Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin 2013 Kültürel Etkinlikleri'nde bu hafta medya ve tarih konusu masaya yatırıldı. Necmettin Erbakan Üniversitesi'nden gazetemiz yazarı Prof. Dr. Mehmet İpçioğlu'nun katıldığı söyleşinin açılışını yapan TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu, günümüzde medya unsurları arasına 'sosyal medya'nın da girdiğine işaret ederek, duyarlı insanların hayatı etkileyebilecek her alanda, boşluk bırakmadan yer alması gerektiğini söyledi. Facebook, twitter gibi günümüz direkt haberleşme organlarının, ülkelerde kargaşa ve ihtilal ortamı yaratabilecek güce eriştiğine dikkat çeken Köseoğlu, "Maalesef pek çok konuda olduğu gibi sosyal medyada da yeterince yer alabilmiş değiliz. Sosyal medyada onlarca bilgi kirliliğine rağmen, buna karşı doğru bilgiyi verebilecek insanların azlığı son eylemlerde de görülmüştür" dedi.

BELGESEL TARİH PROGRAMLARI FAYDALI

Konuşmasına günümüzde sosyal medyanın yığınları yönetebilen bir güce eriştiğini söyleyerek başlayan Prof. Dr. Mehmet İpçioğlu da, "Bir ara sosyal medyadan gelen haberlerle Gezi Parkı'nda polisin katliam yaptığını sandık. Bu haberleri yalanlayacak haber adamlarımızın da oluşmadığını gördüm" dedi. Daha sonra medya ve tarih ilişkisinden bahseden Prof. İpçioğlu, medyanın tarih konusunda hem olumlu hem de olumsuz yönleri olduğunu söyledi. Medyada tarih programları yapılacaksa tarih araştırmalarına dayalı olarak yapılması gerektiğine işaret eden İpçioğlu şöyle devam etti: Belgesel tarih programlarını faydalı görüyorum, mutlaka metin yazarları tarih bilmeli, danışmanları olmalı. Aksi halde tarihi filmlerde olduğu gibi kepazelikler ortaya çıkar. İş, bir bilek güreşine döner. Can Dündar gider 'Mustafa' diye bir film çeker, diğeri de gider 'Muhteşem Süleyman' diye bir diziyle ona cevap verir. Ortalık bir kör dövüşüne döner. Ne Can Dündar'ın niyeti samimidir ne de diğerlerinin. Amaç bağcıyı dövmektir. İşte Gezi Parkı'nda gördük. Sırrı Süreyya da oradaydı Can Dündar da.

BİLİMADAMLARI ALMANYA'DAN!

Alman arkeologlara güvenmediğini, hepsinin ajan olduğunu ileri süren İpçioğlu, "Almanlara olan bu muhabbet nereden geliyor anlayamıyorum. Bunlara neden dokunamıyoruz? Bizde bilim adamları Almanya'dan gelmiştir. Dil Tarih'te çok fazla Alman hoca çalıştırıyoruz. Türk-Tarih tezini bu Almanlar şekillendiriyor. Bunlara medyada hiç dokunulmaz, bunlardan hiç bahsedilmez. Yahudi birisi nasıl olur da Alman Coğrafyacılar Birliği Başkanı olur diye kimse sorgulamaz. Almanya'da hiç kimse yokmuş gibi Doğu Almanya'dan Merkel getirilip niye başkan yapılır?" diye sordu.

DOKORSAN DOKTORLUĞUNU YAP

Bilim adam olarak TV'lerde program yapan bazı isimleri eleştiren İpçıoğlu konuşmasına şöyle devam etti: Bizimkiler ancak iç politika konuşur. Bu son dönem Osmanlı aydınlarının hastalığıdır. Her konuda konuşurlardı, sonradan Abdülhamit rahmetliye bile bir sürü şey dediler ama öyle olmadığını gördüler. Doktorsan doktorluğunu yap. Askersen askerliğini yap. Tarihçiysen tarihçiliğini yap. Ama öyle olmuyor. Bu sihirli kutu televizyon cazip geliyor. İlber Hoca bir bilgi zehirlenmesi yaşıyor. Her konuda konuşuyor. Ama asıl konuşması gereken konulara giremiyor. Ülkemiz son dönemde yabancı ajanların istilası altında. Özellikle Alman vakıfları başı çekiyor. Necip Hablemitoğlu bu Alman vakıflarının ülkemizde yaptıkları tahribatları araştırırken canından oldu. Yine Uğur Mumcu bu ajanlarla ilgili son dönemlerde yaptığı araştırmalar yüzünden, PKK'ın arkasındaki Alman ve CİA ajanlarıyla ilgili çalışmaları yüzünden ortadan kaldırıldı.

MEDYA TARİH SINAVI VERİYOR

Her şeye rağmen medyanın tarihle ilgili doğrularının da bulunduğunu, sağduyusuna güvenilen insanların yaptığı program ve yayınların izlenebileceğini belirten İpçioğlu, medyanın tarih sınavı verdiğini söyledi. Programın sonunda İpçioğlu'na TYB adına Katılım Belgesi'ni 21. Dönem Konya Milletvekili Hüseyin Arı verdi.