TYB’de “Şehbender-zade Filibeli Ahmet Hilmi” Anlatıldı
Konya’da Kültür programlarına ara vermeden devam ediliyor. Bu konuda Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi lokomotif görevini üstlenmiş vaziyette. Bu...
Konya’da Kültür programlarına ara vermeden devam ediliyor. Bu konuda Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi lokomotif görevini üstlenmiş vaziyette. Bu yılın 31. Programını gerçekleştirdi.
Geride kalan 30 haftada bir birinden önemli konuları, yazar ve eserlerini takipçileri ile paylaşan Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi bu hafta da Şehbender-zade Filibeli Ahmet Hilmi ve A’mak-ı Hayal kitabını gündeme taşıdı.
Kılıçarslan Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte Selçuk Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Hidayet Duyar konuyu “Şehbender-zade Filibeli Ahmet Hilmi’nin A’mak-ı Hayal’ının Edebiyatımızdaki Yeri” başlığı altında dinleyicilere aktardı.
Konuşmasına, “Evliya Çelebi rüyasında gördüğü Peygamber Efendimize Şefaat ya Resul Allah diyecekken ‘Seyahat ya Resul Allah’ dediği için diyar diyar gezdiğini anlatır seyahatnamesinde. Ahmet Hilmi de sanki aynı şekilde rüyasında “Muhacerat ya Resul Allah” demiş gibi ömrü muhacirlik ve sürgünle geçmiş bir yazarımız.” diyerek başladı. Hidayet Duyar, “1863 yılında Filibe’de doğan Ahmet Hilmi tarihimizde 93 Harbi olarak bilinen savaştan sonra Filibe’nin kaybedilmesi ile ilk muhacirlik günlerini daha 13 yaşında tatmış oldu. Bundan sonraki hayatı da sürgün ve muhacirlikle devam etmiştir. Eğitimini nerede aldığı bilinmemekle beraber eğitim seviyesi yüksektir. Sanıyorum o dönemin birçok yazar-çizeri gibi kendi kendini yetiştirmiştir. Darülfünun’da Felsefe Müderrisliği yapmıştır. 40’ın üzerinde kitap yazmış, onlarca gazete ve dergi çıkarmıştır.
Eserleri genellikle ‘İslam Birliği, Osmanlı nasıl kurtulur ve devletin devamı nasıl sağlanır’ gibi konular üzerine yazılmıştır. İslam’ın anlayarak ve bilerek yaşanması taraftarıdır. Bunun için Kuran-ı Kerim’in anlaşılmadan ezbere okunması yerine anlayarak hayatta uygulanması taraftarıdır. Ulema ile kavgalıdır. Eserlerinde Türklüğe vurgu yapar. Türk olmakla gurur duyar” şeklinde devam etti.
“A’mak-ı Hayal kitabında Ehli Sünnet yaşama işaret ederek bunun nasıl gerçekleştirileceğinin yollarını hikâyelerle anlatmaktadır. Ancak bütün hikâye ve yazılarında öksüzlüğe ve muhacirliğe ait anlatımlar vardır. Bu da çocukluğunda geçirmiş olduğu travma ile ilgili olmalıdır. Kitap iki bölüm halinde tefrika edilmiştir. İkinci bölüm Manisa Tımarhanesi ismini taşımaktadır.” diyen Hidayet Duyar, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir ara Beyrut’ta memuriyette bulunan Ahmet Hilmi burada Jön Türklerle tanışmıştı. 1901 yılında İstanbul’a gelen Ahmet Hilmi burada bu ilişkilerinden dolayı Fizan’a sürüldü. Fizan’da tasavvufa ilgi duymaya başlayan Ahmet Hilmi Arûsi Tarikatına intisap etti. Arapça, Farsça ve Fransızcayı çok iyi bilen Ahmet Hilmi Masonluk ve Siyonizm üzerine ilk dikkat çeken şahıstır.”
İkinci Meşrutiyetin ilanı ile İttihat ve Terakki ile ters düşen Ahmet Hilmi önce Kastamonu’ya sonra Bursa’ya sürgün edilir. Sonra affedilerek tekrar İstanbul’a döner. Hiç evlenmeyen Ahmet Hilmi 30 Ekim 1914 yılında beklenmedik bir şekilde vefat etti.
Hidayet Duyar, A’mak-ı Hayal kitabının “Manisa Tımarhanesi” ismini taşıyan ikinci bölümde yer alan ‘Çifte Hafızlar’ başlığını taşıyan hikâyeyi anlatarak sözlerini sonlandıracağını söyledi.
“Bu iki delinin birisi hakikaten Hafız imiş, ikincisi ise arabacı.
…
Hafız cenazelerde, hastaların başucunda, velimelerde aşır okuyup cer etmeğe alışık olduğundan bir seyirci görür görmez parmaklığın önüne gidip diz çöker ve kıraate başlardı. Arabacı, hafızın ağzından çıkan kelimeleri mümkün mertebe taklide çalışırdı. Zavallı hafız ara sıra seyircilere:
“Bu hafız değildir, onu dinlemeyiniz” diyorduysa da arabacı gözlerini kırpıştırarak:
“Sözlerine kulak asmayınız, zavallı delidir” derdi.
Bir gün bu yalandan hafızla görüşürken, niye hafızlık tasladığını sordum. Bana dedi ki:
“Hafızı dinleyenlerin yüzde doksanı, okunan şeyin doğrusu benim okuduğum mu, yoksa hafızın okuduğu mu olduğunu fark etmekten aciz. Bir adam bunlara tecvitle her ne okursa Kur’an sanırlar. Ve yalnız ve yalnız başlarını sallarlar. Bizim hafız da okuduğunu anlayanlardan değil… Şu şekilde seyircilerin çoğu benim hafız olduğuma yemin bile ederler!”
Konuşmanın ardından Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Hidayet Duyar’a günün hatırasına bir plaket takdim etti.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.