Subaşı TYB'de Mevlana'yı anlattı

Subaşı TYB'de Mevlana'yı anlattı

Hz. Mevlana'nın sadece aydın kesime hitap ettiği yanılgısının yaşandığını belirten yazar Muhsin İlyas Subaşı, "Mevlana, İslam'ı bilen, dinini yaşayan...

A+A-

Hz. Mevlana'nın sadece aydın kesime hitap ettiği yanılgısının yaşandığını belirten yazar Muhsin İlyas Subaşı, "Mevlana, İslam'ı bilen, dinini yaşayan halka hitap etmiştir. Ancak biz bunun farkında değiliz" dedi

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi 2011 Kültürel Etkinlikleri kapsamında bu hafta yazar Muhsin İlyas Subaşı'yı ağırladı. 'Hz. Mevlana, Çevresindekiler ve Mevlevilik' konulu konferans veren Subaşı'yı çok sayıda davetli dinledi. Hz. Mevlana'nın Moğol istilasında gösterdiği gayretlerden bahseden Subaşı, semanın günümüzde Türk ve Batı dünyasında algılanışını anlattı. Hz. Mevlana'nın insanlara anlattığı öğretilerin günümüz dünyasında tam anlaşılamadığını aktaran Subaşı, ancak yıllar geçtikçe durumun daha da iyiye gittiğine dikkat çekti. Moğolların istilası sırasında Kayseri'de yaşanan tahribattan kesitler sunan Subaşı, Konya'nın Moğol istilasından en az zararla kurtulduğunu belirtti. Bunun nedeninin Hz. Mevlana olduğunu söyleyen Subaşı, "Hz. Mevlana Moğolların içindeki ateisti, şamanı Müslüman yapmıştır. Moğol istilasında Mevlana'nın merhametini ve rahmetini gördük. Tüm bunlara karşılık biz ne yaptık? Tüm ahlaki ve vicdani kaygıları bir kenara bırakarak "Hz. Mevlana, Moğollarla iş birliği yaparak Türkmenlerin katledilmesini sağladı" dedik. Böyle müstesna bir şahsiyeti anlatmak çok zor bir iş" dedi. Semaya Batı dünyasının 'dans eden dervişler' dediğini anımsatan Subaşı, "Hz. Mevlana'nın ruhaniyetini semanın içinden alırsanız bu sema olmaktan çıkar ve bir gösteriye dönüşür. Bu yüzden Batı dünyasının semaya dans demesi normaldir. Sema vecd ile aşk ile yapılır. Siz bunları semanın içinden çıkarırsanız bir anlamı kalmaz. Konyalı kardeşlerim bu yönden büyük bir hata yapmışlardır. Turizm patenti adı altında semayı bir gösteriye dönüştürmüşlerdir" şeklinde konuştu.

MEVLANA ÖĞRETİLERİNİ KULLANMAK SON DERECE TEHLİKELİ

Sema yapılırken sadece Allah'ın düşünülmesi gerektiğini ifade eden Subaşı, ancak günümüzde bu işin bir gösteriye dönüştüğünü kaydetti. Semayı izleyenlerin de sorunlu olduğunu belirten Subaşı, "Vatandaşlarımız semayı çekirdek çitleyerek, sakız çiğneyerek, sohbet ederek izliyorlar. Bu yanlış bir davranıştır. Çünkü sema Allah'ı zikretmektir. Bu yüzden insanlarımız sema izlerken bunu unutmamalıdırlar. Geldiğimiz günümüz ve toplum şartlarında Hz. Mevlana'nın sadece aydın, elit kesime hitap ettiğini sanıyoruz. Fakat yanılıyoruz, çünkü Hz. Mevlana halka hitap etmektedir. Ancak o halk da İslam'ı bilen, dinini yaşayan bir halktır. Mevlana'nın öğretisiyle, Mevlana'yı kullanarak 'ılıman, laik İslam' anlayışı yerleştirilmek istenirse toplumda tehlike baş gösterir. Yaşadığımız toplum da bu tehlikeye doğru gidiyor. Mevlana'nın öğretilerini insanların farklı amaçlar için kullanmasına tahammülümüz yok, olmamalı da" diye kaydetti. Hz. Mevlana ile ilgili bir sempozyum sonrası yaşadığı olayı anlatan Subaşı şunları kaydetti: Sempozyum sonrası türbeleri geziyoruz. Fransız bir kadın Hz. Mevlana'nın türbesinde secdeye gittikten sonra ağlamaya başladı ve 'Yunus Emre sizin değeriniz, tamam o sizin olsun. Fakat Hz. Mevlana'yı keşke bize verseniz. Siz onu bize verseniz biz kültürümüzü tüm dünyaya kabul ettiririz" dedi. Ben kadına karşılık olarak, "Yunus da sizin Mevlana da sizin. Fakat sizinle bizim aramızda bir fark var. Biz emperyalist değiliz" dedim. Kadın mahcup bir vaziyette ve kendisini biraz toplamaya çalışarak, "Beni yanlış anladınız. Ben sadece bizde de Hz. Mevlana gibi bir değer olsa kendimizi daha rahat ifade ederiz demek istedim" dedi.

SONRADAN MÜSLÜMAN OLANLAR TAM AİDİYETLİK HİSSEDİYOR

Müslümanlığı sonradan tercih eden insanların daha samimi davrandıklarını işaret eden ifade Subaşı, "Bizler Müslüman anne babanın evlatları olarak dünyaya geldik. Buna ne kadar şükretsek azdır. Fakat tam anlamıyla ne yaptığımızı, ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz, bilmeden yaşıyoruz. Sonradan İslam'ı ve Müslümanlığı tercih edenler tam anlamıyla aidiyetlik yaşıyorlar. Tüm yaşantısını Müslümanlık üstüne düzenliyorlar. Bunun örnekleri dünya üzerinde çoktur. Onların Müslümanlığı yaşayış biçimi bizim yaşayışımızın çok üstündedir. Öyle bir hale geliyorlar ki attıkları adımı dahi İslam dairesinde atıyorlar" diye konuştu.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.