Türk öğretmenler bana roman kahramanlarımı hatırlatıyor
Dağların kucağında bulunan benim ülkemin adı Kırgızistan. Eskiden beri halkımız yazıp çizse de bunların hiçbiri genel eğitim niteliği taşımamıştır....
Dağların kucağında bulunan benim ülkemin adı Kırgızistan. Eskiden beri halkımız yazıp çizse de bunların hiçbiri genel eğitim niteliği taşımamıştır. Çocuklarının eğitiminde daha çok büyüklerin güzel sözleri, tabiatın özü ve folklor eserleri kullanılagelmiştir. Bunda dinin de az çok rolü vardır.
Sovyet döneminde eğitim Kırgızlar arasında toplu bir nitelik kazanmıştır. Bilim ve teknolojinin gelişmesine rağmen o dönemin sonlarına doğru bütün toplum kucaklayıp gelişememiştir. Bunun esas sebebini, Sovyet halkını, dünyadaki gelişmelerden uzak tutarak Batı ve Doğu medeniyetini SSCB adındaki büyük oluşuma getirmemek için gösterdikleri büyük çabada görüyorum. Dünya başka yolla ilerlerken biz kendi yolumuzu bulamadan takılıp kaldık. Bu durum, totaliter-merkezî ve dünyaya kapılarını kapamış ülkelerin büyük bahar buzları gibi eriyerek ayrı ayrı kendi başlarına buzdağına dönüşmelerine sebep olmuştur.
Bizim buzdağına en önce Türkiye Cumhuriyeti'nin, özellikle de eğitim alanında faaliyet gösteren, geleceği düşünen, gelişmeye açık insanlarının el uzattıklarını nasıl unutabiliriz? O zamanki cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın dehası önünde tekrar tekrar eğilerek teşekkür etmemiz gerek. Çünkü bu adam, Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetlerini yerine getirerek, kendi vatandaşlarının ata yurtlarına temiz kalp ve iyi niyet ile gelmelerine imkân sağlamıştır. Ben son yıllarda büyükelçi sıfatıyla Avrupa'da uzun süredir bulunuyorum, ihtiyar Avrupa'dan biraz boş vakit bulduğumda hemen ata yurduma, Kırgızistan'a gidiyorum. Vatanıma gelir gelmez ne tür gelişmeler ve yenilikler var diye soruyorum. Güzellikleri ve yenilikleri görünce kıvanç duyuyorum. Onların biri de Kırgız-Türk liseleridir. Her gittiğimde öğrencilerin ne kadar kaliteli eğitim aldıklarını görüp seviniyorum, okulları dolaşıyorum ve öğretmenlerle sohbet ediyorum. Benim en çok hoşuma giden şey, bu okullarda okuyan öğrenciler dört dilde; İngiliz, Türk, Rus ve Kırgız dillerinde akıcı konuşabiliyorlar, çağın dili olan bilgisayarda ise istedikleri işlemleri yapabiliyorlar. Bu okullar demokrasiye yöneldiğimiz, Batı ile Doğu'nun yarışarak ilerledikleri bu dönemde çağın ve günün anlamını, şeklini arayıp bularak gelecek nesillerimize tüm gücüyle sunan eğitim kurumlarıdır. Çağdaş dünyada insanlığa nasıl bir eğitim lazım ise, hangi bilim dalının geleceği var ise, insanlığın terbiyesinde hangi sıfatlar gerek ise, onların hepsini bu Sebat Kırgız-Türk liselerinin öğretmenlerinin, terbiyecilerinin vermeye muktedir olduklarını görebiliyorum. Gençlerimiz kesinlikle çok şeyler biliyor ve öğreniyorlar. Ben okul müfredatını incelediğimde bugün ve gelecek için aktüel olan ilim ve bilimi vermeye yönelik olduğunu gördüm. Bu okullarda her yönden çağdaş gelişmeye yönelik terbiye