Konu kadınların dilinden/gönlünden olunca haliyle kadın egemen bir dinleyici topluluğu vardı. Verilen mesajlar da cinsiyet üstü ve erkek egemen topluma radikal bir çıkış içeriyordu. Gerekçeler ise cımbızlanmış ayet ve hadisler ile Hz. Pîr(ks)'in Mesnevî'sinden örnekler oldu. Panel sonunda bende uyanan intibayı şöyle bir tefekkür ettim. Sonuç; "yeni bir Mevlana dini mi?!..." oldu. Mevlana meşrepli biri olduğumu, Hz.Pîr(ks)'i rüyasında gören biri olarak ve eserlerini birkaç kez hatmettiğimi de hesaba katarak "söylem ve eylem çatışmasının sergilendiği bir fotoğraf çıktı karşıma" demek zorunda hissediyorum kendimi. Biri birinden değerli panelistlerin Hz.Pîr'den aldıkları aşırı hoşgörülerine sığınarak itiraf etmek zorundayım ki; tamamen şahsi edinimlerime göre şeriat dairesinin içerisinde; Kur'ân'ın kulu-kölesi ve o seçilmiş Peygamber(sav)'in ayağının tozu olduğunu söyleyen bir Mevlana ve yolundakiler tahayyül ede gelmişimdir.

Melike Belkıs'ın iman ve iz'anını, kulluk ve teslimiyetini, edep ve âdâbını, peygamber eşi olabilme sadedini görmezden gelerek Belkıs'lığa varislikten dem vurmak havanda su dövmekten farksız olmasa gerek diye düşünüyorum. Paneli teşrif eden Hz. Mevlana (ks)'nın 22. Kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru bir selamlama konuşması yaptı. Panel başkanlığını Prof. Dr. Emine Yeniterzi'nin gerçekleştirdiği programın panelistleri; Şefik Can Uluslararası Mevlana Eğitim ve Araştırma Derneği Başkanı H. Nur Artıran, Araştırmacı-Yazar Melahat Ürkmez, Film Yapımcısı Elif Dağdeviren ve Yazar Fatma Polat'tı. Kadın yazar ve sanatçılar Mevlana'yı kendi gönül iklimlerinde yaşattıkları şekliyle ve bütün samimiyetleriyle anlattılar. Film Yapımcısı Elif Dağdeviren, HZ. Mevlana'yı dünyaya doğru tanıtacak uzun metrajlı bir film çekme gayret ve telaşı içinde olduklarını , kendilerine gelen onlarca senaryo üzerinde değerlendirme yaptıklarını, dış bağlantılarla temas halinde olduklarını ve bunu Konya merkezli gerçekleştirmek istediklerini söyledi. Yazar Fatma Polat, Hz. Mevlana üzerinden kendi kurguladığı bir hikâyeyi anlatarak başkalarının kusurlarıyla değil kendi kusurlarımızla yüzleşmemiz gerektiğini veciz bir şekilde vurguladı. Biz, şahsiyeti Allah(cc)'ın Peygamber(sav)'ini ölçü alarak inşa edebilirsek; toplum da doğru inşa edilir. "Kemâl iledir nizâm-ı adem, Kemâl iledir nizâm-ı âlem" mısralarındaki gibi; ademin(insanın) olgunlaşması, eğitilmesi demek; âlemin(dünyanın, insanlığın) eğitilip olgunlaşması, düzene girmesi anlamına gelir. Toplumun ilk eğiticileri olarak kadınların Kur'ân ve Sünnet terbiyesinde güçlü bir zihinsel donanımla, çok güçlü duygularla, yaptığı işin önemine inanarak, toplumdan bu yönde eğitim desteği alarak bu işi hakkıyla yapmalarının aşk ve fazilet medeniyeti doğrultusunda toplumsal değişimi sağlayacağı kanaatindeyim. Baştan sona dikkat kesilerek dinlediğim ve haz duyduğum bu nefis panel için emeği geçenlere yürekten teşekkür ediyorum ve eleştirel düşüncelerimi hoş görmelerini istiyorum.