TYB’nin 21. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
Türkiye Yazarlar Birliği’nin 21. Olağan Genel Kurul toplantı 3 Temmuz 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof....
Türkiye Yazarlar Birliği’nin 21. Olağan Genel Kurul toplantı 3 Temmuz 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Şanlıurfa eski Milletvekili İbrahim Halil Çelik ve TYB şeref Başkanı D. Mehmet Doğan’ın katılımları ile gerçekleşti.
Toplantının açılışını yapan Mahmut Erdemir, divan için verilen önergeyi oyladı. Oy birliği ile Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç Divan Başkanı, Mehmet Sıddık Yıldırım Başkan Yardımcısı ve Mahmut Erdemir de üye olarak seçildiler.
TYB’nin genel merkezinde sosyal mesafe, maske ve hijyenik kurallara gerekli hassasiyet gösterilerek ve sadece genel kurul delegelerinin katılımı ile yapılan toplantıda bir konuşma yapan İbrahim Halil Çelik, TYB’nin 43 yıldır yurt içinde ve yurt dışında kültür, sanat, edebiyat faaliyetleri düzenleyen önemli bir kurum olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Şükrü Karatepe de yaptığı konuşma da; “TYB 43 yıldır var. Bu haliyle aynı kulvardaki bir çok kuruluşu solladı. Yazarları bir araya getirmek için kurulduklarını ifade eden kuruluşlar ortaya çıktı ama hiçbiri piyasada kalmadı. Çoğunun levhası bile yok artık. Birliğin çok zengin bir tarihi var. Bu kurumun tarihini bir arkadaş yazabilir ama bununla beraber dilin tarihini, kültürün tarihini de yazılabilir. Türkiye’nin çok önemli gelişmeleri buradan takip edilebilir.”dedi.
Karatepe: TYB’nin bir kimliği ve istikameti var
Son 50 yıldır bölgemizde ve dünyada siyasi ve sosyal çok önemli değişiklikler olduğunu ifade eden Karatepe sözlerini şöyle sürdürdü: “ Bu gelişmelerle beraber TYB’nin misyonu genişledi. Bu rolü Yazarlar Birliğinin omzuna yükledi. TYB kendine bir istikamet ve bir kimlik belirlemiş. Ve bu kimliği sürdürmüştür. Şimdi siyaset konusuna gelelim. TYB çok net, açık bir şekilde de siyaset yapan sivil toplum kuruluşudur. Siyasi insiyatif kullanıyor, siyasete müdahale ediyor, uygun gördüğü siyaseti destekliyor ama uygun görmediklerine karşı da cephe alıyor. Gerekli yerde eleştiriyor. Bu, TYB’nin bağımsız bir kuruluş olmasından ileri geliyor. Çok hoş bir kelime değil bağımsızlık ama burada bağımsızlıkla ne ifade ettiğimi biliyorsunuz. TYB bir cemaatin kuruluşu değil. Bir sermaye topluluğunun parçası değildir. Bir partinin yan kuruluşu değildir. Bunu ifade ediyorum. Kısaca, TYB istikametini hiç değiştirmedi, değişmedi, hür yapısını devam ettirip koruyor. İnşallah Yazarlar Birliği bundan sonra da bağımsız kimliğini koruyarak müşterek ve tarih içinden gelmiş müştereklerini benimsediği değerleri, inançları, kültürü savunmaya, düzeltmeye, yenilenmeye devam edecektir.”
Doğan: Başarı için sabır, sebat, kararlılık gereklidir
TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan da yaptığı konuşmada; “TYB 43 yıllık bir kuruluş ne kadar hamt etsek azdır. Bu süre içerisinde kendini yenileyerek 21.genel kurulu icra ediyoruz. 43 yılı öncelikle istikamet kelimesiyle izah etmek istiyorum. Bugün istikamet olmadan hiçbir iş, kuruluş mesafe kat edilemez. Ondan sonra sabır, sebat, kararlılık ve bütün bunlara şekil veren ihlas gerekiyor. Bir kuruluşu ayakta tutan şey yaşatma iradesinin yanına kurma iradesini koymasıdır. TYB bu iradeye sahip kuruluştur. Yazarlar birliğinin ilk kuruluşunda biz adeta çölde bir vaha görmüştük ama şimdi Yazarlar Birliği’nin bir vaha, bir serap olmadığını gördük. Gerçek anlamda Türkiye’de sivil toplum kuruluşu parmakla sayılacak kadar azdır ve TYB elhamdülillah bu gerçek sivil toplum kuruluşlarından biridir.” dedi.
