ÜSTAD NECİP FAZIL'I ANAN KURUMLARA MÜTEŞEKKİRİZ
Dev iman şairi, büyük fikir ve dava adamı, hayatı çilelerle yoğrulmuş örnek mücadele insanı üstad Necip Fazıl Kısakürek'i doğumunun ve vefatının...
A+A-
Dev iman şairi, büyük fikir ve dava adamı, hayatı çilelerle yoğrulmuş örnek mücadele insanı üstad Necip Fazıl Kısakürek'i doğumunun ve vefatının yıldönümünde rahmetle, minnetle yâd ediyoruz.
Çile ile geçen 79 yıllık bütün hayatını milletin kurtuluşu ve selâmetine adayan son asrın büyük şair, yazar ve mütefekkiri Necip Fazıl'ı yeni nesillerimize tanıtmak ve gençlerimize onun yılmayan mücadelesini örnek göstermek yapmamız gereken en önemli görevlerimizden olmalıdır.
Necip Fazıl'ın doğumunun 108, vefatının da 29. yılını içine alan bu günlerde, onun, uğrunda hayatını feda ettiği 'Büyük Doğu' davası için verdiği örnek mücadeleyi ve zindanların bile susturamadığı üstadın çileli hayatını bir nebze olsun hatırlamak, ona olan vefa borcumuzun bir gereğidir.
Daha önceleri bunalımlı bir yaşantısı olan Necip Fazıl Kısakürek'in hayatı 1934 yılında 30 yaşında iken değişikliğe uğramış, Abdulhakim Arvasi Hz. ile tanışmasından sonra onun için yeni bir dönem başlamıştır.
"Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel,
Bir akşamdı ki, zaman, donacak kadar güzel."
"Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;
Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!"
dediği Abdulhakim Arvasi Hz.. onun hayatında yeni bir devrin başlamasına vesile olur. Üstad, hayatında meydana gelen değişikliği şu mısra ile özetler:
"Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum..."
Kendi iç dünyasına gömülmüş, kendine nizam bulamamış ve mutlak hakikatten uzak bir halde iken, Abdulhakim Arvasi Hz. lerinin yol göstermesi ve mürşitliği ile önce kendisini kurtaran ve yaşantısını düzene koyan Necip Fazıl, daha sonra cemiyetteki mânevi hastalıklar ve bozuk sistemin uygulayıcıları ile mücadele etmeye başlamıştır. Ülkemizde yerleştirilmek istenen Batı kültürüne, sistemine ve insanı ezen kapitalizm anlayışına karşı Büyük Doğu mücadelesini başlatan üstad Necip Fazıl, Müslüman Türk milletine şuur veren konferans, yazı ve şiirleriyle insanımızı uyarmayı görev bilmiş ve nurlu İslâm davasının yılmaz mücahidlerinden olmuştur.
"Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim!"
anlayışı ile bütün çilelere göğüs germiş ve davası uğruna aldığı mahkumiyetler 100 yıla ulaştığı halde, yılmadan yazmaya ve konuşmaya devam etmiştir. Bir yandan mahkumiyetlerle boğuşurken diğer yandan, batı anlayışı ile mücadele ruhundan ve cemiyeti büyük doğu davası yolunda yoğurma heyecanından vazgeçmemiştir.
Bu duygu ile mücadelesi bir ömür devam etti ve üstad yaklaşık 45 yıl boyunca bu fikir ve aksiyonu yılmadan tek başına omuzladı. Bu zaman zarfında kendisi hakkında rejimi devirmeye teşebbüs etmek, dine dayalı rejim kurmaya çalışmak, milleti kanlı ihtilâle teşvik etmek gibi yüzlerce davalar açıldı, hapishanelerde yattı, işkenceler gördü, çileler çekti ama hiçbir şekilde davasından geri adım atmadı.
1974 yılında bütün şiirlerini "Çile" de topladı. 1980 de "Şairler Sultanı", 1982 de "Yılın Fikir ve Sanat Adamı" seçildi.
Ömrünün son günlerini Erenköy'deki evinde, ilerlemiş yaşına ve adli tıp raporlarına rağmen "Vahidüddin" isimli kitabı nedeniyle kesinleşen 1,5 yıllık mahkûmiyeti yüzünden her an götürülme tehdidi altında, dostlarıyla sohbet ve kitaplarıyla haşır neşir olarak geçirirken, 79 yıllık çileli ama hizmet aşkı ve millet sevdasıyla dolu ömür, 25 Mayıs 1983 tarihinde sona erdi.
