SONSUZ ŞÜKRAN KÖYÜ
Geçen Pazartesi,
Sonsuz Şükran Köyü'nde idik. Sanatçıların kerpiç evler yaptırdığı,
geçtiğimiz yıldan itibaren de ulusal ve uluslar arası sanat...
Geçen Pazartesi, Sonsuz Şükran Köyü'nde idik. Sanatçıların kerpiç evler yaptırdığı, geçtiğimiz yıldan itibaren de ulusal ve uluslar arası sanat camiasında adından söz ettiren köye gittik.
Muhterem ağabeyim Dr. Mustafa Güçlü, TYB Konya Şube Başkanı Bekir Şahin, Araştırmacı Yazar Mustafa Azılıoğlu, Zilevî Dergâhı Postnişini Mehmet Dimen Zilevi ve bendeniz, Mustafa Ağabey'in arabası ile öğleden sonra yollara düştük.
Doğrusunu söylemek gerekirse Sonsuz Şükran Köyü ismi, amiyane tabirle, beni huylandırmıştı. Ne bileyim aklıma gayriihtiyari Şükran Günü, Cris'in Sonsuzluğu gibi şeyler geliyordu. En iyisi ön yargılardan kurtulmak ve olayı yerinde görmek idi.
Köy, Hüyük ilçesinin Çavuş beldesinin hemen yanında kurulmuş. Daha doğrusu hâlâ inşaatlar devam ediyor. Kerpiçten evler yapılıyor. Kimisi iki katlı kimisi tek katlı hanay evler. Bazıları cumbalı. Gerçekten çok güzel evler bunlar. Köyde daha çok ressam ve heykeltıraşlar mukim. Ya da bize öyle denk geldi. İlk gördüğümüz de dev bir ağaç kütüğünü şekillendirmeye çalışan ve İtalya'dan buraya gelerek ev yaptıran bir heykeltıraş kadındı. Kendi tabiri ile kütüğe hayat vermeye(!) çalışıyordu.
Yarım metre sakalı olan ressam, kulaklarında yüz gramdan fazla küpe taşıyan ve küpenin ağırlığından dolayı kulaklarının yarısı dilinen erkek heykeltıraşlar gerçekten görülmeye değerdi.
Neticede sanatçılar burasını yurt tutmuş, Çavuşlular memnun, çocuklar memnun, herkes memnundu. Çavuş köyünün normal nüfusu 650 iken bu proje ile nüfusları artmış, beldeye canlılık gelmiş, ticaret canlanmış, Köşk Kaplıcaları şenlenmiş idi. Kısaca bütün ahali bu projeyi hayata geçirenlere şükran duyuyordu.
Sonsuz Şükran Köyü projesinin sahibi özbeöz Konyalı olan Mehmet Taşdiken. Kendisi de bu köyden yani Çavuş köyünden. Sanatçı; iş adamı, reklamcı, yapımcı, yönetmen, yazar, şair. Hani şu 2004 Temmuzunda muhteşem şenliklerle açılan La Rue Française (Fransız Sokağı)'in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı. Aynı zamanda AFİTAŞ adlı reklam firmasının da sahibi. Bir Sevdadır Çobanlık, Itrî, Beş Çayı, Berduş Düşünceler adlı kitapların yazarı. Teşvikiye Rotary Clup tarafından Meslekte Başarı Ödülüne layık görülmüş bir dava adamı. Konya'nın yetiştirdiği ender isimlerden biri.
Mehmet Taşdiken abi ile de görüştük. Uzun uzun sohbet ettik. Sonsuz Şükran Köyü'nün Konya'dan maddi destek alamadığından hayıflandı. Sadece Kültür Bakanlığı yardım etmiş. Yirmi bin lira gibi sembolik bir rakamla.
Çavuş beldesinin merkezinde dev bir beyaz perde kurulmuş. Akşam namazından sonra bütün köy orada film seyrediyor. Biz orada iken Derviş Zaim'in Cenneti Beklerken filmi oynuyordu. İlgi yoğundu. Köyün çocukları da son derece memnun. Şimdiden sanatsal faaliyetlere başlamışlar. Yaptıkları Ana Tanrıça, Kibele, Afrodit heykelciklerini ressam ablaları İstanbul'a götürüp fırınlayıp onlara geri getiriyormuş.
Sonsuz Şükran Köyü açık hava atölyesi gibi. Ana tema Anadolu kültürüne teşekkür yahut Anadolu kültürüne dönüş. Yani Hitit, Frig, Roma kültürü ve Selçuklu, Osmanlı medeniyeti. Bu kültürleri yeniden gün yüzüne çıkarmak ve zaten var olan sentezi daha da belirginleştirmek. Yani kutsal bir görev icra ediyorlar. Onların büyüklüğü burada. Yaşadığımız her kültür esintisinin kaynağını Antik Çağ-Selçuklu-Osmanlı sentezinde bulmak. Harmanlamak. Antikiteye medyun-ı şükran olmak.
Sanatçılar son derece medeni insanlar. İnsan sevgisi ile dolular. İşte Mevlâna da onlara ilham veriyor. Konya'yı özellikle seçmişler. Potansiyel var.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.