Doğan: Zihin inşa sürecinde etkili olmalıyız
Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzdeki en önemli mesele şudur; Türkiye’de 1920-30’ lu yıllardan beri bir zihin inşa faaliyeti var. Resmi zihin inşa faaliyeti hala gücünü sürdürüyor. Buna karşı da halkın kendi zihin yapısını sürdürme çabası vardır. Bu çaba yavaş yavaş halkın gündeminden çıkıyor. Millet artık günden güne bu zihin inşa süreci otoritesini koruyamayacak. Nesiller değişti. Kültürel devamlılık Türkiye’de gerçek anlamda sağlanamadı. O yüzden zihin inşa sürecinden bizim gibi kurumların etkili olmasını diliyoruz. Yani biz kendi zihni yapımızın sürdürülebilirliği için ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmalıyız. İşte, İstiklal Marşının 100. yılı böyle bir çabadır. Buna benzer zihin inşa süreçlerini sivil toplum kuruluşları yapmak zorundadır. Devlet bunu yapma gücünü bana göre kaybetti. Ama sistem olarak eski inşa gücünü devam ettiriyor. Bir kere Türkiye’de resmi ideolojinin yavaş yavaş bütün zıtlarını dahil teslim almaya başladığını görüyoruz. İkincisi de dil konusunda maalesef 1932 yılında başlatılan dil devrimi süreci 3.aşamasına gelmiştir. Dil devriminin birinci amacı Osmanlı’dan devralınan edebiyat mirasını anlamsız hale getirmektir. O zaman yaşamakta olan bütün şairlerimiz Mehmet Akif’ten Yahya Kemal’e, Tanpınar’a, Necip Fazıl’a kadar. Bütün bunları bize miras olan edebi eserlerini okunamaz hale getirmişlerdir. Dil devrimi öncelikle bunları devre dışı bırakmıştır. ;Sonra sürekli bir devrim olduğu için devamlı yeni kelimelerle zihinler karıştırılıyor.”
Doğan: Türk dilinin içine düştüğü çıkmaz durumdan kurtarmalıyız
Başta akademide olmak üzere dil konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmediğini ifade eden D. Mehmet Doğan; “Şu anda her önüne gelen kelime uyduruyor. Bilhassa akademi. Dil ile ilgili tezlerde bir defalık kullanılan kelimeler var. Ve dilciler; Türkiye dünyada en çok dilci besleyen ülkedir. Bütün edebiyat fakültelerinde Türk dili ve edebiyat bölümü var. İkincisi üniversitede yükseköğretim de Türk dili öğretimi hala devam ediyor. Binlerce hoca var ama dilimiz maalesef bu durumda. Bunun sebebi de dilcilerin konuya ciddi şekilde eğilmemeleri ve hafife almalarıdır. Bu uydurma kelimelerin birçoğunu da bu dilciler uydurmaktadır ve dediğim gibi tek kullanımlıktır. Bu tezleri okurken insan hakikaten saçını başını yolmak ister, ben şahsen öyle hissediyorum. O tezi okuyan birkaç hoca var ve okuduklarından da şüpheliyim. Ve o tez o normal bir dille yazılsa emin olun hiçbir değeri yoktur. Bu güzün veya kış ayında bir Türkçe şurası toplayalım. Bu konuyla ilgili akil insanları bir araya toplayalım. Ve dilin içine düştüğü bu çıkmaz durumu orta koyalım.” dedi.
Arıcan: Gücümüzün kaynağı samimiyetimizdir
Daha sonra divan başkanının söz verdiği TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da yaptığı konuşmada; “Medeniyetimizin üzerinde yükseldiği millî, manevî, tarihî, kültürel değerleri araştırmak, geliştirmek, korumak, yaşatmak, gençlere benimseterek yarınlara taşımak amacıyla; yurt içinde ve yurt dışında çok önemli projeleri hayata geçirdik. 43 yıldır ayakta olan ve her yıl daha da güçlenerek yoluna devam eden Yazarlar Birliği’nin bu gücünü nereden aldığını soranlar oluyor zamana zaman; Onlara şunu söylüyorum; Gücümüz samimiyetimizde. Hoca Ahmet Yesevi’nin, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’nin, Mevlana Celaleddin-i Rûmi’nin, Hacı Bayrâm-ı Veli’nin, Şeyh Şaban-ı Veli’nin, Yunus Emre’nin inancı ve felsefesi bizim gücümüzdür.” dedi.
Arıcan: Millî bütünlüğün güçlenmesine katlı sağlıyoruz
Genel Başkan Arıcan yaptığı konuşmada bu ülkeye hizmet etmenin bir çok yolu olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: Kurucu irademiz ve devamında o çizgide yönetimde görev alan arkadaşlar; İnsanı ve hayatı yücelten, çocuklarımızın, gençlerimizin, ailelerimizin manevi ve ruhsal iklimini zenginleştiren kültür, sanat, edebiyat faaliyetlere yoğunlaşmışlardır. TYB olarak çizgimiz, yaptığımız işler ve projelerimiz belli. Millî bütünlüğün güçlenmesine ve manevi kalkınmaya katlı yapacak, yerli ve milli olan ulusal ve uluslararası her faaliyet için yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliğine hazırız.”