veren, eğiten öğretmenlere ve terbiyecilere bir büyük olarak her zaman başımı eğerek şükranlarımı sunuyorum. Bu okullar, Kırgız-Türk-Sovyet eğitim bilimi ile beraber tarihî ve çağdaş pedagojileri kaynaştırıp tüm dünyanın gelişmeye açık eğitim standartlarını Aladağlar (Tanrı Dağları) bölgesine getiriyorlar. Kırgızistan'ın, eğitim alanında dünyanın globalleşme sürecine 'Sebat' eğitim kurumlarının liseleri aracılığıyla girdiğini görüyoruz. Bu liselerin öğrencileri her sene uluslararası dünya bilim olimpiyatlarına katılarak 1.lik, 2.lik ve 3.lük gibi başarılara ulaşıyorlar. Geçmişte bunun gibi olaylara az rastlanırdı. Bu da Kırgız-Türk liseleri ile gelen başarının bir parçası, Aladağlar bölgesindeki erkek-kız bütün öğrencilerin dünya standartlarında eğitim aldıklarına dair delillerden biri, globalleşme denilen sürece katılmanın hızlandırılmış yoludur. 'Sebat' liselerinde şimdi üç binden fazla öğrenci eğitim görmekte ve buraları kazanabilmek için büyük rağbet var, bir kontenjana elli öğrencinin müracaatı, onların değerinin yıl geçtikte arttığının işaretidir.
Sebat liselerinde okuyan öğrenciler, dünyanın en son gelişmelerinden olan internet ile beraber, teoride gördüklerini pratikte de uygulama imkânına sahiptirler. Bu okulların mezunları, seçmiş oldukları branşlarında yurtdışında eğitimlerine devam etmektedirler. Örneğin, bugüne kadar 'Sebat'tan mezun öğrencilerin % 30'u Avrupa'da, % 8'i Amerika'da, % 4'ü Güney Asya ülkelerinde, % 15'i BDT'de, % 43'ü Kırgızistan'da yükseköğretim kurumlarında okumaktadırlar. Mezunların hemen hemen hepsi yüksek eğitim alıyorlar ve öğrencilerinin de terbiyeli ve edepli oluşu övünebilecek bir durumdur. Üniversitelerini tamamlayan öğrencilerimizin, vatanları olan Kırgızistan'da, ya kendi liselerinde ya da diğer alanlarda çalıştıklarına şahidim. Öğretmenler sınav ile işe alınır, Türk öğretmenler Kırgız öğretmenlerle, Kırgız öğretmenler de Türk öğretmenlerle ders verme teknik ve tecrübelerini paylaşarak, öğreterek, öğrenerek bu yönden büyük kazanç elde ediyorlar.
Kırgız-Türk liselerindeki öğretmenlerin idealleri uğruna yapmış oldukları fedakârlıklar, her türlü zor şartlara rağmen yılmayışları, bana roman kahramanım Öğretmen Duşen'i hatırlatıyor. Kırgız-Türk liseleri gibi eğitim müesseseleri, Orta Asya'daki Türkî cumhuriyetlerde, Sibirya bölgesindeki Türkçe konuşan halklarda, bir başka deyişle Anadolu Türklerinin ata yurtlarında, aktif bir şekilde açılıyorlar. Bunu da bizim yakınlığımızın, kardeşliğimizin derin köklerini ispatlayan bir olay olarak görüyorum. Bu fedakâr öğretmenler, Ak Gemi romanımda kaybolan çocuğu değil, Ak Asya'da kaybolmuş bir nesli arıyorlar. Ak Gemi'de kaybolan çocuğun nerede olduğunu kimse bilemez. Ama Ak Asya'da kaybolmuş bir neslin nerede olduğunu söylemem mümkün. İşte bu okullarda.
Not: Hafta içinde kaybettiğimiz büyük yazar Cengiz Aytmatov'un, kurucu üyesi ve onursal başkanı olduğu Diyalog Avrasya Platformu için kaleme aldığı yazı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.