun 70 yıl boyunca kalemi ileyaptığı mücadele esnasındaki zorluklara, çilelere, hakkında açılan bitmekbilmeyen davalara, defalarca yapılan ev aramalarına, hapishane hayatına, sıksık gidilen Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılarına ve yaşadığı bütün zulümlerinerağmen davasında dimdik durmaya devam etmiş, azminden, gayretinden ve mücadelesindenhiçbir şey kaybetmemiş, kalemini hak dava uğruna kullanmayı sürdürmüştür.

Veyis Ersöz'evefa (2)

Babam son yıllarda gözlerindeki% 90 görme kaybına ve yazdığını okuyamamasına rağmen, görmeden, el alışkanlığıile yazılarına 2 yıl kadar devam etmiş, 1 yıl önce de, 70 yıl boyunca elindendüşürmediği kalemini bırakmak zorunda kalmıştır.

İnsanların hayattan veda etmeden, sağlıklarında değerlerininanlaşılması gerektiğini ortaya koyan ve büyük bir vefa örneği sergileyen Ribatcamiasına, Aydınlar Ocağına, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesine, AkademikSayfaları hazırlayan Mehmet Ali Uz ağabeyime ve Serdar Ceylan kardeşimeşükranlarımı sunuyorum.

Böylesi vefa gösterenler, Hz. Mevlâna'nın şu sözünü uygulamışoluyorlar: "Dostlarını daimavefa ile an. Arayansen ol,bulan sen. Hatırlayan sen ol,kucaklayan yine sen. Kula vefasıolmayanınHak'ka vefasıolmaz." Kula veHak'ka vefa gösterenlere selam olsun.

Babamla ilgili son olarak söyleyeceğim şudur ki; Allah budünyada beraber ettiği gibi ahiret hayatında cennette de beraber etsinİnşaallah..."

Dahasonra konuşan Doç. Dr. Halil Ürün ise; "Ben de Allah'tan ahiret âleminde VeyisErsöz hocamızla beraber olmayı temenni ediyorum" diyerek başladığı konuşmasınışöyle sürdürdü:

"Ben, Veyis Ersöz hocamızı her güzel şeyi bulabildiğimiz birkitap olarak nitelendiriyorum. Hayatı çilelerle geçmiş ama, güzelliklerledopdolu geçmiş ve Allah'a muti bir kul olarak geçmiştir. Kulluğunu kendikişisel hayatında yaşarken, çevresini de aydınlatmış, etrafına da örnekolmuştur.

Sadece kendi çocuklarına değil, tüm insanlara örnek olmuş. Ömür,Allah'ın bize verdiği büyük bir sermayedir. Allah bu sermayeyi bize verirken,bunu nasıl kullanacağımızın ölçüsünü de vermiştir. Veyis Ersöz bu sermayeyi en iyikullananlardan olmuştur. 15 Temmuz'u gerçekleştiren ihanet şebekesini gördüktensonra, Veyis Ersöz'ün hakkı ve anlamı daha çok ortaya çıkıyor. Veyis Ersöz 90yaşında ama,Hak'ka bağlı olması, cesareti, aşkı ve sevdası ile bir çok genceörnek olacak bir delikanlıdır. Veyis Ersöz tarihe, etrafına ışık saçan, nursaçan, güzellik ve dostluk saçan bir insan olarak geçecek, 15 Temmuz'u bumillete yaşatanlar ise tarihe hain olarak geçecektir.

Belediye çalışmalarımız esnasında bizi yıpratmak için aleyhimizeyazı yazanların yanında, Veyis Ersöz gibi hakkı ve doğruları yazan yazarlarımızvardı ve bu insanlar bizi yüreklendirirdi. Bilirdik ki, bu insanlar iyi işleryaptığımız zaman bizim yanımızdadır, saparsak da bizi doğrultacaklardır. Bizim,gençliğimize Çanakkale ruhunu yansıtmaya ihtiyacımız var, gençliğimizi milli vemanevi değerlere bağlı olarak yetiştirmeye ihtiyacımız var. İşte gözleri tamgörmese de gönül gözüyle gören Veyis Hocamız bu ihtiyacı giderecek bir mektep,bir kitap, bir çınardır. Böyle bir çınara vefa göstererek kazanacak olanbizleriz."

Sonolarak konuşan Abdullah Büyük Hocamız ise konuşmasında şunları söyledi:

"Peygamber Efendimiz, Mekke insanlarını bir meydanda toplarşöyle derdi; Ey insanlar, ben size şu dağın ardında büyük bir düşman var, sizesaldıracaklar ve hepinizi köle yapacaklar desem bana inanır mısınız? Mekkeinsanı da şöyle derdi; İnanırız ya Muhammed, çünkü sen hiç yalan söylemezsin.Burada Efendimiz Peygamberlik özelliğini değil de kişilik özelliğini önekoymuştur. Bir anne çocuğunun, bir bey hanımının kişilik testini yapmaklamükelleftir. Artılarını, eksilerini, yanlışlarını, doğrularını ortaya koymak, oinsana yapılacak en büyük iyilik, bunu yapmamak ise o insana en büyükhaksızlıktır.