Daha sonra konuşmak isteyen şube başkanlarına divan başkanı sırasıyla söz verdi:
Kültür sanat eserleri kalıcı oluyor
Ahmet Köseoğlu Konya Şube Başkanı: 26-27 yıldır Türkiye Yazarlar Birliği’nin, bu güzel okulun öğrencisi olmaya devam ediyorum. Dolayısıyla burayla yaşlandığımı, burayla büyüdüğümü düşünüyorum. Genel başkanlarımızı takip ettik onlardan çok şeyler öğrendik. Ankara’dan şehirler nasıl beslenir sadece Yazarlar Birliğinden gördük. Yazarlar Birliği taşrayı besler bu farkı gördük. Biz şube olarak, 2001 yılından beri genel merkezimizden aldığımız destekle yılın başında, yıl içinde gerçekleştireceğimiz faaliyetlerle ilgili bir takvim belirliyoruz. Onu yerine getiriyoruz. Bu anlamda şube olarak diğer kurumlara örnek oluyoruz. Keşke maddi işi yapan o büyüklerimiz o maddi işin ömrünün kısa oluğuna idrak edebilseler. Bir belediye başkanımız vardı bir kitapçık yapmış başlığı kırk temel eser yazmış; hastane, park gibi binalar yapmış bir tanesi yerinde kalsa ya. Şimdi onlar yok ama gerçekleştirilen bir çok etkinliğin kitapları kütüphanelerimizde duruyor.
Gençlerimizi yazmaya okuma teşvik etmeliyiz
Nazım Elmas Giresun Şube Başkanı: Bizde genç bir şube olarak isteğimizi hevesimizi gayretimizi dile getirelim diye arzu ettik. Bizler de kalıcı eserler bırakmak üzere yola çıkmış akıncılarız. En küçük kaydın broşürün kayıtlarda kaldığını biliyoruz. Gereksiz yere yapılmış işlerinde zamanla yok olduğunu biliyoruz. Yazmaya çizmeye meraklı olan genç arkadaşlarımızı cesaretlendirmek, yüreklendirmek gerekir.
Bizim için Kudüs ve Doğu Türkistan aynı şeyi ifade ediyor
Mahmut Bıyıklı İstanbul Şube Başkanı: Musa Kazım Arıcan başkanım ve D. Mehmet Doğan hocamla bu yolda yürümekten memnuniyet duyuyorum. Herkesin sustuğu dönemde siyasetin egemen olduğu her dönemde başka bir egemenlik kabul etmediği bir dönemde o sivil toplum ruhunu gür bir şekilde hissettiren Yazarlar Birliği büyük bir devrim yapıyor. Birliğimiz hiçbir ayrım yapmadan hem Kudüs hem de Doğu Türkistan’ı birlikte anıyor. Bundan sonra da, bu yürekle, azimle bu yola devam edeceğiz. Mağduriyetleri seslendirmek adına düzenlediğimiz faaliyetler, bizim dediğimiz bizden olan arkadaşlarımız ilgi göstermiyor özellikle medyada kötü bir imtihan veriyor görüyoruz.
Anlamlı faaliyetler gerçekleştiriliyor
Mehmet Sait Uluçay Ankara Şube Başkanı: Kültür, sanat, edebiyat alanında çok önemli faaliyetleri gerçekleştiren ve bunu sürekli yaparak haklı bir ün kazanan Türkiye Yazarlar Birliği, 1978 yılından bu yana çizgisini hiç değiştirmeden bugünlere gelmiştir. Salgın döneminde bir çok sivil toplum kuruluşu hiçbir etkinlik düzenlemezken TYB merkez, şube ve temsilciliklerinde vatandaşlarımızın büyük ilgi gösterdikleri çok anlamlı faaliyetleri başarı ile gerçekleştirmiştir.
Genel kurulda, gündem gereği Doç. Dr. Muhammed Enes Kala faaliyet, Adem Karafilik denetim ve Ahmet Fatih Gökdağ’da mali raporu okudu.
Ayrı ayrı oylanan raporlar, oy birliği ile kabul edildi.
Musa Kazım Arıcan yeniden Genel Başkanlığa seçildi
Daha sonra, yeni yönetim, denetim, haysiyet kurulu asıl ve yedek üyelerinin seçimine geçildi. Genel kurulun sonunda yapılan seçimde yönetim kuruluna seçilen üyeler ilk toplantılarını gerçekleştirerek görev dağılımı yaptılar. Buna göre;
Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan: TYB Genel Başkanı, Osman Özbahçe: Başkan Yardımcısı, Tarkan Zengin: Başkan Yardımcısı, Doç. Dr. Muhammed Enes Kala: Genel Sekreter, Mehmet Kurtoğlu: Mali Sekreter, Mahmut Erdemir: Genel Sekreter Yardımcısı, Arş.Grv: Mehmet Tuğrul: Genel Sekreter Yardımcısı, A. Fatih Gökdağ: Üye, Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir: Üye, Prof. Dr. Ali Osman Kurt: Üye ve Ali Kılcı: Üye olarak görev yapacaklar.
Denetim kurulu Osman Kayaer, Mehmet Sılay ve Hıdır Yıldırım dan oluşurken Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, Mehmet Nezir Gül ve Ahmet Şenol da haysiyet kuruluna seçildiler.
Salgın nedeniyle sadece delegelerin katılımı ile yapılan genel kurulda TYB’de genel başkanlık yapmış altı isimde bir araya geldi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.