ZİNDANKALE Kitap Fuarı ve Yazarlarla Söyleşi
İnsan ruhunun derinliklerine inebilme fırsatıdır kitap okumak. Her bir kitap, gezegenleriyle, peykleriyle farlı bir âlem demektir. Bu âlemlere nüfuz edebilmek,...
İnsan ruhunun derinliklerine inebilme fırsatıdır kitap okumak. Her bir kitap, gezegenleriyle, peykleriyle farlı bir âlem demektir. Bu âlemlere nüfuz edebilmek, eşsiz güzellikleri seyredebilmek ne güzel bir duygu ne büyük bir ayrıcalıktır.
İnsanların ruhuna yolculuk edebilme adına Konya'da 30 Kasım 2013 cumartesi güne saat 13.00'de geniş çaplı bir kitap fuarı açıldı. Zindankale Sanat Galerisi'nde gerçekleşen kültürel etkinliğe çok sayıda yayınevi katıldı. Atatürk Araştırma Kurumu, Dil Tarih Kurumu yayınlarında % 50'ye varan indirimlerle yüzlerce kitap okuyucuyla buluşmayı bekliyor. Diğer yayın kuruluşlarında da en az %30'lara varan indirimler var. Bazı yayınevleri yazarlara imza günü düzenlemiş. Türkiye Yazarlar Birliğinin Konya Şubesi de fuarda bir stantla yer almış. Konyalı yazarlar, yeni okuyucularıyla buluşmak ve onlarla sohbet etmek için Zindankale'de eserlerinin yanında bekliyorlar. Görücüye çıkan kitaplar oldukça ilginç. Bu arada genç yazarlar daha bir heyecanlı. Tecrübeli yazarlardan Hüzeyme Yeşim Koçak, Saklı değerler, Şapkamın Altı, Edibâne Süzülüşler, Çoban Aşkın Çocuğuydu, Sarılmak gibi 10'dan fazla esere imza atarak geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesini başarıyla yürüten yazarlarımızdan. Yine Melahat Ürkmez Hanımefendi de Ateizmden Allah'a, Diyarı Aşk, Şems-i Tebrizi ... 10'u geçen eserleriyle edebiyat dünyasında müstesnâ yerini almış bir yazar. Öyküleriyle okuyucularımıza yeni bir soluk getiren Duran Çetin de 25 hikâye kitabıyla velüt yazarlarımız arasındadır. Genç Yazarlarımızdan Fatma Polat, "Aşk Güneş'e Benzer" eseriyle Hazreti Mevlana'nın düşünce ve tasavvufî dünyasına, Sems-i Tebrizî'nin aşk sırlarına gizemli bir yolculuk yapmıştır. Eser, Anadolu Selçuklu döneminim fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantısına ışık tutmaktadır. Stantta yer alan diğer bir yazarımız da Sahura Yağmur Arıcan idi. "Aşkın Kanatları" adlı romanıyla edebiyat dünyasına merhaba diyen yazarımız, Hz. Adem ile Havva'nın yaratılmasını, cennetten kovulmasını ve yeryüzüne inmesini tasavvufi bir açıdan ele almaktadır.Konya'nın yetiştirdiği değerlerimizden usta yazarlarımız Kazım Öztürk, Zeki Oğuz ve Ömer Lüfti Ersöz beyefendiler de çeşitli kitaplarıyla etkinliğe katıldılar. İsmini hatırlayamadığım ya da unuttuğum yazarlar varsa alınmasınlar. İnsanınız, mükemmel olamıyoruz. İllaki eksiklerimiz oluyor.
Zindankale Kitap Fuarı'nda sadece kitaplar sergilenmiyor. TYB' Konya Şubesi'nin kültürel faaliyetleri burada da devam ediyor. 1 Aralık 2013'te saat 18'de yazarlarla bir söyleyişi gerçekleşti. Duran Çetinin yönettiği etkinliğe Hüzeyme Yeşim Koçak ve Melahat Ürkmez katıldılar. Yazarlık serüvenine nasıl katıldıklarını anlatan yazarlarımız eserleri hakkında da bilgiler verdiler.
