Gezi/inceleme notları kısa kısa Zihnim(d)e kalanlar,gelenler
Amasya’nın dağları,
Üzümlüdür bağları,
Pek hoşuma gidiyor,
Saçlarının bağları.
Türkü
Türkülerimiz şehirlerin ve şehirlinin aynasıdır.Söylendikleri yakıldıkları yerin geleneğini ve insanın hissiyatını ve dahi sosyal hayatını,coğrafyasını anlatır.
Türkülerinden;
* Amasyalı Zileli
* Bamiyeyi Ekerim
* Çakallar'dan İner Vermiş Kömürü
* Çay Aşağı Gidelim
* Çıktım Yaylaları Gezdim
* Dağdan Kestim Çınarı
* Evleri Görünüyor
* Evlerine Vardım Kapı Sürgülü
* Irmaktan Geçemiyom
* Kilo Kilo Elmalar
* Kız Pınar Başında Testi de Doldurur
* Sabahtan Uğradım Pir Divanına
* Suda Boğulan Gelin
* Suya Gider Şu Derenin Özüne
* Yeşil Akar Amasya'nın Irmağı
* Yüce Dağ Başında Bir Ciz
SAKLI ŞEHİR
Amasya dağlar arasında kalmış oldukça dar bir vadide saklanmış tarihi şehir.
Şehirlerin tarihi hüviyeti, üzerinden uzun zamanın geçmesiyle birlikte son tahlilde bünyesinde tarihten neler barındırdığıyla da doğrudan ilişkili.Şayet tarihi bize fısıldayacak işaretler,eserler abideler yoksa şehir o tarihlerde kalmış olur.Kalıntı derler oraya, tarihiyle barışık ve bugün-de- yaşayabiliyorsa o zaman şehir olur.
Amasya dünü bugüne taşıya gelmiş şehirlerimizden.
Amaseia, Amassia ve Amasia ve sonunda Amasya olmuş bu VADİ ŞEHİR.
Amasya biraz da
İlim şehri, Hikmet şehri, Evliyalar şehri , Medrese şehir, Şehzadeler şehri, Sultanlar şehri, Yeşil şehir, Yeşilırmak şehri, Dağların şehri, Ferhat Şirin şehri, Kale şehir, Köprü şehir, Su şehri, Sancak şehir, Saklı şehir, Vadi şehir, Dârü’l-izz, Danışment şehir, Selçuklu şehri, Osmanlı şehri…
Yeşilırmak ve beş köprüsü (Meydan,Maydanoz, Alçak, Hükümet,Künç ve dışarıdaki Çağlayan)
Vadi-i Amasya ve kendisine korunak dağları (Harşane,Ferhat)
Kaleleri (Harşane,Enderun)
Amasya’nın nefeslendiği can bulduğu velinimeti ovaları (Geldingen,Suluova,Merzifon,
Gümüş,Aydınca)
Amasya fazlaca Osmanlı
(Yıldırım Beyazıt han,Çelebi Mehmet han,ikinci Murat han Fatih Sultan Mehmet han,ikinci Beyazıt han, Yavuz Sultan Selim han ve yıllar sonra üçüncü Murat han)
Cami ve külliyeleri, bedestenleri, hanları,hamamları ve medreseleri,bimarhaneleri türbeleri,ören yerleri,müzeleri ve kaplıcalarını gezip görmek hissetmek,zamanda yolculuğa çıkmak için bir iki gün yeterli gelmezdi,bizimkisi şehirle ön tanışma,selamlaşma ve yeniden gelebilmek için destur isteme idi.
Alıptır cânımı gamze
Düşüptür gönlüme lerze
Her bir âşık Seyit Hamza
Her bir dilber Nigâr olmaz
Bu kısa yazının sonunda ‘tasavvufun irfan mektebinde aşk (d)okumuş MÎR HAMZA NİGÂRÎ’nin şehrin bir köşesinde, biraz mahzun birazda şehirlinin tanıyıp söylediklerine kulak kabartmasını bekler gibi bulduğumuz kabri şerifinde bir grup arkadaşla halleşme babında küçük bir program yaptık ve ruhunun istifadesine Fatiha’lar gönderdik.
Selam olsun.
Nigâri ders okurdum bâb-ı aşkı yârden amma
Erüp Faslu’l-visâle dersimiz,
ol bâbdan geçtik.