“SÖZ OKYANUSUNDA YOLCULUK”
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB)’inde, 6 Eylül 2018 Cumartesi günü “Yazı Hayatının 50. Yılında D. Mehmet Doğan” başlıklı bir panel izledik. D. Mehmet Doğan’ı yakından tanıyan panelistlerce anlatılışını satır satır ilgiyle dinledim. Zira kitaplarının hepsini okumasam da çoğunu okumuş(40 kitaba imza atmış bir isim) ve dört beş kere de çeşitli program ve imza günlerinde kısa sohbet imkânı bulmuştum. Bir fikir adamını, en güzel kalemi anlatır elbette. Ancak bizler, şahsını, anlattığı ya da anlatıldığı kadarıyla bilebiliriz. Panelistler, kendi yakınlıklarınca anlattılar; yazılıp çizilmemiş, internette ve sosyal medyada paylaşılmamış yönlerine de satır aralarında değindiler. “D. Mehmet Doğan, yazarların ve şairlerin örnek alması gereken bir isimdir” dediler. Anlatılanlar muhakkak ki imrenilesi meziyetler ve eserlerdi… Bana göreyse en çok takdire şayan tarafı en basit, bir o kadar da herkese nasip olmayan yanıydı. Emsal teşkil etmesi gereken o duruşa vurgu yapmak için bu metni kaleme aldım ve kendi kendime “D. Mehmet Doğan’ın vakur ve dik duruşunu sadece yazarların ve şairlerin değil, bütün insanların örnek alması gerekir” diye düşündüm. Niye mi? Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç, “Mevkie, makama, paraya, pula önem vermez. Tarafsızdır. Muhaliftir. Doğru ne ise kimseden çekinmeden onu söyler. Kendi yolunu kendi açan adamdır. Onurlu ve dik duruşa sahiptir. Kendisi istemediği halde protokolde her zaman en öne oturtulur” diyerek hiçbir makam karşısında eğilip bükülmediğini yanı sıra bir o kadar da mütevazı oluşunu anlattı. “İŞTE BU!!!” diyerek içimden sessizce alkışladım. Oysa alkışlamamalıydım. Normali ve olması gereken buydu… Toplumun her ferdi, her aydın, her bilim, ilim insanı… böyle bir duruşa sahip olmalıydı… Yazar, çizer; yazmaz, çizmez; amir, memur… -Ne acıdır ki olması gereken böylesi davranışları nadiren görmeye başlandık. Görünce de dile getirecek, yazacak kadar seviniyoruz- Hele ki bir milletin aydını, kendi zararına bile olsa doğruyu yazmalı, söylemeliydi. Hiçbir korku, kaygı ve beklenti doğruyu söylemesine engel olmamalıydı. İşte o zaman aydın, “Aydın” payesini hak edebilirdi. Hicabi Hoca konuşmasına devam ederken iktidara, idarecilere, üslerine yağ çekeceğim diye kılıktan kılığa giren; methiyeler sıralayan; şiirler yazan; eğriye, “doğru”, karaya “ak” diyen dalkavuklar gözümün önünden bir bir geldi geçti…
Ahmet Köseoğlu, Fahri Tuna ve panel başkanı Mehmet Şeker de D. Mehmet Doğan’ın çok güzel vasıflarını, anılarını anlattılar. Onların anlattıklarına yer kifayetsizliği sebebiyle değinemeyeceğim. İsteyen TYB Konya sayfasından okuyabilir.
Ben de buradan D. Mehmet Doğan’ın kitaplarından ve hizmetlerinden yola çıkarak çıkarımlarımı, kendi tahlillerimi anlatsam belki örnek olur, emsal teşkil eder, diye düşündüm ve aşağıdaki kısa metni yazdım. Yazdıklarım ve değerlendirmelerim, kesinlikle ve tamamen nesnel bağlamdadır:
D. Mehmet Doğan, Türk fikir hayatının, en sancılı olan 1970’li yıllarında değişik değişik fikir akımlarının ayyuka çıktığı, Türk aydınını zehirli bir sarmaşık gibi sardığı dönemlerde, ilk eserlerinden birisi olan “Batılılaşma İhaneti” ile sözde aydınların kültür hayatımıza saplanan dogma ve önyargılarını, daha açık bir ifadeyle kâbuslarını yerle bir etmiştir. Öyle ki bu kitabıyla Türk kültür ve düşünce dünyasının zirvelerinde olan Cemil Meriç’in mazhariyetine nail olmuştur. Ve nitekim Cemil Meriç’in mutad Konya gezilerinde, bu kitap, Konya’daki dostlarıyla günlerce konuşulup tartışılmıştır(Bu sohbetlerin her defasında Cemil Meriç’in yanında olan Konyalı bir dostundan bire bir dinlediklerime istinaden, kendisinin de iznini alarak bu bilgiyi aktardım)
D. Mehmet Doğan 40 kitabıyla kültür ve düşünce dünyamıza ışıklar saçan bir fikir adamı, yine bilim ve felsefe dünyasının mümtaz bir mütefekkiridir. Önemli bir ekol, görkemli bir sima olan Nurettin Topçu’nun tefekkür ve inanç dünyası hakkındaki derin analizleri dikkat çekmiş ve bu iki eklemleme dahi D. Mehmet Doğan’ın aydın kimliğinin ne kadar çok zenginlik ve kültür kazanımlarıyla dolu olduğunu ortaya koymuş, aydınlar dünyasında vazgeçilmez kılmıştır. Nurettin Topçu külliyatını ve fikirlerini anlamakta ve anlatmakta en yeterli ve gerekli tahlil ve terkipleri yapmıştır. Bu da kültür ve fikir dünyamız için yapılmış büyük bir hizmet; aydınlarımız içinse bir nimet olmuştur.
Ayrıca Nurettin Topçu önderliğinde Hareket Dergisi etrafında toplanan bir ekolün de fikir dünyamızdaki önem ve değerini de vurgulamamız bizim açımızdan entelektüel bir borçtur.
D. Mehmet Doğan’ın kültür ve bilim dünyamıza yaptığı hizmetler ve ele aldığı konular bunlarla sınırlı olmamakla birlikte buraya sığamayacak kadar çoktur. Sadece yüz on sekiz bin beş yüz kelime içeren Türkçe Sözlük’ü bile kültür dünyamızda mutena ve müstesna yer ve değerini almaya yeter. Böylesi değerlerimizin sayılarının artması dileğiyle, panele dinleyici olarak katılan bizler hediye edilen D. Mehmet Doğan’ın yeni kitabı “Söz Okyanusunda Yolculuk” için teşekkür ederiz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.