Yazarlarımız, yazmanın bir ihtiyaçtan doğduğunu, insanın yazarak içindeki sıkıntıları aşabileceğini ve geniş okyanuslara açılabileceğini dile getirdiler. Duran Çetin'in " Hikâye mi yoksa roman mı daha etkili bir yazım aracıdır?" sorusuna yazarlarımız şöyle cevap verdiler: Hikâye, daha dar çerçeveli ve kısa solukludur. Bir hikâye yazıyorsunuz çabucak bitiveriyor. Roman ise daha geniş, daha kapsamlı bir yazım tarzıdır. Yazar, roman yazdığı zaman onu sınırlayan herhangi bir etken yok. Alabildiğine özgürsünüz. Fatma Polat da, "Bir mesaj vermek için mi roman yazıyorsunuz yoksa sanat için mi roman yazıyorsunuz?" diye yazarlarımıza bir soru yöneltti. Hüzeyme Hanım bu soruya şöyle cevap verdi: Aslında her ikisi içinde roman yazılır. Her yazarın mutlaka bir düşüncesi, bir dünya görüşü vardır. Yazdığımız makalelerde bunu zaten direk dile getirir ve savunuruz. Romanda bunu direk değil de vitamin gibi veririz. Bazı meseleleri de okuyucunun yorumuna bırakırız. İllaki her şeyde kendi düşüncemizi dikte ettirmek gerekmiyor. Okuyucunun duygularına ve düşüncelerine de saygı göstermek gerekiyor. Biraz da sanat için yapılmalı. Romanın edebî değeri olmalı ki insanları değişik iklimlere götürebilsin.Yazarlarımız, hanım yazarların azlığı konusunda da duygu ve düşüncelerini dile getirdiler. Nüfusu bir milyonu aşmış Konya gibi bir şehirde hanım yazarların sayısının bir elin parmakları kadar az olduğunu söylediler.
Hanım yazarlarımız edebî eser veren kadınların azlığından duyduğu kaygıda haksız da değiller. Genç nesillerimiz nargile salonlarında, televizyon ekranları karşısında, internet kafelerde ömür tüketmektedirler. Ne zaman ki bu gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırabilirsek, onları millî kültür ile besleyebilirsek olgunluk evresinde kendiliğinden eser vermeye başlayacaklardır. Önce emek vermek, sonra hizmet beklemek gerektiği düşüncesindeyim. Bununu için anne- babalara, öğretmenlere, televizyonculara, gazetecilere ve muharrirlere büyük görevler düşmektedir. Evvela anne-babalarımız kendilerine bir çeki düzen vermeli, çocuklarına zaman ayırmalı, onlarla birlikte kültürel etkinlikler katılmalıdırlar. Sadece çocuklarımızı giydirip kuşatmak, istediğini yedirip içirmek, en modern cep telefonları almak onları mutlu etmiyor. Çocuklarımız sevgi ve ilgi bekliyor. Bir at yarışı gibi ha bire " ders çalış, şu kadar soru çözmezsen dışarı çıkamazsın" gibi ifadeler son derece yanlıştır. Çocuklarımız yeri geldikçe dışarı da çıkabilmeli, spor faaliyetlerine ve kültürel etkinliklere de katılabilmelidirler.Onların ilgi alanlarını ne kadar daraltırsak o kadar zarar vermiş oluruz. Çocuklarımızla vakit geçirmeli, onlar bizden yardım istediği zaman yanında olabilmeli, gereksiz yere sıkboğaz etmemeliyiz. Aksi halde çocuklarımızı kendimizden uzaklaştırıp yalnızlığa itebiliriz. Çocuklarımıza, yaşına uygun güzel, akıcı, bilgilendirici ve edebî değeri olan kitaplar seçerek onların manen yetişmesine de yardımcı olmamız gerekir. Çocuğumuz ders çalışırken biz televizyon izlememeliyiz. Bizler de elimize bir hikâye ya da roman alarak okumalı, onlara model olmalıyız. Ayrıca evde roman okuma, hikâye anlatma gibi etkinlikler düzenlemeyiz. Zihnen ve bedenen yorulan çocuklarımıza akıcı güzel bir roman okumak ilaç gibi gelecektir.
Kaynak;yenigün
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.