Diğer yandan bir insanın güncelleşmesi ancak Kur'an ilemümkündür. Kur'an hep canlıdır, beyinleri canlandırır. Mevlana diyor ki; "Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme, zira bu işin birde baharı var."90 lık çınar ağacımızın meyvelerini devşireceği bir âlem var. 90lık çınarımız olan Veyis hocamız burada hep ekti. Allah; "biz onların önden gönderdiklerini ve geridebıraktıklarını yazarız" diyor.Önden gönderilenler ibadetlerdir, geride bırakılan ise eserlerdir. Biz, VeyisErsöz hocamızı; önden gönderdiği amel sahibi, geriye bıraktığı eser sahibiolarak biliyoruz.

Müslüman bir toplumun ortaya koyduğu ortak değeri 4 grupinsandır. Bunlar; Peygamberler, Sıddıklar, Şehitler ve Salih kullardır. Bunlarbizim ortak değerlerimizdir. Biz bu ortak değerlerimizle birlik veberaberliğimizi sağladığımız zaman Ümmeti Muhammed oluruz. Diğer yandan Şehit,kendisini Allah'a adayan kimsedir. Fikirlerini, düşüncelerini, yaşantısını,kişiliğini, varlığını Allah'a adayan kimse nerede ölürse ölsün şehittir. Biz, Veyis Ersöz hocamızı, 90 yıllık yaşantısının 75 yıllık mücadelesinde birşehit kategorisinde olduğunu görüyoruz. Çünkü kendisini Allah'a vakfetmiş,Allah'a adamıştır. Yazılarıyla, konferansıyla, kalemiyle, varlığıyla,yaşantısıyla, her şeyiyle kendisini Allah'a hibe etmiştir. Böyle bir insannerede ölürse ölsün hükmen şehittir. Bu mertebeyi kazanmak ütopik değildir.

Biz, ortak değerlerimizin hakkını hukukunu korumakla mükellefiz.Bir Hadis-i Şerifte; "Yüce Allah, hiç ara vermeden dinkonusunda fidan insanlar yetiştirir. Bu fidan insanları yeteneğine göre dinehizmet yolunda kullanır" buyurulmaktadır.Bu toplantının en güzel yanı 90 yaşına gelmiş olan bir insanın vermiş olduğumücadelesini, hizmetini, özelliklerini, hasletini vefat etmeden önce bir örnekolarak takdim etmektir. Veyis Ersöz hocamızın hayatını, La Tahzen ve GalüSelama dönemlerini kendisine rehber edinerek geçen bir hayat olarak biliyoruz.Yani üzülme Allah bizimledir anlayışında Muhsin bir kul olarak kimseyikırmadan, incitmeden, kimseyle irtibatını kesmeden kulluğunu yürüten bir hayaten güzel hayattır. Veyis hocamızda da bunu görüyoruz.

90 yaşına gelmiş olan bu insan hayatını bütün bu güzelliklerlegeçirmiştir. Onu bize, bizi ona bağlayan temel konu İslâm'ın güzellikleriolmuştur. Bu insan, Ribat dergisi yazı işleri müdürü olarak hapse giriyor vebana şöyle haber gönderiyor. "Aman hocam üzülmesin bu takdiriilahidir." Dakikliğindentutunuz da civanmertliğine varıncaya kadar her şeyiyle örnek bir insan.Mahkemesi Malatya'ya alınınca, avukatsız olarak Malatya'ya kadar gidiyor da,ağzından bir cümle şikâyet çıkmıyor. Bunlar alt yapısı sağlam olan muvahhidMüslümanda aranan ve bulunan özelliklerdir. Geliniz bugün bir karar verelim.Toplumumuzun ortak değerlerini ölmeden evvel gündeme taşıyalım."

Daha sonra, amcam Seyit Mehmet Ersöz,amcaoğullarım Ömer Lütfi Ersöz ile Fevzullah Ersöz, Mehmet EminParlaktürk hocamız, Anuş Gökçe hanımefendi, İhsan Kayseri ağabeyim ve oğlum Veyis Ersöz'de babamla ilgili görüşleriniaçıkladılar.

Son olarak kürsüye gelen değerli babacığım Veyis Ersöz ise, 1945 yılında Toprak şiiriyle başladığıyazarlık hayatının, nihayete erdirdiği 2015 yılına kadar kısa bir özetinianlattı. Program, babacığım Veyis Ersöz'e takdirname, Abdullah Büyük, HalilÜrün ve bendenize de katılım belgeleri verilmesi ile son buldu.

Böyle bir program düzenleyerek vefalarını ortaya koyan, TYBKonya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu kardeşime ve Yönetim Kuruluna tekrarşükranlarımı sunuyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

Kaynak: Memleket Gazetesi - Salih sedat Ersöz

Haberler Haberleri

Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni Taşkent'te yapılacak
TYB Konya'da Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp Anıldı - Felsefeyi Sosyolojiyle Yenilemek
Vefatının 30. yılında Tarık Buğra
Konyalı On’lar Perşembe Sohbetlerinde Nail Bülbül Konuştu
Konyalı On’lar Perşembe Sohbetlerinde Kâmil Uğurlu Konuştu