Son sözleri "Demek böyle ölünürmüş" olan ve;
"Son günüm olmasın çelengim top arabam,
Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam"
vasiyeti gereği inananların omuzlarında topsuz, çelenksiz 26 Mayıs'ta Eyüp mezarlığında toprağa verildi.
Hayatının son anına kadar imanlı bir gençlik yetişmesi için durup dinlenmeden büyük fedâkârlıklar yaparak mücadele ve mücahede eden Üstad Necip Fazıl, kendi hayat gayesini şöyle özetler: "Hayatım, sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedilik sarayının paslanmaz tâcı olan Allah'ın sevgilisini aramakla geçti. Binbir istikamette seke seke, renkten renge bulana bulana hep o BİR etrafında helezonlar çizen bir hayat. Benim hayatım budur."
Allah Rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
İşte böylesine etrafında helezonlar çizen bir hayat yaşayarak, sonunda arzuladığı BİR' e kavuşan üstad Necip Fazıl Kısakürek, Konya'mızda da çeşitli etkinliklerle anıldı.
Konya Büyükşehir Belediyesi, Meram ve Selçuklu Belediyeleri ile Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından üstad unutulmadı ve düzenlenen anma programları ile hem ona olan vefa borcu ödenmeye çalışıldı hem de yeni nesillerimize üstadın hayatı ve davası anlatıldı.
Belediyelerin yaptığı programlar, üstadın emsalsiz şiirlerinin seslendirilmesi şeklinde oldu. Meram Belediyesi bir ilki gerçekleştirdi. Meram Belediyesinin düzenlediği etkinlikte Uğur Işılak tarafından bestelenen Üstad'ın şiirleri senfonik konserle icra edildi ve büyük ilgi gördü. Bu programı izleyemediğim için ne kadar üzüldüm bilemezsiniz. Başkan Kalaycı'ya özel teşekkürü bir borç biliyorum.
TYB Konya Şubesince gerçekleştirilen programda, Necmettin Turinay, üstadı öylesine tatlı ve etkileyici anlattı ki, dinlemeyenler çok şey kaçırmış oldular. Necmettin Turinay'ın konuşmasının geniş özetini Doğru Ses'in haber bölümünden okuyabilirsiniz.
Üstad Necip Fazıl için ne yapılsa azdır. Programlar düzenleyerek üstadı anan, onu hatırlayan ve gençlerimize tanıtmaya çalışan bütün kurumlara ve başkanlarına müteşekkiriz.
Onun arzuladığı sorumluluk duygusu içinde imanlı bir nesil yetişmesi en büyük arzumuz ve dileğimizdir. Mutlu yarınlar efendim.
Salih Sedat Ersöz - dogruses.com
Çile ile geçen 79 yıllık bütün hayatını milletin kurtuluşu ve selâmetine adayan son asrın büyük şair, yazar ve mütefekkiri Necip Fazıl'ı yeni nesillerimize tanıtmak ve gençlerimize onun yılmayan mücadelesini örnek göstermek yapmamız gereken en önemli görevlerimizden olmalıdır.
Necip Fazıl'ın doğumunun 108, vefatının da 29. yılını içine alan bu günlerde, onun, uğrunda hayatını feda ettiği 'Büyük Doğu' davası için verdiği örnek mücadeleyi ve zindanların bile susturamadığı üstadın çileli hayatını bir nebze olsun hatırlamak, ona olan vefa borcumuzun bir gereğidir.
Daha önceleri bunalımlı bir yaşantısı olan Necip Fazıl Kısakürek'in hayatı 1934 yılında 30 yaşında iken değişikliğe uğramış, Abdulhakim Arvasi Hz. ile tanışmasından sonra onun için yeni bir dönem başlamıştır.
"Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel,
Bir akşamdı ki, zaman, donacak kadar güzel."
"Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;
Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!"
dediği Abdulhakim Arvasi Hz.. onun hayatında yeni bir devrin başlamasına vesile olur. Üstad, hayatında meydana gelen değişikliği şu mısra ile özetler:
"Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum..."
Kendi iç dünyasına gömülmüş, kendine nizam bulamamış ve mutlak hakikatten uzak bir halde iken, Abdulhakim Arvasi Hz. lerinin yol göstermesi ve mürşitliği ile önce kendisini kurtaran ve yaşantısını düzene koyan Necip Fazıl, daha sonra cemiyetteki mânevi hastalıklar ve bozuk sistemin uygulayıcıları ile mücadele etmeye başlamıştır. Ülkemizde yerleştirilmek istenen Batı kültürüne, sistemine ve insanı ezen kapitalizm anlayışına karşı Büyük Doğu mücadelesini başlatan üstad Necip Fazıl, Müslüman Türk milletine şuur veren konferans, yazı ve şiirleriyle insanımızı uyarmayı görev bilmiş ve nurlu İslâm davasının yılmaz mücahidlerinden olmuştur.
"Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim!"
anlayışı ile bütün çilelere göğüs germiş ve davası uğruna aldığı mahkumiyetler 100 yıla ulaştığı halde, yılmadan yazmaya ve konuşmaya devam etmiştir. Bir yandan mahkumiyetlerle boğuşurken diğer yandan, batı anlayışı ile mücadele ruhundan ve cemiyeti büyük doğu davası yolunda yoğurma heyecanından vazgeçmemiştir.
Bu duygu ile mücadelesi bir ömür devam etti ve üstad yaklaşık 45 yıl boyunca bu fikir ve aksiyonu yılmadan tek başına omuzladı. Bu zaman zarfında kendisi hakkında rejimi devirmeye teşebbüs etmek, dine dayalı rejim kurmaya çalışmak, milleti kanlı ihtilâle teşvik etmek gibi yüzlerce davalar açıldı, hapishanelerde yattı, işkenceler gördü, çileler çekti ama hiçbir şekilde davasından geri adım atmadı.
1974 yılında bütün şiirlerini "Çile" de topladı. 1980 de "Şairler Sultanı", 1982 de "Yılın Fikir ve Sanat Adamı" seçildi.
Ömrünün son günlerini Erenköy'deki evinde, ilerlemiş yaşına ve adli tıp raporlarına rağmen "Vahidüddin" isimli kitabı nedeniyle kesinleşen 1,5 yıllık mahkûmiyeti yüzünden her an götürülme tehdidi altında, dostlarıyla sohbet ve kitaplarıyla haşır neşir olarak geçirirken, 79 yıllık çileli ama hizmet aşkı ve millet sevdasıyla dolu ömür, 25 Mayıs 1983 tarihinde sona erdi.
Son sözleri "Demek böyle ölünürmüş" olan ve;
"Son günüm olmasın çelengim top arabam,
Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam"
vasiyeti gereği inananların omuzlarında topsuz, çelenksiz 26 Mayıs'ta Eyüp mezarlığında toprağa verildi.
Hayatının son anına kadar imanlı bir gençlik yetişmesi için durup dinlenmeden büyük fedâkârlıklar yaparak mücadele ve mücahede eden Üstad Necip Fazıl, kendi hayat gayesini şöyle özetler: "Hayatım, sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedilik sarayının paslanmaz tâcı olan Allah'ın sevgilisini aramakla geçti. Binbir istikamette seke seke, renkten renge bulana bulana hep o BİR etrafında helezonlar çizen bir hayat. Benim hayatım budur."
Allah Rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
İşte böylesine etrafında helezonlar çizen bir hayat yaşayarak, sonunda arzuladığı BİR' e kavuşan üstad Necip Fazıl Kısakürek, Konya'mızda da çeşitli etkinliklerle anıldı.
Konya Büyükşehir Belediyesi, Meram ve Selçuklu Belediyeleri ile Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından üstad unutulmadı ve düzenlenen anma programları ile hem ona olan vefa borcu ödenmeye çalışıldı hem de yeni nesillerimize üstadın hayatı ve davası anlatıldı.
Belediyelerin yaptığı programlar, üstadın emsalsiz şiirlerinin seslendirilmesi şeklinde oldu. Meram Belediyesi bir ilki gerçekleştirdi. Meram Belediyesinin düzenlediği etkinlikte Uğur Işılak tarafından bestelenen Üstad'ın şiirleri senfonik konserle icra edildi ve büyük ilgi gördü. Bu programı izleyemediğim için ne kadar üzüldüm bilemezsiniz. Başkan Kalaycı'ya özel teşekkürü bir borç biliyorum.
TYB Konya Şubesince gerçekleştirilen programda, Necmettin Turinay, üstadı öylesine tatlı ve etkileyici anlattı ki, dinlemeyenler çok şey kaçırmış oldular. Necmettin Turinay'ın konuşmasının geniş özetini Doğru Ses'in haber bölümünden okuyabilirsiniz.
Üstad Necip Fazıl için ne yapılsa azdır. Programlar düzenleyerek üstadı anan, onu hatırlayan ve gençlerimize tanıtmaya çalışan bütün kurumlara ve başkanlarına müteşekkiriz.
Onun arzuladığı sorumluluk duygusu içinde imanlı bir nesil yetişmesi en büyük arzumuz ve dileğimizdir. Mutlu yarınlar efendim.
Salih Sedat Ersöz - dogruses.com
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.