TYB Konya Şubesinde Ramazan Kültürü ve Oruçlu Olma Âdâbı Konuşuldu
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi, geleneksel hâle getirdiği Ramazan'da Huzur Sohbetleri'nin son programını geçtiğimiz Cumartesi günü teravihten sonra...
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi, geleneksel hâle getirdiği Ramazan'da Huzur Sohbetleri'nin son programını geçtiğimiz Cumartesi günü teravihten sonra gerçekleştirdi.Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi Konya Evinin bahçesinde teravihten sonra yapılan etkinliğin konuğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı, Türk İslam Edebiyatı Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yılmaz oldu. Ramazan Kültürü ve Oruç Tutma Âdâbı konulu bir konuşma yapan Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Türkiye'de birçok ilde yıllardır kurulan iftar çadırlarının aslında büyük bir israf olduğunu buralara harcanan paralarla yılın her gününde fakir fukaraya aş verilebileceğini ve böylece cari bir sadaka oluşacağını söyledi. Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, konuşmasını eski Türk edebiyatı sahasında rağbet gören bir tür olan kasidelerin "Nesib" bölümlerinde yer alan Ramazan kültürü ve günümüzde oruç tutma adabı olarak iki bölüme ayırdı. Esasen övgü şiirleri olan kasidelerin giriş mahiyetindeki Nesib bölümlerinde işlenen konulara göre isimlendirildiğini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, bu bölümlerde Ramazan'dan, oruçtan bahseden kasidelere Ramazaniyye adı verildiğini belirtti. Ramazaniyyelere bakarak geçmiş dönemlerdeki Ramazan ile ilgili uygulamaların görülebileceğini belirten Yılmaz, bugün olduğu gibi eski dönemlerde de insanların Ramazan aylarında dine yöneldiklerini, Ramazan'ın başlangıcını hilalin durumuna göre tespit ettiklerini belirtti. Ramazaniyyelerde Ramazan ayının vazgeçilmez eğlencesi olan Karagöz ve Meddahlardan bahsedildiğini söyleyen Yılmaz, "Oruçlunun iki sevinci vardır: iftar vakti ve Allah'a kavuştuğu gün." şeklindeki hadisin ve diğer oruç ayının faziletleri ile ilgili hadislerin Ramazaniyyelerde işlendiğini belirtti.Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, edep kelimesinin nizam, intizam ve güzellik anlamlarına geldiğini belirterek edebin kaynağını din ve örften aldığını sözlerine ekledi. "Bu edep, bizim sözümüze yansımışsa buna edebiyat, davranışlarımıza yansımışsa buna da adap adı verilir." diyen Yılmaz, "Oruçlu olma adabı konusunda şikâyetlerim var." dedi. Prof. Dr. Ahmet Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: "Ramazan'da gösterişten kaçınılması gerekir. Özellikle, desinler, diyerek normalde yapmadığımız davranışları Ramazan ayında sergilemek yanlıştır. Bu ayda sıkça yapılan lüks davetlerde zengin ve makam sahipleri birbirlerini ağırlıyor. Oysa Peygamberimizin dediği gibi fakirlerin çağrılmadığı sofralar ne kötü sofralardır. İftar çadırları da aslında büyük bir israftır. Buralara harcanan paralarla yılın her günü fakir fukaraya aş dağıtılabilir. Kurulan iftar çadırlarına da fakirlerin gitmesi, zenginlerin gitmemesi gerekir. Ramazan ayında din, ticarete alet ediliyor. Ramazan ayını harman ayı olarak gören zihniyet büyük bir yanılgı içindedir. Ramazan'da tutulan oruç başa kakılmamalıdır." dedi "Mekke'de tatil yapmak ile Umre yapmak birbirinden ayrı şeylerdir." diyen Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, "Eskiden Kâbe çevresine büyük binaların yapılmamasına dair fetvalar vardı. Şimdi bunun tam tersi yapılıyor." dedi. "Ramazan ayınız mübarek olsun." Demenin de aslında yanlış olduğunu söyleyen Yılmaz, "Ramazan zaten mübarek bir aydır. Bunun yerine Allah bizi Ramazan'a layık kılsın, demek daha doğru olur." dedi. Ramazan Kültürü ve Oruç Tutma Âdâbı konulu programın sona ermesinin ardından konuşmacı olan Prof. Dr. Ahmet Yılmaz'a Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hayri Erten çeşitli hediyeler verdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.