Şiir karın doyurmaz, suya yazı yazılmaz mı?!

Şiir karın doyurmaz, suya yazı yazılmaz mı?!

Şehrimiz dolu dolu ve peş peşe üç kültürel etkinlik yaşadı.Urfa, Bursa ve Konya'nın seçkin şairlerinin özgün şiirleriyle Yeşil Türbe'nin eteğinde...

A+A-


Şehrimiz dolu dolu ve peş peşe üç kültürel etkinlik yaşadı.
Urfa, Bursa ve Konya'nın seçkin şairlerinin özgün şiirleriyle Yeşil Türbe'nin eteğinde farklı bir akşam yaşadık Karatay Belediyesi'nin ve TYB Konya Şubesi'nin organizasyonuyla. Tarihe not düşüldü gelenekselleşme adayı Mevlânâ Şiir Şöleni'yle.

Hz.Pîr'in ruhaniyetlerine fatihalar eşliğinde ve şiir tadında akıp gitti program gecenin bir yarısına değin. Ruh âlemlerimize birer bardak şiir serinliği serpildi adeta. Kim bilir belki de bundan sonrakiler daha geniş katılımlı olur ve "Ulusal Mevlânâ Şiir Şöleni"ne dönüşür.

Karatay Belediyesi'nin ve TYB'nin bu programın gelenekselleşmesi ve ulusallaşması noktasında kafa yoracakları kanaatindeyim. Her ne kadar birileri çıkıp "Şiir karın doyurmaz" gibi saçmalıklar kussalar da... Doğrudur; şiir karın doyurmaz. Çünkü şiir midelere değil ruhlara, gönüllere hitâp eder. Hele bu şiir Hakk'ı arama san'atı olarak icra edilirse...

Şairlerin Konya-Urfa-Bursa Buluşması, TYB Konya Şubesi Bahçesi'nde açılan mütevazı fotoğraf sergisiyle "Yok aslında biri birimizden farkımız" dercesine sembolleşti. Peygamberler diyarının, evliyalar yurdunun ve sultanlar şehrinin seçkin tapu senetlerinden ayakta kalabilenler görücüye çıkarıldı Konyalı fotoğraf sanatçılarının pencerelerinden.

TYB Konya Şubesi, Konya Büyükşehir Belediyesi ve KOSKİ'nin müşterek organizasyonu olan "Su Medeniyeti" sempozyumu; suya da yazı yazılabileceğini bütün çıplaklığıyla tarihe not düşmüş oldu. Onlarca san'atçı, edebiyatçı ve akademisyenin oldukça çaplı hazırlığı gönüllerimize su serpti. Her gün önünden geçtiğimiz duvar yazılarının yer aldığı ve mahalle tahtasına dönen tarihî çeşmelerimizin içler acısı perişanlığına da bir parantez açıldı sanırım. Yer yüzünün ve vücudumuzun dörtte üçünün su olduğunu biliyoruz. Bu durum su nîmetinin önemini ortaya koyuyor. Su'dan bir medeniyet inşa eden ecdadın torunları olarak su kullanma bilincinden yoksunuz. Anasınıfından itibaren okullarda su kullanma derslerinin uygulamalı olarak verilmesi gerekiyor. Tatlısu çeşmelerinin önünde araba yıkama manzaraları, çıplanıp çimen çocuk manzaraları ya da dolduracağı sudan fazla suyla, su kabı yıkama manzaraları; sonu sudan olacağına inanılan Konya için oldukça düşündürücüdür. Neticede kadri bilinmeyen su'yun da bir hesabı vardır ve su da intikâmını alır diye düşünüyorum.

Son olarak da TYB Konya Şubesi bahçesinde icra edilen ve Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Köksal Alver'in sunduğu "Şehrin Özü: Mahalle" sohbetinde mahalle üzerine ilginç tespitler yapıldı. Bunlardan aklımda kalanları şöyle sıralamak istiyorum:

Mahalle adeta insan galerisi gibidir. Çok çeşitli insanlar, farklı insan tiperi vardır: Her mahallenin delisi, velisi, muhtarı, bekçisi, zengini, fakiri, ağası, kabadayısı, dilencisi ve çeşit çeşit mümtaz şahsiyetleri vardır. Bu da o mahalleye kaliteli bir zenginlik, çeşitlilik katar. Homojen bir insan tipi üretmez mahalle. İnsanın kişiliğini, kimliğini ve değerlerini ifade ettiği mekânlardır.

Mahalle, hayatı avucunda tutar, hayata kapı açar ve kopmaz bir ilişkisi vardır. İnsan tüm halleriyle mahallede görünür. Müze bir mekân değildir mahalle. Can ile nefs ile ruh ile donanmış bir hayat mekânıdır. Bu anlamıyla da bir değerler dünyasıdır. Ritüelleri vardır. Onun içinde yaşar, büyür, boğuşur... İyi kötü, güzel ve çirkinin pratiğe aktarıldığı bir yerdir. Bir çok yönüyle bireyden topluma gidişin değerler dünyasını taşır. Spontane olarak insana bir kimlik yapısı sunar ve bu yönüyle de bir kimlik ortamıdır. Mahalle aynı zamanda sınırlı bir dünyadır. Sınırı ve adı vardır. Fiziksel sınırlarının dışında insanî, toplumsal ve kültürel sınırı vardır. Bu soyut sınırlar mahallenin havasını, suyunu var eder ve etkiler. Mahremiyet ve mesafe mekanıdır aynı zamanda ve bunu bilmeyen insanlar mahallede barınamaz, yaşayamaz. Bir çok yönüyle mahalle, hayatı daraltan değil hayata kapı açan bir mekandır.

Mahalle adıyla, mekanıyla, sınırlarıyla ve âdâbıyla tarihini; dolayısıyla içinde bulunduğu şehrin tarihini; sonuçta da insanlığın tarihini ortaya koyar.

Müslüman mahallesinde salyangoz satanların ve Mahalleye baskı yapanların "Mahalle Baskısı" adı altında üste çıkmaya çalıştıkları bir ülkede oldukça isabetli bir kültürel etkinlikti bana göre.

Taşın altına elini koyanların tümünden Allah razı olsun diye dua ediyorum.

Kültürel etkinlikler karın doyurmaz diyenler bulunabilir. Doğrudur. Kültür karın doyurmaz. Onlara belediyelerin ucuz ekmek büfelerini öneriyorum. Belediyelere de "Kelebek etkisi" yapacak olan kültürel etkinliklere daha çok destek olmalarını ve kaynak ayırmalarını öneriyorum.

Hakimiyet 06.07.2009

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.